Paylaş
Kanada Toronto merkezli sivil toplum örgütü Over The Bridge’ın projesi kapsamında yapay zekâ marifetiyle üretilen 4 “yeni şarkı” haberini görmüş, duymuşsunuzdur.
Over The Bridge, müzisyenlerin yaşadıkları ruh sağlığı problemlerine dikkat çekmek, çeşitli programlarla soruna çare üretmek amacıyla faaliyet yürütüyor.
Neoklasik ifadeyle “farkındalık yaratmak” için 4 şarkılık bir mini-albüm hazırlamayı düşünmüşler ki, haberin uyandırdığı ilgiye bakılırsa çok da isabetli düşünmüşler.
“Drowned in the Sun–Lost Tapes Of The 27 Club” adıyla yayınlanan mini-albümün vurgusundan da anlaşılacağı üzere “27’ler Kulübü” üyeleri var albümde.
“27’ler Kulübü”nü uzun uzun anlatmayayım ama üyelerin ortak özellikleri 27 yaşında hayata veda etmiş olmaları. Uzun ve hazin bir listedir...
Peki hayatını kaybetmiş sanatçıların yeni şarkıları nasıl oluyor?
Daha önce görmediğimiz bir iş değil aslında.
Mesela 1995’te The Beatles’ın hayatta olan üyeleri Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr, kaybettikleri arkadaşları John Lennon’un eşi Yoko Ono’dan aldıkları bir kasetteki sesin üzerine kayıt yapmış ve “Free As A Bird” şarkısı böylece ortaya çıkmıştı.
Örnekler çoğaltılabilir; teknoloji bu “canlandırma” operasyonları için gün geçtikçe artan imkânlar sunuyor.
Bahsettiğimiz bu 4 şarkılık proje de teknolojiyi merkeze alıyor...
Google’ın yapay zekâ programı Magenta’ya artık hayatta olmayan müzisyenlerin bütün kayıtları ezberlettiriliyor, makine analizini yapıyor, bir başkası sözleri yazıyor...
Yüklenen verileri işleyerek “yeni bir Hendrix parçası” üreten makinenin sunduğu şarkı stüdyoda ete, kana bürünüyor...
Şarkıları hemen dinledim elbette. Web üzerinde albümün ismini aratarak farklı kanallarda bulup dinleyebilirsiniz.
Peki nasıl şarkılar?
Kendimle ilgili iddialı konuşmayı sevmem fakat hem “sound” olarak, hem vokal kalitesi olarak orijinallerine aşırı derecede benzeyen bu şarkıları “yutmazdım”, bir “cover projesi” olduğunu iddia ederdim.
Ses Kurt Cobain’in sesinin tıpkısının aynısı, vurgular aynı, şarkının mühendisliği, melodisi, ritmi tam isabet.
Fakat bir şey eksik... Ruhu...
Hayranı olduğum müzik insanları ortaya bir şarkı, bir beste, bir melodi koyarken sadece notaları birbiri ardına dizmekle yetinmez.
İlahi güzellikte bir ruh, varlıklarını ulak kılıp bir nefes ile üflerler sesleri kulaklarımıza ve kalbimize doğru...
Acımızı, umudumuzu, özlemimizi, coşkumuzu, öfkemizi, nefretimizi, aşkımızı kendi ruhlarından süzerek, işlerini hakkıyla ve samimiyetle yaptıklarında onları nesiller boyu unutmayız...
Bu projeyi yapanlar ruhsal problemlerini aşamayıp genç yaşta aramızdan ayrılan efsaneleri “Yaşasalardı nasıl bir şarkı yaparlardı?” sorusuyla gündeme taşırken “Harika bir yeni Nirvana şarkısı yaptık” demiyor zaten...
“Ruh olmadan, insan olmadan olmuyor” diyorlar zaten ve esas söyleyeceklerine geliyorlar.
Müzisyenler ciddi problemlerle uğraşıyor mesleklerini icra ederken. Araştırmalar müzisyenlerin yüzde 72’sinin ciddi boyutta panik ataktan mustarip olduklarını ortaya koyuyor.
Yüzde 68’i depresyonla mücadele ettiğini söylüyor ve ne yazık ki müzisyenlerin intihar oranları toplumun kalan kısmına göre 2 kat fazla...
Pandemi sürecinde çeşitli vesilelerle müzisyenlerin yaşadıkları zorlukları dile getirmeye uğraştım.
Ne yazık ki pandemi sürecinde müzik endüstrisi çok ağır darbe aldı, intihar eden müzisyen dostlarımızın haberleri bile yaşanan çaresizliği duyurmaya yetmedi...
Cüzi ve şartlı yardımlar dışında maddi destekten yoksun, çalışma imkânları tamamen yok edilmiş vaziyette kaldı müzik sektörü.
Kimsenin çıkıp da “Makine yapıyor işte tıpkısının aynısını” diyeceğine ihtimal vermem ancak diyen olursa “Algoritmana kurban, hayırlı olsun” der geçerim herhalde...
Bir makinenin ruh yerine algoritma üflediği “deep fake” şarkılar çağına geldiysek inelim vesselam...
ÖLÜMDEN SONRA HAYAT
MÜZİK tarihi ölümden sonra gelen harikulade şarkılar ve albümlerle doludur...
Mesela John Lennon en meşhur “solo” şarkısı “Imagine” çıktığında aramızda değildi...
Sam Cooke, ABD’de sivil mücadelenin bayrak şarkılarından olan “A Change Is Gonna Come”ın yarattığı etkiyi göremedi...
27’ler Kulübü’nden biricik Janis Joplin’in ömrü “Get It While You Can”in veya “Me and Bobby McGee”nin çıkışını görmeye yetmemiştir...
Joy Division’ın “Love Will Tear Us Apart”ı dünyanın üzerine karanlık fakat tuhaf şekilde güzel bir ses perdesi örterken solist Ian Curtis canına kıymıştı bile...
Otis Redding, “Sittin’ On The Dock Of The Bay”in bir klasiğe dönüşmesini izleyemedi...
Kıssadan hisse 1: İnsan fani, iyi şarkı bâki...
Kıssadan hisse 2: Müzisyenleri seviniz, onları gözetiniz...
Paylaş