Paylaş
Geçen hafta bahsettiğim Atoms For Peace’in ‘Amok’ adlı güzel albümünün kapak çalışmasında Stanley Donwood imzası var. Atoms For Peace’in bir Thom Yorke projesi olduğu düşünülürse “Ya kim olacaktı?” diye sormak gerekiyor. Donwood’u Radiohead albümlerine yaptığı grafik çalışmalar sayesinde tanıyıp sevmiştim.
Bu kıymetli sanatçının Thom Yorke ile arkadaşlığı Exeter Üniversitesi’nde sanat eğitimi alırken başlamış, kesintisiz şekilde günümüze kadar sürmüş.
Radiohead’in ‘Amnesiac’ı için yaptıkları kapak dizaynıyla ikilinin bu alanda Grammy kazanmışlığı da vardır ama en sevdiğim işi Yorke’un solo albümü ‘Eraser’ için yaptığıdır, bir de ‘Hail To The Thief’…
‘Albüm kapağı sanatında’ CD’nin mutlak saltanatı döneminde bariz şekilde gözlenen gerileme, plakların yeniden popüler hale gelmesiyle hızını biraz kesti.
CD’nin ufak alana hapsettiği grafikerler, ressamlar, fotoğrafçılar yeniden harika kapaklar yapmaya başladı.
O dönemin de ‘sağlam’ kapakları vardı elbette ancak plak boyutunda işin güzelliği kesinlikle artıyor.
1960’LAR DEVRİMİ
1960’larda müzik dünyası (ve elbette sinema) yeni nesil sanatçılarla birlikte plak kapaklarında da devrim yaşamaya başlamıştı.
O döneme kadar çoğunlukla sanatçı veya grubun ‘net’ bir fotoğrafı ve adının kocaman yazılması yeterliydi.
Daha ‘sanatsal’ veya daha ‘modern’ kapaklar için kapılar 1960’ların sonunda tamamen açılmıştı.
1960’lara kadar plak şirketlerinin “Dalga mı geçiyorsun sen bizimle? Şuurunu nerede kaybettin?” diye karşılayacağı öneriler gerçekleşir hale geldi zamanla. Mesela 1970’lerde Bob Dylan, The Who, Cat Stevens ve Joni Mitchell gibi sanatçılar, gruplar albüm kapaklarında kendi çizimlerini kullanacak hale gelmişti ki; eski devirlerde teklif edilmesi bile düşünülemezdi.
Bob Dylan’ın çizgilerini The Band’in (Music From Big Pink’de), Joni Mitchell’ın çizgilerini Crosby, Stills, Nash & Young’ın (So Far’da) kullandıklarını da hatırlatmak gerek; haklarını yemeyelim…
Çok ünlü sanatçıların da çok ünlü kapak çalışmaları ortaya çıkmaya başlamıştı. The Velvet Underground’un ‘hamisi’ Andy Warhol’un gruba hazırladığı meşhur ‘Muz’ kapağı bu bahiste ilk akla gelen kapaktır herhalde.
SANSÜRLÜ KAPAKLAR
Favorilerimden biri de ‘underground comics’in öncü ismi Robert Crumb’ın Big Brother & The Holding Company’nin ‘Cheap Thrills’ albümüne yaptığı kapak çalışmasıdır. Böbürlenmek gibi olmasın, bu kapak çalışmasının sanatçı tarafından üretilmiş ‘giclee baskısı’nı yıllardır evin göbeğinde sergilemekteyim…
Sansürlenen kapaklar da elbette gecikmedi. En akılda kalanları Blind Faith’in ‘Blind Faith’ albümünün kapağı ve Jimi Hendrix’in ‘Electric Ladyland’ kapağı. Hoş Hendrix’in kapağı sadece ABD’de yasaklandı, Blind Faith’in ‘uçak tutan çıplak ergen kız’ kapağı da bir şekilde hâlâ ulaşılabilen kapaklardandır.
Ama en meşhur ‘yasaklı kapak’ elbette The Beatles’ın ‘Yesterday And Today’idir. Yasaklanan ve ‘butcher boy’ olarak anılan kapakta The Beatles elemanları kanlı bir ortamda kesilmiş oyuncak bebekler ve etler içinde gülümserler. Kapağı yasaklamak plak şirketinin baygınlık geçiren yöneticilerinin fikridir. Sansür kararı çıkana kadar basılan plaklardan birine sahip olmak küçük çaplı bir servete sahip olmak manasına geliyor. İyi vaziyette bir ‘butcher boy’a binlerce ve binlerce dolar değer biçiliyor...
Bir de fotoğrafçılara selam çakarak bu geniş geniş incelenmesi gereken ve epeyce de incelenen konuyu toparlamak gerekiyor ufaktan.
Joel Brodsky’nin Jim Morrison fotoğrafları, Nirvana’nın Nevermind kapağındaki Kirk Weddle fotoğrafı, Björk’un ‘Post’ta kullandığı Stephane Sednaoul çalışması, Anton Corbijn’ın U2 çalışmaları unutulmaz. Geri dönmek üzere kapanacak konulardan biri. Bak Stanley Donwood’dan nerelere geldik kıymetli okur...
Velvet Underground’un Warhol imzalı meşhur albüm kapağı.
Beatles bile bu kapak yüzünden sansürden kurtulamadı.
Paylaş