Paylaş
Birkaç ay önce kim bilir kaçıncı kez “Artık işime yaramayanlar, niye aldığımı hatırlayamadıklarım, okumayacaklarım ve asla okumayacaklarım” şeklinde ayırdığım kitap ve dergilerle vedalaşmıştım oysa.
Ama bu işlere meraklı olanlar bilir, çoğunlukla yeniden doldurmak için boşaltılır o raflar, dolaplar...
Hem almayacaksın da ne yapacaksın mesela şu güzelim Hey dergilerini?
1971 model, Hey’in ilk yılları... Kapaklarda Erkin Koray ve Yeraltı Dörtlüsü, Fikret Kızılok, Durul Gence, Şenay-Şerif Yüzbaşıoğlu var.
Dağılmış bir ciltten çıkma fakat pırıl pırıl kalmışlar 50 yıl boyunca...
Meraklısına tövbe bozdurur ki bozdum gitti elbette...
Nerede gerçekleşti peki bu hadise?
Beşiktaş Sahaf Festivali 1 Ekim’de başladı. 10 Ekim’e kadar Barbaros Meydanı’nda, yani Beşiktaş’ın tam göbeğinde tezgâh açacak sahaf arkadaşlarımız.
Daha önceleri Beyoğlu’nda yapılıyordu, şimdi artık yok. İBB önce geçen ay Kadıköy’de bu kez de Beşiktaş’ta organize etti.
Kadıköy’dekini es geçmiştim, Beşiktaş’takine, dün sabah gezmek ve sahaf festivalini duyurmak için gitmeye karar verdim.
HAVA PIRIL KİTAP GÜZEL
Pırıl pırıl güneşi hafif ısıran bir serinlik ve hava almaya çıkmış kitaplar, dergiler, az da olsa plaklar, kasetler, efemera örnekleri...
Kitaplara bakarken tanıdık sahaf arkadaşlarımla laflıyorum bir yandan. Bu tarz etkinlikler, üstlerinden bir de pandemi geçmişken işlerine bir hareketlilik getiriyor, normalde sahaflara gitmeyen kitleyle ulaşmalarını sağlıyor vb.
Kadıköy’de yapılana ilginin biraz daha fazla olduğunu söylüyorlar. Beşiktaş’ta iki iskele arasında kalan alanda kurulu festival alanından da memnunlar genel olarak...
Şehrin hızlı zamanlarında yüz binlerce kişinin geçip gittiği Beşiktaş’ta vapur veya gecikmiş bir randevuyu bekleyenler, öğrenciler, bazı tanıdık kitap kurtları duruyor çoğunlukla..
Çok nadir ilk baskılar, imzalı kitaplar, “etiketi yüksek” koleksiyonluk eserler alması mümkün olmasa da görmenin heyecanını yaşamak isteyenler için vitrine çıkıyor. Bir mezatta yıllar önce söylendiği gibi “Almadığıma değil, görmediğime yanarım” demek gerekiyor böyle durumlarda.
Nâzım’ın “Varan 3”ünün ilk baskısı 2 bin TL, ‘Tutunamayanlar’ın iki cilt takımı 4 bin TL... Fiyatlar yüksek gelebilir fakat 1-2 yıl içinde bu fiyatlara da bulunamayacak bu güzellikler.
KAÇMAZ BU FIRSATLAR
Hem çok daha uygun fiyata da kıymetli kitapların ilk baskılarını bulmak mümkün...
Bu tarz festivaller, buluşmalar kitap meraklılarına muhakkak tatlı sürprizler, gizli hazineler arayıp bulmak için fırsat da sunuyor.
Mesela Firuzan’ın “Benim Sinemalarım”ının ilk baskısını kapı önü tezgâhında 10 TL’ye bulup aldım.
Çok erken kaybettiğimiz sevgili Jak Deleon’un “Bale Tarihi” ve “Bir Tutam İstanbul” kitaplarının ilk baskılarına da (biri imzalı) 10 TL ödedim...
Rahmetli Nuri Kurtcebe çok sevdiğimiz, ruhundan kerteriz aldığımız güzel abilerimizdendi. Onun son dönemlerinde çizdiği “Syd Barrett-Dark Side of the Pink Floyd” adlı hikâyeyi, 1990’lardan birkaç dergiyi filan da yine 10 TL barajını geçmeden aldım.
Hayat pahalılığının yakıcılığını malum, kitaba ve dergiye bütçe ayırmak zor iş fakat okumak da ihtiyaç ve çok iyi kitapları çok makul fiyatlara almak da mümkün...
2 yıl öncesine kadar gördüğümüz “1 TL’lik kitaplar” yığınları artık yok, yerini “10 TL’lik kitaplar” almış. 10 TL’nin altına da kitap bulunuyor ama çok nadir. Kaldı ki bir kutu meşrubat 4-5 TL bakkalda, neyse...
Tezgâhlar arasında gezerken güzeller güzeli Varlık kitapları veya çocukluk yıllarımda bayılarak okuduğum Baskan Yayınları kitaplarının da 10 TL barajını aşmadan alınabileceğini gördüm. Pek çok edebiyat klasiği, arasan bulunmaz dergi için de bu durum geçerli.
KÖPRÜ ALTI ÇOCUKLARI’NA SELAM
Kemalettin Tuğcu’nun meşhur “Köprü Altı Çocukları”nın ilk baskısı, ‘Ahmet Halit Kitap Evi’nin 1936’da yaptığı baskı, biraz yorgun vaziyette 40 TL’ye alıcı arıyordu. Biraz cilt tamiriyle aslan gibi olur. Meraklısı için fırsattır mesela...
Asturias’ın “Yeşil Papa”sı... Kapağı çok güzel kitaplardandır fakat asıl özelliği Cemal Süreya tarafından dilimize kazandırılmış olmasıdır. 25 TL’ye fırsat sayılır.
Cemal Süreya demişken... 31 Mart 1988’de çıkan “Sıcak Nal”ın ilk baskısı, giderek zor bulunan, kıymeti artan kitaplar arasına giriyor. Bir tezgâhta 250 TL’ye satılıyordu, imkânı ve merakı olup da almak isteyene büyük fırsat sayılır...
Sadece ismine vurulabileceğiniz “Yataklı Vagonlar Mâbudesi” gibi fantastik güzellikler de var. Maurice Dekobra’nın yazdığı “Yataklı Vagonlar Mâbudesi”ni dilimize “nakledenler” Melekzâd Kardeş ve Orhan Çimli olmuşlar. 30 TL’ye satılıyordu...
Sahaf arkadaşlar özellikle çocuklara ve gençlere indirim de yapıyorlar, bu da aklınızda bulunsun. “Yeter ki okusunlar gençler” lafının nutuk olup havaya savrulmadığı, hayatta somut olarak karşılığını bulduğu bir ortam anlayacağınız...
10 Ekim’e kadar Beşiktaş’ta kitap var, sahaf dostlarımızın bilge muhabbetleri var, bana ikram ettiklerine göre çay/kahve var, kurulan sahnede konserler ve konularına hâkim, akıllı-uslu insanların söyleşileri var, sadece eğlencesine bile olsa katılmanızı tavsiye edeceğim kitap mezatları var...
Yolunu düşürenin pişman olmayacağına eminim...
Paylaş