Paylaş
Defans blokunun önüne yine savunma özellikli iki orta sahayla çıkmasına rağmen kalesini/yarı sahasını koruyamayan ve rakibe pozisyonlar veren bir takım izledik.
Sneijder’in yokluğunda aklını, fikrini, hücum organizasyonu oluşturma yeteneğini kaybetmiş bir takım izledik.
Rakip kaleye hamle yapamayan, Kayseri’nin her atağında sarsılıp, dağılan bir takım izledik. Muslera hariç kimse G.Saray formasıyla oynadığının farkında değildi.
KAYSERİ YORULDU
Eğer Kayseri ilk yarıda maçı kopartıp farka gidemediyse suçu kendinde aramalı. Çünkü dün sahaya çıkan G.Saray ilk yarıda bir Süper Lig takımından çok, futbolcu forması giydirilmiş kılıç kalkan ekibine benziyordu.
Özbek ve yönetimi müthiş vizyoner yaklaşımlarının eseri bu kadroyla ne kadar gurur duysa az. Mesela o Rodriguez ne büyük yetenektir; Real Madrid bu cengaver yeteneği nasıl kaptırmıştır G.Saray’a, anlamak mümkün değil!
İkinci yarıda Rodriguez’in yerine Bilal’in girmesi, sakatlanan Podolski’nin yerine de Sinan’ın sahaya sürülmesi, biraz da rakibin yorulması G.Saray’ı oyuna ortak hale getirdi.
ZİHNİYET TRANSFERİ
Sinan’ın çabasıyla yarattığı pozisyonda biraz da şans rüzgârının topun yelkenlerini şişirmesi G.Saray’ı beraberliğe taşıdı. Sevinene ne mutlu ama... Görünen köy kılavuz istemez demişler. Bu takıma elbette transfer gerekli. “Kaç transfer yapacaksın? Madem yapabiliyordun sezon başı aklın neredeydi? Lig arasında gelen adamdan ne fayda sağlayacaksın?” gibi soruları bir yana bırakalım.
Gerçekte, bu kulübe yeni bir zihniyet lazım. Eğer kıymetli kongre üyeleri böyle bir zihniyet bulabilirse onu transfer etsinler bir zahmet; yoksa manzara ortada işte...
Paylaş