MR Bean'in filminde tuvalette tek başınayken izlendiğini fark etmeden yaptığı salaklıkları ilk seyredişimde hem gülmüş, hem de ‘‘Hakikaten salak görünüyormuş insan’’ demiştim.
Bu herkes için geçerli mi bilmiyorum ama insan bazen tek başına olduğunda nasıl olsa izlenmiyorum diye süper salak hareketler yapabiliyor. Ben itiraf edebilirim Mr. Bean gibi bir tarafım olduğunu. Onun kadar olmasa da yapmışımdır kendimce salaklıklar.
Ama nedir buradaki mesele? Görülmemek di mi? Peki, insan her manada salakça hareketler yaparak şöhreti, parayı bulabilir mi?
Geçen çarşamba akşamı, bir grup arkadaş Beşiktaş maçından önce ‘‘Jackass The Movie’’ eşliğinde bu soruya cevap aradık.
Jackass'i bilenler vardır. Bilmeyenler için açıklayalım. MTV'de yayınlanan ve kazandığı başarı bir eleştirmen tarafından ‘‘medeniyetin tabutuna çakılan son çivi’’ olarak değerlendirilen bir program Jackass.
Bir grup genç insan akla hayale gelmeyecek (Gelse bile en azından yapılmayacak) şeyler yapıyorlar.
Neler mesela? Mesela -çok affedersiniz- popolarına maytap yerleştirip patlatmak, birbirlerine şaka olsun diye elektrik vermek, son sürat giden bir TIR'ın konteynerinde ayaklarına paten takarak disko partisi vermek, mayolarına karides doldurarak köpekbalıklarının arasına dalmak, göğüs uçlarını yavru timsahlara ısırtmak, anne-babasını uyudukları odada yüzlerce çatapat patlatarak uyandırmak, el ve ayak parmaklarının arasını kağıtla kesmek...
Yani daha neler yapıyorlar bir bilseniz. Mesela Tokyo'da bir suşi lokantasına giriyorlar. Anormal derecede acı olan wasabi'yle soyayı karıştırıp, kokain gibi, enfiye gibi burunlarına çekiyorlar. Haliyle kusuyorlar tabii ki.
‘‘Jackass The Movie’’ de bu salakların (Jackass zaten aptal, gerzek gibi bir şey) yaptıkları uzun metrajlı film. Salak diyorum ama çok komik olduklarını da itiraf etmem gerek.
Yaptıklarının hiçbiri kurgu değil. Mesela annesine ‘‘s....r’’ dedirteceğini söyleyen eleman, bunu başarabilmek için annesinin evine kanlı canlı, dev gibi bir timsah getiriyor. Kadın diyor mu peki? Soru mu yani, siz demez miydiniz evinizde timsah görseniz.
İşte arkadaşlar, bir yandan ‘‘Yahu biz hakikaten çok akıllı uslu insanlarmışız’’ diyerek filmi seyrediyoruz, gülüyoruz, bir yandan da filmde gördüklerimizden herhangi birini yapabilecek kadar salak olduğumuz bir dönem olup olmadığını düşünüyoruz.
Filmin başında kiralık otomobillerle çarpışan oto oynamak fikri bazılarımıza olabilirmiş gibi geldi.
Ben otomobil kullanmayı zaten bilmediğimden konuya kayıtsız kalacağımı belirttim. Bir arkadaşım, ‘‘Bu iş için bilmemek daha iyi bile olabilir’’ dedi.
Birimiz düşük voltajla elektrik verme hadisesinin düşünebileceğini söyledi, cevaben ‘‘Çüş!’’ dedik ve gidip parmaklarını prize sokmasını teklif ettik kendisine.
Yapay tsunaminin karşısında durmak fikri veya golf arabalarıyla offroad yapmak fikri fena gelmedi açıkçası.
Offroad sırasında koluna dövme yaptırma fikrine ise sıcak bakan çıkmadı.
En yapılmayacak iki hareketin detaylarını anlatıp cumartesi gününüzü mahvetmek istemem. O yüzden filmi seyretmiş olanlar için iki not düşeyim, onlar anlasın, anladıklarını da isteyenlere anlatsınlar. Birincisi ‘‘matchbox’’ hadisesiydi. İkincisi ise ‘‘limonlu dondurma.’’
‘‘Jackass’’in büyük bir hayran kitlesinin olması, özellikle ABD'de bazı sosyal bilimcileri filan müthiş tedirgin ediyor. Etmeyecek gibi değil. Ama o kadar komik ki; ne seyredenler bıkabilir bu salaklardan ne de MTV...
Real-Barcelona maçı derbi mi
GEÇEN hafta Giles Goodhead'in ‘‘Us v Them’’ kitabından yola çıkarak ‘‘tehlikeli’’ derbi maçları üzerine birkaç kelime etmiştik. Goodhead'in listesinde Real Madrid-Barcelona maçı da vardı. Bazı okurlar ‘‘Derbi aynı şehrin takımları arasında oynanmaz mı?’’ diye sordular.
Bu soru, futbol üzerine okuyan, konuşan, yazan çizenler için bir tür ‘‘Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?’’ meselesine dönüyor. Evet, aslında derbi maçları aynı kentin takımları arasında oynanır.
Ben de bu görüşteyim. Mesela Fenerbahçe-Trabzonspor maçının derbi kategorisinde görülmemesi gerekiyor. Büyük maç demek derbi demek değil.
Fakat Giles Goodhead gibi düşünenler de var. Derbi dendi mi illa aynı şehrin takımları arasında yapılan maç düşünülmemeli diyenler de. Varsa bildiğiniz akil adam, onlar cevaplasın. Bu sütun herkese açık.