Gazetedeki odamda dört adet film afişi ve bir de Metin Oktay posteri asılıdır. Bu dört afişten iki tanesi Cüneyt Arkın’ın oynadığı filmlere aittir.
Odaya girenler ve bir süre sonra canı sıkılanlar etrafı seyretmeye başlar.
Afişlere takılanların yüzde doksanı, "Çöl" filminin afişini inceledikten sonra, "Aha-ha-ha! Cüneyt Arkın suyun içinde bu afişte ama filmin adı Çöl... Pu-ha-ha! Yoksa Göl mü olacakmış. Aha-ha-ha!" yorumunu yapar.
Zaman içinde "Senin adın niye Kanat? Baban pilot muydu?" sorusundan sonra en lüzumsuz bulduğum yorum cümlesine dönüşecek olan bu cümleyi sakin bir şekilde dinledikten sonra "Yok, filmin adı Mavi Çöl olacakmış, ama afişi yapan usta ’Mavi Çöl mü olur len?’ demiş ve ’Mavi’ kısmını atmış; ben öyle biliyorum" derim.
Espri yaptığımı sananlar "Aha-ha ha!" dedikten sonra yüzümde herhangi bir ifade oluşmadığımı fark ederler ve konuyu değiştirmek için "Peki sence bu sene kim şampiyon olur?" türü bir manevraya girişir.
Ciddi olduğumu anlayanlar ise "Süpermiş... Bir çay daha içip kalkayım ben" filan der.
*
Şimdi hikayeyi asıl kahramanlarından birinden dinleyelim:
150 civarında filmle Türk Sineması’nda en çok film çeken yönetmenlerden biri olan Çetin İnanç, "Jaws" ve daha sonra çekilmiş olan "Waterworld"ün karışımı havasındaki filmi "Çöl’ü" anlatıyor:
Filmin asıl adı Mavi Çöl. Cüneyt Arkın daha önce kazık yediği adamlardan intikam almak için motoruyla yola çıkıyor, ama bunlar da büyük bir mafyanın adamlarıymış, acayip bir kaçma kovalama başlıyor.
Bir ara bir gemiye sığınıyor, ama kaptanı onu mafyaya ihbar edince denize atıyorlar adamı. Elinde bir tahta parçasıyla uçsuz bucaksız denizin ortasında yapayalnız kalıyor adam. Karşısına bir de köpekbalığı çıkıyor, bir de onunla dövüş...
Köpekbalığının kafasını maket yapmıştık. Ağzına bir kriko koyduk, o şekilde karşısına çıkan canlıyı yutacak.
Maketi çalıştıracak adam ’Abi ben yüzme bilmem’ deyince, ben girdim köpekbalığının içine hallettik.
Yıllar sonra bir avcı arkadaş geldi, ’Geri sardım izledim, siz maket kullanmışsınız’ dedi. Sanki anlamak için ileri geri sarmak şart!
Adam Jaws yapıyor, hakiki balığa mı ısırttırıyor milleti, oyuncu köpekbalığı mı bulacaktık?
Tamam, maket dört dörtlük değil; bizim Muammer köpükten bir şeyler yapmış, kendi cebinden para verip boyamış bir de, daha ne?!."
*
Pınar Öğünç, bundan 1.5 yıl önce "Çetin İnanç kitabı gibi bir işe kalkıştım ben" dediğinde ilk tepkim "Hemen bitir, hemen ver, okumalıyım. Bir de dikkat et, kitap çok güzel olursa kıskançlıktan çatlarım" olmuştu.
Roll Kitapları’ndan çıkan (Evet, o Roll. Çok güzel kitap hazırlamışlar, onları ayrıca tebrik ederim) "Jet Rejisör Çetin İnanç" için beklemek gerekti.
Geçen hafta nihayet kitaba ulaştığımda "Beklediğimize değmiş" dedim.
Pınar aynı zamanda Çetin İnanç’ın akrabası. Bundan sekiz yıl kadar önce konuşurlarken "Senin Dünyayı Kurtaran Adam’ın afişleri Beyoğlu’nda kaç paraya satılıyor biliyor musun?" diye soruyor.
Çetin İnanç da "Ya, sorma... İzmir’e taşınırken afişlerle bardakları sardık, bende bir tane bile yok" diyor.
Bir Çetin İnanç kitabı yapmak fikri o saatten itibaren devreye giriyor.
*
Kimilerine göre Türk Ed Wood’u olan Çetin İnanç’ın hayat hikayesi paralelinde Türk Sineması’nın pek ciddiye alınıp da araştırılmayan güzeller güzeli B Tipi filmlerine eğilen harika bir kitap yazmış Pınar.
Roll’un sayfa düzeni de süper olmuş. Sadece kenarlara çıkarılan minik notlardan bile bir kitap daha hazırlanır.
Çetin İnanç denildiği anda akla ilk gelen hep "Dünyayı Kurtaran Adam" olur.
Ben hiç girmedim ama bu kitabı alanlar "Dünyayı Kurtaran Adam"la ilgili müthiş anekdotlara ulaşma şansını da elde edecek.
Kitabı okurken Çetin İnanç’ın yaptıklarının takdir edilmesini isteyen eski bir yönetmenden çok "Böyleyken böyle oldu" havasında konuştuğunu sezdim.
"Bütün bunları anlatmak tuhaf oldu, bazı şeyleri hiç kimseyle konuşmamışım. Saklayacak bir şey olduğundan değil... Çıkarıp konuşturmak istiyorlar beni, neymiş Fantastik Sinema’ymış! Onları fantastik olsun diye yapmadık ki, biz kendimiz fantastikmişiz. Giovanni (Scognamillo) doğru söylüyor ’memur-yönetmen’ diye, ama işte bankada memur olsaydım bunları konuşamayacaktık. Belki de daha mı iyi olurdu?" diye soruyor Çetin İnanç.
Belki bana düşmez ama cevap vereyim: Hayır hiç de iyi olmazdı Çetin Bey! O filmleri kalpten sevenler var. Siz fantastikseniz, biz de fantastiğiz bir yerde.
Pınar’a ve Roll tayfasına bu güzel kitap için teşekkür ederken Çetin İnanç’a ve o filmlerde beraber çalıştığı herkese şükranlarımı sunuyorum.