Paylaş
Hem “hain ve sinsi ve alçak” rakibin/rakiplerin yumrukları iniyor üstümüze hem de aradaki boşluklarda kendi kendimizi yumrukluyoruz.
Rakibin/rakiplerin gölgesi kendinden uzun biliyoruz, tamam.
Rakibin/rakiplerin eldiveninin içine demir muşta yerleştirenler var biliyoruz, tamam.
Peki bir elimizle bu darbelere karşılık vermeye çalışırken diğer elimizle kendimizi yumruklamayı nasıl açıklayacağız ey erenler?
“Her alçak saldırı sonrasında manzara aynı” diyeceğim ama değil; daha da berbat bir hal alıyor vaziyet.
AYNADAKİ TROL SURETİ
Toplum ikiye, dörde, sekize, seksen milyon parçaya bölünüp birbirini “hain, ajan, işbirlikçi vb” diye suçlamak, tehdit etmek, “ispiyonlamak” derdine düşüyor.
Sosyal medyayı, “trol ve provokatör” kışkırtmalarını “veri” kabul etmeyelim peki, ama bir “ayna” olduğu kesin.
2017’ye girdikten sonra ilk terör saldırısı için 75 dakika geçmesi yetti; kavgaya tutuşmak için o kadar bile bekleyemedi ahali.
Ne idüğü belirsiz, temelsiz, akıl ve izan ve vicdan yoksunu tipler kan kurumadan, düşmüş bedenler soğumadan “böğürmeye” başladı yine.
Yetkililer ve etkililerin halkı “birlik ve beraberlik ruhuna” davet edip durmalarının samimiyetini tartışacak halim yok da etkisi tartışılır. Ama tarih de o yönü işaret ediyor.
Şiddet sarmalından yalnızca gerçek manada birlik olmuş, aklını kullanabilmiş toplumlar çıkabiliyor.
Biz ne vaziyetteyiz bu “birlik ve beraberlik” noktasında?
Bir örnek vereyim...
PARÇA PARÇA BİRLİKTELİK
10 Aralık 2016’da Dolmabahçe’de iki teröristin gerçekleştirdiği saldırılarda 45 can verdik, 166 kişi de yaralandı.
Saldırının ardından “Şehitler Tepesi” adı verilen nokta o günden itibaren doldu taştı.
Yaşanan şokun, derin acının ardından Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’ndan Şişli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü personeline, spor kulübü taraftarlarından çeşitli memleketlerin resmi temsilcilerine, siyasilerden biz “sıradan” vatandaşlara o noktayı ziyaret etmeyen kalmadı.
Güzel, çok güzel, harika... Bu yapılmalı, devam da etmeli.
Ancak “birlik ve beraberlik” diye demeç demeçleyenler “birlik ve beraberlik” gösterebildi mi?
Sadece son 1.5 yılda 30’dan fazla büyük terör saldırısı düzenlendi, yüzlerce can verildi, binlerce insan yaralandı, milyonların bağrı yandı ama bir toplu yürüyüş düzenlenemedi.
Siyasi pozisyonunu, ikbal hesaplarını, gizli veya açık ajandalarını, kitleleri oy deposu olarak kategorilere ayırıp tıkıştırdıkları ideolojik bagajlarını terk edip bir yürüyüş organize etmeyi beceremedi liderler ve takipçileri...
İlk sırada kol kola girip, arkalarına “her görüşten” milyonları toplayıp dosta düşmana, iç veya dış mihraklara gür bir sesle “Karanlığa yenilmeyeceğiz” diyemedi, dedirtemedi demeç ve demagoji ustaları...
Gerilimden beslenen, toplumsal çatlaklardan güç devşirenler, umudunu her saldırıda biraz daha yitiren topluma moral veremediler.
Bir yolda, bir yürüyüşte buluşturamadılar milleti.
Diyeceksiniz ki “Ne kadar naifsin, ne kadar safsın birader? Yürüsek ne olacak?”
Dostla düşmanı bir kenara bırakın kendimize göstermiş oluruz en azından hâlâ birlik olabildiğimizi diyebilirim ancak cevaben.
Çünkü bu yol, yol değil...
Paylaş