Paylaş
Stratejinin derinliklerinden kopup gelen analizinde “Suriye’deki sancılı sürecin çok uzun sürmeyeceğini” öngördükten sonra takvim veriyordu Sayın Davutoğlu:
“Biz Suriye’de bütün alternatifi deneyerek bugünlere geldik ama bu sancılı sürecin çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Artık bu süreci yıllarla ifade etmek yerine aylar veya haftalarla ifade etmek gerekir...”
Tespitin isabet oranı ortada...
ESAD, ESED DERKEN
Ekim 2015’te dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, Van’a giden uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken “Suriye’de Esad’lı geçiş formülünde Türkiye’nin de imzasının bulunduğu iddiaları” üzerine şunları söylüyordu:
“Yok, imza diye bir şey söz konusu değil... Mesele Esad’lı geçiş değil, Esad’ın gidişi formülüdür...”
Hoş daha önce de Eylül 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan “Suriye’de geçiş sürecinde belki Esed ile gidilme gibi bir şey olabilir” derken, Davutoğlu üç gün sonra “Geçiş yönetiminde Esad’ın işbaşında olmasının geçiş yönetimini geçiş yönetimi olmaktan çıkaracağı kanaatindeyiz. Bu durum kalıcı bir statüko oluşturur kanaatindeyiz. Bu konuda kanaatimiz değişmedi” cevabını veriyordu New York’tan.
ŞAHİNLER, GÜVERCİNLER, PELİKANLAR
Bu noktada hem siz kıymetli okurları hem de sevgili düzeltmen arkadaşlarımı uyarmış olayım, Erdoğan’ın “Esed” dediğine, Davutoğlu’nun “Esad” demesi bazı çevreler tarafından, “pelikanlar” ve “şahinler” tarafından “manidar” bulunuyordu.
Bu bahiste son olarak 20 Ağustos 2016’da yabancı basın temsilcilerini kabul eden Başbakan Yıldırım’ın ne dediğine bakmakta fayda var:
“Biz Suriye’nin geleceğinde PKK da, DAEŞ de, Esed de olmamalı diye düşünüyoruz, buradaki huzurun tam olarak sağlanması için. Fakat istesek de istemesek de şu anda aktörlerden biri Esed’dir...”
NE İSTEMEDİYSEK O!
Türkiye, Suriye konusunda ne istediyse tersi oldu zaman içinde. Farklı ortaklıklar kuruldu, kâh şahin kâh barış güvercini kostümü giyildi ama savrulmalardan, hayal kırıklıklarından, dev yanılgılardan mürekkep bir politik enkazdan ötesi kalmadı elde.
“Emevi Camisi’nde cuma namazı kılacağız” çıkışları, “3 saatte Şam’a varırız” şeklindeki çıkışları zaman rüzgârı tarihin isabetsiz demeç atık merkezine doğru üfürdü.
Türkiye, dün itibariyle yeni bir rol biçti kendine. Memleket için hayırlı olmasını ummaktan ötesi yok.
Ama son bir demeç daha hatırlayalım sessizce, olay çıkarmadan dağılmadan hemen önce...
Ne diyordu geçenlerde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş?
Şunu diyordu: “Başımıza gelen birçok şey Suriye politikası sonucu...”
Bu politikayı 14 yıldır iktidarda olanlar değil, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler oluşturduğu için eleştirmeyeceğiz tabii!
Pis Yedi Cüceler, sevimsiz Pamuk Prenses ne olacak!
(NOT: Pazartesi günü şöyle biten bir haber okudum: “Ahmet Davutoğlu, daha sonra bir otelde düzenlenen ve 60 ülkeden gençlerin katıldığı 13. Uluslararası Gençlik Buluşması’nda, ‘21. Yüzyıl İslam Dünyası Gençliğinin Geleceği’ konulu konferans verdi...” Katılımcıların çok faydalanacaklarına eminim!)
Paylaş