*
Maçı televizyondan seyrediyordum.
Sağ tarafa döndüm ve karşı damda benim anlamadığım martısal birtakım sesler çıkaran Gövö’ye "Şöyle bir numara yapsana sen de tembel şey!" dedim.
Konuşabilseydi "Sen sanki şu anda insanlığı kurtaracak bilimsel deney yürütüyorsun!" derdi, öyle baktı.
Maç bitti, sahaya dalan martı meşhur oldu vesaire.
Sonra baktım, bazılarınızdan "O martı Gövö olmasın?.." mail’leri gelmiş.
*
En baba mail de, maçı statta izleyen Beşiktaşlı bir kardeşimden...
"Bir pozisyonda martıya ’Uç ulan, ofsaytı bozuyorsun!’ diye bağırıldı tribünden, koptuk..." diyor ve devam ediyor "Abi, Martı Gövö müydü o eleman?"
Martı Gövö olay saatinde en sevdiği dama tünemiş tüylerini temizliyordu.
Kamuoyuna duyurulur.
Alçak kunduzlar! Ne istediniz inektenSözlerime öncelikle "alçak" dediğim sevimli dost kunduzlardan özür dileyerek başlıyorum...
Sonra meseleye gelelim.
Oktay Güzeloğlu, hayatın sillesini yedikten sonra sokak ortamına yatay geçiş yapan bahtsızlar için "Sokak Mobilyaları" der.
Bu tanımlamayı kısa bir süreliğine şehrimizi istilá eden İnek Ordusu’nun neferleri için kullanmak isterim.
O inekleri görüp de sempati beslemeyen yoktur herhalde.
Zaten herkes hatıra fotoğrafı çektirip duruyor. Sonra "Bak bu ben bu da maket inek" mi demeyi planlıyorlar acaba? Neyse kendi bilecekleri iş...
Fakat samimiyet beslemek başka, hayvanın işkembesini imha etmek başka!
Galatasaray’da, meydanda duran ineklerin canına okunmuş.
Tek tek hasar tespiti yapmadım fakat Latif Demirci imzalı inek slogan kurbanı olmuştu mesela.
Birileri yazmış, birileri silmeye çalışmış, Lato’nun inek yalan olmuş.
Alçak kunduzlar, ne istediniz inekten?..
Bazı kadın spikerler için endişeliyim
Medya dünyası için alternatif bir tarih kitabı yazılsa; çağ dönüm noktaları arasında şöyle olaylar yer alırdı herhalde:
"Ertuğrul Özkök, İlahi Komedya göndermeli ilk pazar yazısını yazdı..."
"Hasan Cemal, meşhur kavuşuk kol pozunu verdi..."
"Serdar Turgut ’penis’ dedi, bak yine dedi..."
*
Televizyon dünyasına hakim bir insan sayılmam o kadar. Fakat televizyon haberciliğinde dönüm noktasının Mehmet Ali Birand olduğunu bilirim.
Mehmet Ali Ağabey’in sesini dalgalandırarak konuşmasından sonra (özellikle yaptığını sanmıyorum, öyle konuşur zaten) Türkiye’deki muhabirlerin tamamının konuşması değişti.
*
Bir bilimsel sinema makalesinde okumuştum: "Godfather/Baba" filminin piyasaya çıkmasının ardından, o güne kadar herkes gibi giyinen İtalyan Mafyası’nın konuşması, giyimi değişmiş.
Bizimki de o hesap, Mehmet Ali Birand gibi sesini dalgalandıran muhabir patlamasına yol açmıştı.
Bugün de yaygın olarak kullanılan fakat Mehmet Ali Ağabey’den başkasında pek iyi durmayan bir teknik...
*
Son zamanlarda, kadın haber spikerlerine bir haller olmaya başladı.
Konuşurken, voltaj oynamasına regülatörsüz yakalanmış eski televizyon gibi seslerinin hızı değişiveriyor mesela.
Ekonomi bültenlerinde rakamları okurken sürekli vites değiştiren bir spiker var mesela:
"Oğğğğnyeeeeeediiiiiiibiiiiiin... ik’yüz-sessenyelra-ossssss’dokzkşşşşşşş" diyor 17 bin 87 YTL 39 kuruş dediğini kendi imkanlarınızla söküyorsunuz.
*
Sonra bir de suratını şekilden şekile sokma hali var.
Bu da başka spikerleri taklit etmek isterken ortaya çıkıyor.
Mesela beğendiği bir başka spikerin gözlerini kırpıştırmasını taklit etmeye kalkışıyor bir spiker hanım.
Fakat kaşı gözü o kadar tuhaf oynamaya başlıyor ki, seyreden "Stüdyoyu basıp kızı esir aldılar galiba, kaş göz işaretiyle anlatmaya çalışıyor" diye şüpheleniyor.
Yakışan var, yakışmayan var.
Birbirinizi taklit etmeyin, güzel güzel haberlerinizi okuyun bakayım...