Meclisspor kazanmıştır

PAZAR gecesi saat 22.00 itibariyle gökkube altında 2011 seçimleri üzerine yazılmamış fikir, yapılmamış yorum kalmamıştı.

“Herkes kazanmış sayılabilir. AKP resmen ezdi geçti, CHP sandalye sayısını artırdı, MHP kasetlerin üstünden zıpladı, BDP çatısı altına toplanacak Bağımsızlar patlama yaptı” değerlendirmesi 19.30 gibi eskimişti.
“Halk istikrarı, hizmet siyasetini (duble yollar, yeni hastane vb.) tercih etti” yorumu zaten o saati bile görememişti.
* * *
“Erdoğan Çankaya sinyalini aldı... Kılıçdaroğlu örgütüne rağmen bu kadar oy topladı... Bahçeli tartışılır hale geldi... Bağımsızlar yeni anayasa için kilit konumda” gibi yorumlar neredeyse sandıklar açılmadan(!) eskitilmişti.
Geçmişte AKP lehine sonuçlanan seçimlerden artakalan “Erdoğan uzlaşmacı olmalı...” tarzı temenniler ve analizler ise evdeki kediler tarafından bile bir esneme eşliğinde izlendi.
* * *
Peki ne yapabiliriz bu hususta usta? (Ehem, sizi kastetmedim, sözüm balkona değil, aman diyeyim!)
Gecenin ilerleyen saatlerinde galibiyeti de mağlubiyeti de hazmedemeyen yana devrilmiş yorumcular seçimin Ankara kebapçıları ve balıkçıları üzerine etkilerini bile masaya yatırıp üzerinde tepinmiş vaziyetteydi.
Bu durumda bana kalan yeni vekiller üzerinden biraz laflamaktan öteye gitmeyecek.
* * *
Öncelikle, yeni oluşan tablodan en kârlı çıkacak olan yapı kesinlikle Meclisspor.
Forvet hattını Hakan Şükür’le güçlendiren Meclisspor, yıllardır hayalini kurduğu “göbeksiz golcü”ye kavuşmuş oldu.
Saffet Sancaklı da TBMM’ye kapağı atsaydı çift santrfor oynayıp, dünya meclislerine gol yağdırılabilirdi; bu fırsat kaçmış oldu!
Hakan Şükür’e yoğun bir antrenman programı oluşturularak kürsüde fıkra anlatması, soğuk espri şoklaması yapması da engellenmiş olur böylece.
Kazanan Meclisspor olur.
* * *
Önümüzdeki dönem “Meydanda edilen hakaret, lider podyumunda kaldı. Haydi barışalım” çağrılarına rağmen sert tartışmalara gebe.
Bu durumda devreye Sırrı Süreyya Önder girmeli.
“Ağzından bal damlıyor” derler ya; Sırrı Süreyya tam o tarzdır.
“İçi ağlayan çocuklarla dolu bir servis aracıyla trafikte sıkışıp kalma hikâyesi” anlatsa bile zevkle dinlersiniz.
Yaşanan dramı bütün detaylarıyla, sıkıntısıyla yansıtır ama yüzünüzü de güldürür.
Sırrı Süreyya Önder’in Meclis kürsüsünün gediklilerinden biri olması edebiyatı (özellikle halk edebiyatını) da popüler hale getirir.
Hayatta duymadığım derinlikte lafları onun yazılarından öğrenmiş, sohbetinde duymuş biri olarak size garanti veririm.
* * *
Tolga Çandar ve Sabahat Akkiraz’ın Meclis’te olmaları da kulak pasını silip atmaya yardımcı olur.
Harika sesli iki sanatçımızın Meclis’e girmesi, sıkıntılı görüşmeler sırasında “Patlatın bir türkü güzel insanlar” diyerek ferahlık yaratabilir.
Tolga Çandar’dan Ege türküleri, Sabahat Akkiraz’dan “Boş Yere Kavgayı Zahmet Biliriz” gelince Burhan Kuzu bile susup dinleyebilir, Bülent Arınç ağlayabilir, en şahini bile kumru olur.
* * *
Tartışmaya devam edecek yorumcular için iki konu başlığı bırakıp, aylar önce bilet ayarladığımız konser için deplase oluyorum. Malzemeye sıkışırsanız atlayın, sıkılmayın:
“Artan kadın vekil sayısı, Meclis kulisinde yayılan erkeklere çekidüzen verebilir mi?”
“Cezaevinden çıkan vekiller için, uyum aşaması tamamlanana kadar Meclis bahçesinde bir ‘Volta Hattı’ açılmalı mı?”
Yazarın Tüm Yazıları