ZİYARETLER bitince, yoğun telefon trafiği hafifleyince, tatilde İstanbul’da kalmayı avantaja çevirmek isteyenlere birkaç alternatif önereyim; artık âdetten sayılır.
Yoksa bayram günü ne yapacaksın, ne yazacaksın, di mi ama?
* * * Bayram turistlerini yolcu ettikten sonra tadından yenmez hale gelen İstanbul sokaklarını gidenlere ithafen söylenecek “Kaaaal, gittiğin yerde mutlu ol” şarkısıyla inlete inlete dolaşmak mümkün. Gidin Beyoğlu’nda dolaşın diyeceğim ama boşalmayan tek yer orası! Açık havada oturup geleni geçeni seyretmek imkânı ortadan kalktığı için (malum masa/sandalye operasyonu) tadı kaçmış vaziyette zaten. Alternatif olarak Teşvikiye’ye gidip Atiye Sokak’ta takılabilirsiniz, Ahmet Hakan’a tebelleş olabilirsiniz, hatta gıcıklığına “Ah nerede o eski bayramlar mirim Ahmet Hakan?” muhabbetine yaslanabilirsiniz. * * * Bayram programıma Topkapı Sarayı’nı ekledim, size de tavsiye ederim. “Bayram değil seyran değil” düzeninde ayda bir filan zaten gezerim Topkapı’yı; Müze Kart sahibine her gün düğün her gün bayram bir yerde... Ancak yenilenen silah bölümünü Başbakan’ın yaptığı açılış haberlerinde gördüm çok beğendim. Gitmişken Ayasofya, Yerebatan filan takılın diyeceğim ama zor iş. Ayasofya’nın önündeki meydanı tam turist patlaması yaşanan dönemde düzenlemek gibi cin bir fikirle ortaya çıkan yöneticiler sağ olsun, genel bir inşaat durumu vardı son gidişimde. Yine de aşılmaz engel değil, yılmayın, yıkılmayın... Bir de salı günleri kapalıdır Topkapı, yani ilk gün planınıza almayın; sonraki günler açık. Gişelerde Müze Kart satılıyor, tavsiye ederim, daha hesaplı oluyor; bir yıl boyunca pek çok müzeyi bedava geziyorsunuz. Harem kısmında geçmez yalnız, “Hürrem’imi görecem, tutmayın beni” diyorsanız ona ayrıca para bayılıyorsunuz. * * * Bir klasik olarak Boğaz Hattı’nda takılmak güzel olur. İçinizde çılgınca göbek atmak gibi dizginlenemeyen bir istek yoksa gezi teknelerinden mümkün mertebe kaçın anacım... Tavsiyem uzun yürüyüş bir sıkıntı olmayacaksa Kuruçeşme-Emirgan hattında Boğaz köylerinde çay/çorba molaları vere vere yapılacak bir yürüyüştür. Bir de güzel numara öğreteyim size. Hisar’daki banklardan birine kurulun... Boğaz’ın dar noktalarındandır (Köprü’yü boşuna oraya dikmediler herhalde) ve haliyle gemiler çok yakından, adlarını okuyabileceğiniz kadar yakından geçer. Numara burada devreye giriyor. Rus gemileri geçerken kaptan köşkünün yanına odaklanmanız gerekiyor. Malum, gemilerin adı burun kısmında ve kıç tarafında Kiril alfabesiyle yazılır. Fakat kaptan köşküne odaklanırsanız, geminin adının Latin alfabesiyle de yazıldığını görebilirsiniz. Yıllar önce Ali Baba’nın kahvesinde oturup gün savuşturduğumuz zamanlarda “Aaa Profesör Onopkin geçiyor... Vay be Aleksandır Tupolev’e bak, yüklenmiş süzülüyor mübarek...” diyerek milleti hem gemileri çok iyi tanıdığıma hem de Rusça bildiğime inandırırdım. Saçma, iyi ve hayranlık uyandıran bir numaradır! * * * Programı detaylandırmak ve ayarlamak kafanızın nereden estiğine bağlı tabii... Beşiktaş Köyiçi’nde Kaymakçı Pando’da kahvaltı, ada sahillerinde mısır kemirip kuşa böceğe bakarak durmak, İstanbul köftecilerini tanıyalım, sevelim, köfteleri lüpletelim temalı “Köfte Maratonu”na çıkmak (denenmiş, başarılmış ve bolca sodayla hazmedilmiştir!) sadece birkaç öneri. “Otoyol’a çıkmayın, Bayram’da atla gezenler oluyor” gibi uyarılarım da var ama o başka mevzu! Hayat Bayram’da İstanbulluya güzel, tadını çıkarın. İyi, neşeli, mutlu, tasasız bayramlar dilerim...