Nabız bulup tutacağız hayırlısıyla

ÖNCE bir küçük özürle başlayalım. Normal şartlarda çarşamba gecesi, başka gazete ve dergilerden müzik yazarlarıyla birlike, Galatasaray'daki Shaft'ta, DJ'lik yapacaktık.

DJ'lik derken, tutup vıcı vıcı plak paralamayacaktık tabii ki. Evde ne dinliyorsak, sevdiğimiz şarkılar neyse, onlardan 10-15 tane seçip çalacaktık.

Fakat olmadı. Daha önce yapılan duyurularda adımız çıkmıştı ama biz o gece, Shaft'ta bulunamadık.

Niye mi?

***

Şöyle söyleyeyim: Olay gerçekleşirken benim bulunduğum nokta, Shaft'a biraz ters kalıyordu.

Hürriyet, ‘‘Liderlerden önce Hürriyet gidiyor halka’’ diye bir dalga çıkardı ya. Onun için Latif Demirci'yle birlikte yola koyulmam gerekti.

Şimdi filmlerde olduğu gibi, yazı hızla dönsün ve biz olayın başladığı ana dönelim.

***

Geçen hafta, eve ısrarla gazete getirmeyen bakkala söylene söylene bayiye doğru yola çıktım. Gazeteleri topladım ve gazete getirmeyen bakkala inat, yine gazete satmayan ama benim eve uzak kaldığı için pek kullanmadığım bakkala girip lüzumu tartışılır şeyler alıp eve döndüm.

Hürriyet'in sürmanşetinde ‘‘Liderlerden önce Hürriyet gidiyor halkın nabzını tutmaya’’ başlığını gördüm.

Hafiften irkildim. Şimdi böyle bir durum varsa, benim de yola koyulma ihtimalim var.

Yoldan bir korkumuz yok. Zaten Cimbom peşinde geçiyor ömrümüz. İşin ucunda Cimbom oldu mu, yol fark etmiyor, o nerede biz orada. Seviyoruz işte.

Fakat gidip seçim bölgelerinde, ‘‘Nedir Cimbom'un şampiyonluk ihtimali sayın vatandaş?’’ anketi yapmayacağız.

Ben bu konu üzerine yoğunlaşmış düşünürken beklenen telefon geldi gazeteden.

Manasız cümle israfını engellemek için, ‘‘İstikamet veriniz yeter’’ dedim.

Karşımdaki ses, ‘‘Bu göreve tek başına gitmiyorsun Nabız-Man. Latif'le beraber gidiyorsunuz. Sizi birbirinize yancı yaptık’’ dedi.

‘‘Álá! Beraber bir Gümüşlük devirmişliğimiz var. Yol arkadaşı olarak süper bir insan’’ dedik içimizden, bu esnada dış ses olarak da ‘‘Tamam da, nereye gidiyoruz?’’ türü bir ses çıkardık.

‘‘Sizin yol biraz uzun. Hakkári ve Şırnak yapacaksınız’’ dedi telefondaki ses.

***

Madem bir yola çıkılıyor, ‘‘Eh, iyiymiş. Ne zaman gidiyoruz?’’ diye sorduk bu kez, her normal insan gibi.

Telefondaki ses, biraz ukala, ‘‘Seçimden önce gitseniz iyi olur yani’’ dedi.

‘‘Hadi ya?’’ demedik, efendi bir insan olduğumuzdan.

‘‘Pazartesi yazı hazır olacak şekilde ayarlayın kendinizi’’ dediler. Bu da şu manaya geliyor: En geç çarşamba yola çıkmak gerekiyor.

Buradan Hakkári'ye en yakın nokta Van. Van'dan Hakkári, oradan Şırnak yapılacak. Dönüş için Van'a dönmek mantıklı değil. Şırnak'tan da basılıp Diyarbakır'a gidilecek çünkü.

Bu arada yolda ne kadar vatandaş bulunursa, kolu bilek hizasından tutulacak, bir müddet beklenecek, sonra ‘‘Nabız 80... Sen HADEP'e veriyorsun. Nabız 75... AKP herhalde... Seninki atmıyor, o halde DSP...’’ gibi derin tahliller yapılacak.

Sonra İstanbul'a dönülecek, ufka doğru bakıp, derin derin iç geçirip ‘‘N'olacak bu memleketin hali’’ diyerek nabız tahlilleri makul bir ölçüde yazıya dökülecek.

Dediğim gibi yol uzun, zaman kısa... Shaft'a gelip de, orada bulunmadığım için bozulduysanız, mazeretimizi bilin istedik. O kadar.

Bakalım nabız ne álemde? O da dönüşte.
Yazarın Tüm Yazıları