Kiralık lüks otoyla hava basmaca

Magazin haberciliği yapan iki program son dönemde favorim haline geldi: ‘Her Şey Tadında’ ve ‘2. Sayfa’... Hem çatır çatır magazin haberi veriyor, hem de “Azzz sonra... Şok, şok, şok!” gürültüsüyle üstüme gelmiyor. Sayelerinde ‘kiralık otomobille hava atma’ işini de çözmüş oldum

Bebek, cumartesi öğle saatleri.
Randevuma yetişmek için pergelleri açmış yürürken caddenin sağına soluna dağılmış otomobiller dikkatimi çekiyor.
Bisiklete bile binmeyi bilmeyen biri olarak, otomobillere takılmam kendi içinde saçma zaten.
Ama dikkat çekecek derecede güzel, lüks, pırıl otomobil var.
Ha, diyeceksiniz ki; “Bebek’te olmayacak da nerede olacak?”
O da doğru ama manzara ‘Bebek normalleri’ni de aşan vaziyette.
Üstü açık klasikleri, çöl için dizayn edilmiş cip/kamyon arası araçları, ‘porşeleri, mastengleri, oğdikûyedileri’ filan geçiniz; 100 metrede dört adet Ferrari park etmiş.
“Allah ruhsat sahibine bağışlasın” deyip geçtim tabii “Kaç yapıyor abi?” diye şoförü geyik minderine çekecek halim yok.
Unutuveriyorum...

PLAKADAN ANLIYORSUN

Salı sabahı iki favori sabah programım arasında seri geçişler yaparken dünyam aydınlanıveriyor.
Programı sunanlar kaynatıyor:
“Çok sık davete katılan ünlüler elbise kiralıyor. Meşhur modacıların elbiselerini alıp günlük olarak kiralayan butikler var...”
“Evet, hatta ayakkabı ve çanta da kiralanıyor günlük olarak.”
“Anlaşılabilir bir durum. Bir gün giymek için dünya para vereceğine kiralanabilir.”
“O da bir şey mi, günlük otomobil kiralayıp Bebek’te Lucca’ya gidenler var. Ama kiralık olduğunu plakadan filan anlıyorsun...”
A-ha!
Hava atmak için otomobil kiralamaca, ha?
Programda duyduklarımı Twitter’da paylaşınca konuya hakim olanlardan mesaj yağmaya başlıyor:
“Sadece Bebek değil tabii, İstinyePark’a da bak mesela...”
“Sadece şahıslar değil, bazı mekanlar da hava olsun diye günlük lüks otomobil kiralayıp kapıya çekiyor.”
“Sadece sen bilmiyordun herhalde!”
Keyiflerinin kahyası olacak halim yok tabii.
Buyursunlar, kiralasınlar, olmadı bir daha kiralasınlar.
Sadece anlamak istemiştim, anladım sayılır...

KAHVALTIDA DEDİKODU

Hafta içi, sabah saatlerinde, haber kanallarının medya programları başlamadan önce hastası olduğum iki programa takılıyorum.
KanalTürk’teki ‘2. Sayfa’ ve Türkmax’taki ‘Her Şey Tadında’ günlük magazin dozunu almak için ideal.
‘Kiralık lüks otomobille hava basmaca’ konusunda aydınlanmamı ‘Her Şey Tadında’ sağladı.
‘Her Şey Tadında’nın formatını şöyle açıklamaya çalışayım: Dışarıda kahvaltıya gitmişsiniz. Arka masada bir grup arkadaş dizilerden, Survivor’dan, günlük magazin dalgalanmaları ve durulmalarından bahsediyor.
Stüdyodaki masanın etrafında Jess Molho, Sena Keçeli, Esin Övet ve Turhan Alyakut sabit, beşinci kişi sanırım sürekli değişiyor.
Esin Övet, magazinin kılcal damarlarında gezip dedikoduları, haberleri bildiriyor.
Sena Keçeli, popüler televizyon dizilerinde olanı biteni günlük olarak aktarıp yorumluyor.
Jess Molho hem moderasyondan hem de mutfaktan sorumlu.
Turhan Alyakut da konulara farklı yorum getiriyor.
Nihat Doğan’dan giriyor, Muhteşem Süleyman’dan çıkıyorlar.
“Hiç magazin dinleyecek halim yok” diyeni bile yoldan çıkarabiliyorlar. Benim gibi ortamlara uzak kalmışları da, yakın takipçileri de muhabbetlerine çekebiliyorlar.
Yoksa ben nereden öğreneceğim Nihat ne kadar para kazanmış Survivor’dan, Bebek’te yatan lüks kuzular hangi galeriden çıkmış, hain cariye ‘Sülüman’a niye kelek atmış?..
Paralel evren deneyimi yaşatan iki programı da kesinlikle tavsiye ederim.
Yazarın Tüm Yazıları