Paylaş
The Melvins’ten Dale Crover’a yazdığı mektupla başlıyordu. Crover hem arkadaşı hem de müzik konusunda çok etkilendiği bir isimdi.
The Melvins’in konserine niye gidemediklerini açıklayarak başlıyordu sözlerine. ‘Chris’in kız arkadaşı Shelli’nin son dakikada uyuzluk yapıp cayması sebep olmuştu konseri kaçırmalarına; benzin için topladıkları parayı kırışmaya ve ‘sefil hayatlarına’ dönmeye karar vermişlerdi.
Mektubun (yollandı mı bilmiyoruz) ikinci sayfasının üst kısmında büyük harflerle şu not vardı: “HA, BU ARADA (GRUBUMUZUN) SON VE KESİN ADI: NIRVANA...”
Mektubu yazan arkadaşın adı Kurt Cobain. ‘Chris’ diye adı geçen kişi de Krist Novoselic... Zaten kendi adını da ‘Kurdt’ diye yazmayı seviyor!..
Mektubun tarihi yok fakat anlattıklarından yola çıkarak 1980’lerin sonlarına doğru yazıldığı sonucuna varabiliyoruz.
Efsane bağımsız plak şirketi Sub Pop Records ile bir şekilde bağlantı kurulmuş, sağda solda çalmaya başlamışlar, bir plak sözleşmesi umudu belirmiş ufukta.
Beni asıl kalbimden vuran kısım ‘Chris’le bir gece ‘kafaları iyiyken’ evde yaptıklarını anlattığı bölümdür.
Bir talk-show seyretmektedir adamlarımız. Programın sonunda âdet olduğu üzere bir grup çıkar ve canlı performans sunar. Konuk grup enteresandır: Paul Revere & The Raiders.
1960’larda esmiş, unutulacakken punk grupları tarafından sevilmiş, saygı sunulmuş ancak zamanla kendisinin kötü bir karikatürüne dönüşmüş grubun trajik performansına sinir olur Kurt ve Chris.
Kurt, dostuna evinde şu anda Paul Revere plakları olup olmadığını sorar; Chris “Evet usta” der. Plaklar ortaya çıkar ve Kurt tarafından parçalanır!
Chris önce bozulur, sonra kahkahalarla gülmeye başlar. İkili bu ‘arınma’ operasyonunu genişletmeye karar verir. Mektupta plak raflarından indirilip imha edilen 250 albüm arasında ‘Yes, The Eagles, Carpenters, Joni Mitcell’ gibi isimlerin olduğunu yazar Kurt.
Kurt Cobain’in tabiriyle “İmha edilen boktan plaklar sonrasında Chris Novoselic kendisini arınmış ve yeniden doğmuş gibi hisseder...”
Kurt Cobain’in ‘Journals’ adıyla basılan ve mektuplarını, şarkı sözlerini, hezeyan ve heyecan notlarını, çizimlerini içeren ve ölümünden kısa bir süre önceye kadar yayılan dönemi kapsayan kitapta çok önemli, çok çarpıcı pek çok yer vardır.
Fakat nedense ‘her şey başlamadan hemen önce’ yazılan bu mektup ve özellikle bu ‘plaklardan arınma’ sahnesi en çarpıcı bölümdür naçizane fikrimce.
İlerleyen sayfalarda pek çok listesini görürüz. Sevdiği şarkıları, grupları defalarca sayar döker.
The Eagles’ı imha eden genç adamın Creedence Clearwater Revival’a sevgisinin sürdüğünü görünce Big Lebowski’ye, The Dude’a selam çakmak isteği duyarım.
The Beatles’la Butthole Surfers’ı, Black Flag’le Roy Orbison’ı, Mudhoney ile Aerosmith’i buluşturan enteresan listelerdir.
Aerosmith, nefret ettiği bütün ‘maço ve stilize rock’ klişelerinin bayrak grubudur ama listesinden düşmemiştir.
Genç bir adamın Joni Mitchell’ı imha edip Aerosmith’i ‘bir şekilde sevmeyi sürdürmesi’ tuhaf gelebilir, gençlik hezeyanı, kafa karışıklığı diye geçiştirilebilir.
Ancak Nirvana, o mektuptan sadece birkaç yıl sonra müzik dünyasını kaidesinden sarsan ‘Nevermind’ı yayımladığında büyük, hiç kimsenin ummadığı kadar büyük bir tasfiye hareketini de tetiklemişti.
Başta ‘hair band’ olarak anılan, hep aynı ‘yalandan’ şarkılarla liste işgal eden gruplar (Great White, Poison, Skid Row vb) olmak üzere pek çok grup tasfiye edildi Nirvana sonrasında.
‘Chris’in evindeki arınma geyiğinin bu boyutlara ulaşacağı, milyonlarca gencin üç aşağı beş yukarı aynı operasyonu yapacağını öngörmemişlerdi muhakkak ama bu zor işi başarmış oldular işte.
Bu yazıyı tetikleyen hadise, geçen hafta elime geçen bir plak oldu. Nirvana’nın son albümü ‘In Utero’nun 20’nci yıl edisyonunu dinlerken (gün ışığına çıkan yeni kayıtlar da var, seven kaçırmasın) olaylar gelişmeye başladı.
Nisan 2014’te Kurt Cobain’in intiharının üstünden 20 yıl geçmiş olacak. Bir de bu var tabii; vay be!
(Kurt Cobain. Journals. Riverhead Books, 2002)
Paylaş