Sarı zarf değil şeref madalyası

SARI zarflar, alıcılarına ulaşmış.

Haberin Devamı

“Sarı zarf”ın ne olduğunu bilenler içinden pek hayırlı haber çıkmayacağını da bilir.
Ankara’daki okullarda görev yapan 46 yönetici (müdür, müdür yardımcısı), ellerine tutuşturulmuş zarfla ufuk çizgisine doğru baktıklarında iki hecelik o cezayı mırıldandılar büyük ihtimal: Sürgün...

*

Ağustos ayında, Cumhuriyet’ten Sinan Tartanoğlu’nun “MEB’de gizli tanık baskısı” başlıklı haberi üstüne bir yazı yazmıştım.
Gezi olaylarına katılan öğretmen ve öğrencileri belirlemek için tatildeki bazı öğrenciler okullarına çağırılmış “İhbar ediniz yavrucuğum” diye önlerine kâğıt sürülmüştü.
Döndüm, baktım; “Muhbir nesil” başlığı altında yazmışım:
“Aileler çocuklarının kitlesel eylemlere katılmasını istemezler, gayet normal.
Otorite kimsenin sokağa çıkıp eylem yapmasını istemez, yapısı böyledir arkadaşın.
Ancak aileler ve eğitimciler ‘muhbirliği’, ‘ispiyonculuğu’ normal, doğru ve hatta muteber insan olmaya denk gören nesiller yetiştirmeyi doğru bulur mu, bulabilir mi?
Bu mudur sağlam karakter mühendisliğinizin şahikası?
Bu mudur hakikaten?”

*

Haberin Devamı

“Bu değildir” diyenlerden 46’sı için kalem kırılmış, sürgün yazılmış; yine Sinan Tartanoğlu’nun “‘Öğrenciye ceza vermedin’ sürgünleri” başlıklı haberi sayesinde öğreniyoruz bu durumu.
46 yönetici, her devlet memurunun bildiği, 7 gün içinde yazılı savunmayla karşılık verilmesi gereken sarı zarfına kavuşmuş.
Yöneticilere “sürgün” istendiği, cezaların uygulanması için de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatilinin bitmesinin beklendiği belirtiliyor.
Sarı zarfın ucundan gözüken cezanın gerekçesi ise şöyle: “Gezi Parkı eylemlerine katılan öğrenciler hakkında cezai işlem başlatmama...”
Ona sarı zarf değil, şeref madalyası denir...

Yazarın Tüm Yazıları