NATO Zirvesi için hazırlıklar tamam

BEKLENEN günler geldi çattı; NATO İstanbul Zirvesi başlıyor. Kendimce bütün hazırlıklarımı tamamladım.

Nedir bu hazırlıklar, beraber gözden geçirelim:

1- Akreditasyonumu yaptırdım, zirveyi izlemek için gerekli kartımı aldım. Bunu cumartesi günü 16.45’te gerçekleştirilecek olan ‘Rızaya Dayalı Gemiye Çıkma Harekatı’na (Var programda böyle bir şey gerçekten de) katılmak için yapmadım ama. Evim zirve yüzünden kapatılacak bölgede bulunduğundan bir nevi ev anahtarı olur diye kart edindim. Hem bölgeye ulaşamayan arkadaşlar olur falan filan; yedek kulübesinde adam bulunsun.

2- 30 Haziran, bilemediniz 1 Temmuz sabahı, kış uykusundan uyanmış bir hayvan dostumuz gibi gerine gerine evden çıkana dek yaşayabilecek şekilde yiyecek, içecek ve film takviyesi yaptım. Filmlerin özellikle uzun olmasına dikkat ettim. Mesela Oliver Stone’un JFK’sinin 198 dakikalık (Zahmet etmeyin ben hesaplayayım; 3 saat 18 dakika) versiyonunu indirdim. Acil durum için Yüzüklerin Efendisi Üçlemesini birbiri ardına patlatmak üzere el altında bulunduruyorum bir de. Böyle bir hareket yaparsam, üç filmi seyretmek 12 saati bulacağından, zaten bir yerde bayılırım ve ayılana kadar da zirve sona erer.

3- Akreditasyonu tamamlarken basın mensuplarına verilen, lacivert renkli NATO İstanbul Zirvesi tişörtünü çamaşır suyuna bastırmak suretiyle, beyaz bir tişörte çevirdim. Şimdi bakkala giderken dalgınlıkla giyip evden çıkmak ve protestocu ekibin ortasına düşmek var, neme lazım. NATO logolu şapkayı da bakkalın dağıtım elemanına verdim ama ‘Yarısını sarıya boya, Fener şapkası niyetine diye olur mu?’ diye tembih ettim.

4- Zaten tedbir olsun diye Tünel Meydanı’nda NATO karşıtı imza kampanyası düzenleyen ekipten 1 milyon TL’ye aldığım ‘NATO’yu Durdur!’ rozetini de bu tişörtün üstüne taktım.

5- Zirve boyunca hizmet verecek olan ve pozisyon itibarıyla benim eve yakın bütün kebapçıların telefonunu aldım. Hayat bu belli olmaz; tut ki Bush’a, Blair’e veya öyle birine rastladım; bir ‘Kebap 63’s’ olmasa bile, Kirvem olur, Beyoğlu Ocakbaşı olur, Umut Ocakbaşı olur... Biz de bir yere lider götürüp kebap yüklemeyi biliriz; pardon yani!

6- Hoş, mesela Tacikistan Genelkurmay Başkanı’na veya İrlanda Savunma Bakanı’na rastlasam nasıl tanıyacağım ama olsun; tedbir iyi bir şey...

7- Misafir odasını güzelcene hazırladım. Bugün (perşembe) öğle yemeği sırasında Yalçın Doğan’a rastladım. Yalçın Abi’nin ‘Ben bu toplantılar için Taksim’e nasıl geleceğim?’ sorusuna hayalimizde oluşturduğumuz bir İstanbul haritası üzerinde cevap bulmaya çalıştık. Sonunda ‘Abi, gel bende kal istersen; ev müsait. Ne diye sıkıyorsun canını? Ama 21.45’ten sonra haber bülteni seyredilmiyor benim evde Avrupa Kupası münasebetiyle, ona göre’ dedim. Bir süre yüzüme baktıktan sonra şekerpare yedi. Teklif var ısrar yok tabii.
Yazarın Tüm Yazıları