MAÇIN 20. dakikası. İki tarafta ringde birbirini tartan boksörler gibi takılıyor. Fakat G.Saray’ın daha derli toplu bir takım gibi gözüktüğünü söyleyebiliriz.
Arda, bütün soğukkanlılığıyla topu F.Bahçe sahasına yolluyor; Ümit Karan’a doğru... Ümit de topu kale yerine dışarı doğru "dürtüyor"
Biz buna "Lüks Tüketim" diyoruz; dileyen israf da diyebilir. Ne demek lüks tüketim hemen açıklayalım: Ali Sami Yen Stadı’nda veya Süper Lig’deki maçların neredeyse tamamında kaçan gole "Tüketim" diyoruz.
Fakat aynı golü Kadıköy’de, İnönü’de ve tabii ki Avrupa kupası maçlarında kaçırırsanız bu yaptığınız manasızca lüks tüketime, insafsızca israfa geliyor.
Yarısını oynamadı
Bu lüks tüketimin bir de artçı şoku vardır. Nedir bu artçı şok? Onu da açıklayayım: Uyuyan rakibi uyandırabiliyorsunuz.
Rakip "N’oluyor yahu şurada güzel güzel karşılıklı top kaybı yapıyorduk, birbirimize isabetsiz paslar gönderiyorduk, topu göğsümüze yumuşatamıyoduk falan filan... Ne öyle kalemize kalemize gelip gol kaçırıyorsun?" diyor ve bir yerde titreyip kendine geliyor. Dün geceyle ilgili konuşmak gerekirse böyle bir durumda Fenerbahçe 3 gün önce İspanya’da oynadığı futbolun yarısını bile oynamadan 2-0 öne geçebiliyor.
"Sonrası malum hikaye, G.Saray bir kez daha Kadıköy’de koparak dökülme sürecine girecek" diyerek.
Nesi yabancı madde
Ancak G.Saray, sanırım devrede entresan bir aydınlanma dönemi yaşadı. "Bizim ara sıra yaptığımız bir şey vardı; Futbolumuzu oynamak. Bunu Kadıköy’de de yapabiliriz" demiş olacaklar birbirlerine
Sahaya çıktılar, ellerinden geleni yaptılar.
Ancak yaptılar da ne oldu. İkinci yarıdaki göreceli baskılı oyun bile Kadıköy’deki mağlubiyet zincirini kırmaya yeterli olmadı.
Bu maç üzerine G.Saraylı oyuncuların, Kadıköy sıkıntısı üzerine küfür üzerine, sahaya yabancı madde atmak üzerine (nesi yabancı ya pet şişenin oda ayrı mesele) çok konuşulabilir.
F.Bahçeliler alınmasınlar Ali Sami Yen de atılıyor pet şişe. Ne manası var. Zaten hiç anlamam.
G.Saray yine yenildi; bu kez son yıllardakinden farklı olarak rakibini biraz korkuttu.