Paylaş
Topluluğun 53 yıllık tarihinden kesitler sunan albüm dijital platformlarda belirdiği andan itibaren “sürekli dinlediklerimin” tepesine yerleşti.
Albüm pek çok açıdan önemli ve bu noktalara yazı ilerledikçe değinmeye çalışacağım.
Söze “dayanıklılıktan” başlamak isterim.
İlk konserini 6 Aralık 1967’de Opera Sineması’nda vermiş olan grup 53 yıllık macerasında ayrılıklar, buluşmalar yaşadı ama ruhunu ve temsil ettiği değerleri hep korudu...
Müzik dünyasında dev bir çınara dönüşen Moğollar’ın bu başarısını yakalayabilen grup sayısı dünya çapında düşünüldüğünde de az rastlanan bir hadise.
1960’larda kurulan ve halen faal olan Rolling Stones (1962), The Who (1964) gibi devlerle aynı ligdedir Moğollar...
Zamana dayanırken yolda yeni dinleyiciler toplamak gibi güç bir işi de başardılar ki; 1993’te uzun ayrılıktan dönüşlerinde de “genç hayranların imza kampanyasının” etkili olduğunu hatırda tutmak gerekir.
“Anatolian Sun”, grubun müziğinin bir retrospektifi ancak kayıtların hepsi yeni/yeniden yapıldı ki; bu kayıtlar grubun açık zihnini, elemanların müthiş yetkinliklerini, yol aydınlatıcı cesaretlerini de gösteriyor.
Nasıl mı?
Albüm, “direct-to-disc” olarak anılan yöntemle, canlı çalınarak direkt plağa kaydedildi ki; bu yöntem müzik dünyasında 2020 itibarıyla “çok havalı”...
Klasik müzikten elektronik müziğe “direct-to-disc/direkt plağa” kayıt yapmak yüksek prestijli bir hareket olarak görülüyor ve büyük itibar görüyor.
İstanbul’da provaları tamamladıktan sonra Hollanda’da stüdyoya giren ve 53 yıldan süzdükleri şarkıları canlı olarak çalıp kaydeden grubu da prodüktör Murat Ertel’i de ayrıca kutlamak gerekiyor.
Bunun ne kadar deneyim, emek ve birikim gerektirdiğini müzikle bir şekilde uğraşan herkes tahmin edebilir.
Albümü dinlerken bu parçaların canlı olarak çalınıp direkt plağa kaydedilmiş olmasına ve haliyle Cahit Berkay, Taner Öngür, Serhat Ersöz, Kemal Küçükbakkal ve babası Cem Karaca’dan bayrağı devralıp Moğollar’ın solistliğini başarıyla sürdüren Emrah Karaca’ya hayranlık beslememek mümkün değil...
Bu zorlu işi bu kadar mükemmel şekilde kotarmak da Moğollar’a yaraşırdı zaten...
İngiltere merkezli Night Dreamer firması ve Gülbaba Records’un projesi olan “Anatolian Sun”da “7-8 8-9”, “Düm Tek”, “Bi’ Şey Yapmalı”, “Keşişleme”, “Dinleyiverin Gari”, “Ölüler Altın Takar mı?”, “Haliç’te Güneşin Batışı” gibi klasiklere yeni bir nefes üflüyor Moğollar.
53’üncü yılda gelen bu müthiş armağanın tadını çıkarırken Engin Yörükoğlu’ndan Aziz Azmet’e yitirdiğimiz “Moğollar”a ve elbette yolu Moğollar’la kesişmiş Cem Karaca’dan Barış Manço’ya tüm diğer müzik devlerine bir selam göndermek gerekiyor.
Albüm için verdikleri röportajlarda pandemi sürecinde konserleri çok özlediklerini ve “ortalık rahatlayınca” kendilerini ancak bir dünya turnesinin paklayacağını söylüyor sevgili Cahit Berkay abimiz.
Moğollar nerede, biz orada; burada ve dünyanın her yerinde...
Anadolu Pop’un da Anadolu Rock’ın da muciti olan Moğollar çok yaşasın!
NE VARSA ESKİLERDE VAR DİYENLER İÇİN
KULLANICILARI bilir, Spotify her hafta üyelerine yeni müzik önerilerinde de bulunur.
Dinlediğiniz müziklere göre bir algoritmayla kişiye özel şekillenen bu listelerde geçen hafta beliren “eski tüfekleri” görünce “Ne varsa babalarda var” dedim kendi kendime...
1968’de kurulan Sweet, “Still Got The Rock”, 1964’ten beri müzik âleminde olan Alice Cooper “Our Love Will Change The World”, 1967’den itibaren Status Quo adıyla yola devam eden abilerimiz de “Face The Music” adlı parçalarını yeni yayınladılar.
Pandemi olmasaydı Rolling Stones, The Who ve Moğollar 2020’yi de turneyle geçirecekti; helal ki ne helal!
Paylaş