Kanat Atkaya: Müjde parfüm işinizi hallettim


Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

KASIM ayındaki kriz günlerindeyiz.

Enseyi karartmışız, bünyemize biraz olsun umut yükleyebilecek bir insan arıyoruz.

Bu esnada ekonomi dünyasından kendimize guru olarak seçtiğimiz yüceler yücesi şahsa rastlıyoruz.

Ve de yekten soruyoruz: Baba, n'olacak bu memleketin hali?

Aldığımız cevap mükemmel: Al boruyu, dolaş koruyu.

O günden beri bu lafı şiarımız kabul ettiğimizden, son krizde gurumuza danışma gereği bile duymadık.

Moralimizi bozacaksak, bunu kendi başımıza da pekala becerebiliyoruz.

* * *

Son krizden sonra kendimizi toparlayabilirsek, deprem çantası gibi bir kriz çantası hazırlamayı tasarlıyoruz.

Ne koyacağımızı bile tasarladık bu ekonomik kriz çantasına.

Biraz dolar, biraz mark, biraz Derviş bonosu ve de bir büyük şişe 151.

Haa, bunları alacak parayı nasıl bulacaksın diyorsanız, bunu inanın ben de bilmiyorum.

Bir de ‘‘151 nedir birader?’’ diyeceksiniz büyük ihtimal.

Onu da açıklayayım.

151, uçak yakıtıyla, rom arasında bir içecek.

Jamaika'da bir rafineri yakınlarında üretildiğini filan düşünüyorum.

Hollanda'da bir İngiliz arkadaşımız bulup getirmişti.

İlk bakışta, normal bir rom şişesi.

Fakat bir tek attıktan sonra, o şişeyi nasıl algılayacağınız size kalmış.

Artık lav silahı mı görürsünüz, pembe filler mi, o size kalmış.

Ben tanımadığım bir içki sunulduğunda -hele sunan kişi sırıtan bir İngiliz ise- genelde tedbirli davranırım.

Fakat nasıl olduysa bu kez şişenin üstündeki ‘‘yanıcı madde’’ ibaresini gözden kaçırmışım.

Arkadaşlar, abarttığımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Bu meredi mangala döküp kibriti çaktınız mı, hakikaten yakıyor kömürü.

Dememiz şu ki; bundan iki tek attınız mı, bırakın krizi tanımayı, aynada kendinizi görseniz, ‘‘Merhaba arkadaşım, tanışalım mı?’’ filan dersiniz.

* * *

Tabii insanın kendini alkole vurması bir çözüm değil.

Ne yapacağız, ne giyeceğiz, ne yiyeceğiz diye düşünüyorsunuz.

Size bu alemin gördüğü en baba kıyaklardan birini geçeceğim şimdi.

Kriz döneminde parfüm ihtiyacınızı nasıl karşılayacaksınız, onu söyleyeceğim.

‘‘Yuh be yüzsüz adama bak!’’ dediğinizi gayet net bir şekilde duyabiliyorum.

Vurun fakat önce hikayeyi dinleyin.

Geçen cumartesi, yakın dostlarım Riko ve Topesto ile yayılmış oturuyoruz.

Topesto'nun kuzeni Mine geldi.

Kızcağız genelde üçümüzün oturduğu ortamlarda bulunmamaya çalışıyor.

Bizi ‘‘Maço Tayfa’’ diye anıyor ve tanıdığı günü unutmaya çalışıyormuş.

Erkeklerden böö getirmesinin nedeni bizmişiz.

Falan da filan...

Küçük hanımda dil pabuç kadar.

Her neyse işte, bu vıdı vıdı yapıyor, biz de dinliyormuş gibi yapıyoruz.

Vıdı vıdı kısmından eleyip duyabildiğimiz tek cümle ‘‘Paraya ihtiyacım var’’ oldu.

Topesto, ‘‘Ne yapacaksın parayla dişi terörist’’ dedi.

'Dişi terörist' en ayar olduğu hitap şekli kızımızın.

Bir de Riko ‘‘Kızınca daha güzel oluyorsun’’ dediğinde rengi atıyor.

Yine dedi zaten.

Bu biraz toparlanınca ‘‘Parfüm alacağım’’ dedi.

Bu sefer bizde renk attı.

Mine'nin kullandığı parfüm, borsada işlem filan görüyor.

Gramı bilmem kaç milyon lira.

* * *

Tabii ki ‘‘Güzelim bu kriz ortamında o parfümü sürersen, kitlesel halk ayaklanmasına yol açarsın’’ dedik.

Bu sefer, ‘‘13,5 milyon lirayı sizinle konuşma riskini göze alabilen tek kadından esirgeyecek misiniz yani?’’ dedi.

Rakama inanmadığımızdan ‘‘Gül suyu mu kullanmaya başladın sen’’ diye sorduk.

Hayır, yine aynı parfümü alacakmış.

Eğer parfümü bir gram formatında satmaya başlamadılarsa bu imkansız bir şey.

Ama imkansız diye bir şey yokmuş arkadaşlar.

Mine kullandığı parfümün bir model düşüğünü 13,5 milyona alabileceği bir yer bulmuş.

Daha doğrusu, o kokuya çok benzer bir koku üreten bir adamla tanışmış.

İstediği parayı verdik, ama karşılığında adamın adresini aldık.

* * *

Parfümcü arkadaş İstiklal Caddesi'ndeki Aznavur Pasajı'nda çalışıyormuş.

Biraz zor da olsa yayıldığımız alandan toparlandık ve olay mahaline gittik.

Adam hakikaten parfüm yapıyor.

Mesela Davidoff Cool Water benzeri bir şey istediğinizi söylüyorsunuz.

Adam hooop bir takım kimyasal maddeleri karıştırıyor, Cool Water olmasa da ona çok yakın bir şey yapıyor.

Narkotik köpeği gibi bir burnunuz yoksa, ayırt etmeniz çok zor.

30 cl'sini 3,5 milyona, 50 cl'sini 6,5 milyona, 100 cl'sini ise 13,5 milyon liraya satıyor.

Şişeyi yeniden doldurmaya götürdüğünüzde, 1 milyon daha az ödüyorsunuz.

Yaa, gördünüz mü, krizi atlatabilmek için somut çözüm böyle üretilir.

Parfüm işinizi ben hallettim.

Ne yiyeceksiniz, ne giyeceksiniz, faturalarınızı nasıl ödeyeceksiniz, onları da başkalarından öğrenin.

Ben kendi payıma düşeni yaptım bile...

Yazarın Tüm Yazıları