Gündeme uçan kafa ile girme riskine dikkat

ANLATACAĞIM hikáye yaşanmıştır.

Manisalı minibüs şoförü, bir kız sever. Kız da onu sever fakat ailesi bu evliliğe karşıdır.

Şoför kızı kaçırır, evlenirler, çoluk çocuğa karışırlar, mutlu bir yuva kurarlar.

Bu mutlu tabloda tek eksik kızın küskün ailesidir.

Bir bayram vesile olur, torun sevgisi de ağır basınca "ilk resmi ziyaret" gerçekleşir.

Damat, kızın ağabeyleriyle otururken ortama sessizlik ve gerginlik hakimdir.

Zar zor bir mevzu açılır, damat ağzını açıp bir şeyler söyler fakat eşi onu ofsayta düşürecek şekilde başka bir şeyler söyler.

Damat bu olayın birkaç kez tekrarlanması karşısında sinirden şişmeye başlar.

Tarzan zaten zor durumda, deplasmanda tek başına mücadele ediyor; tek destekçisi olacak eşi Mualla (gerçek isim bu değil) sürekli olarak bozguna yol veriyor.

Uzatmayayım, damat "Kahve de pek güzelmiş" açılımı yapıyor; Mualla lafı yapıştırıyor: "Kahve de hiç güzel değilmiş..."

Sinir uçları lime lime olmuş fakat çaktırmak istemeyen bir koçyiğit edasıyla, damadın ağzından şu sözler dökülüyor:

"Madem öyle diyorsun Mualla... Demekkisi bazı şeylerden tamam yani..."

Bu, ısıtılmış fakat patlayamamış cin mısır havasındaki cümleyi ilk duyduğum günden itibaren çok sevdim.

Dilimin ucuna zehirli laflar gelip de "Haydi sus..." dediğim durumları özetlemek için kullandım.

* * *

Seçim gecesi Başbakan Erdoğan’ın "28 kere geldim sana Antalya... Köprülü kavşak manyağı yaptım seni Antalya... Küs Antalya..." konuşmasını izlerken de içimden "Madem öyle diyorsun Antalya... Demekkisi bazı şeylerden tamam yani..." dedim.

Başbakan sonuçları seveceği şekilde yorumlamak için takla atan saray soytarılarına ne gözle bakıyordur bilemem.

Fakat "Mu-ha-ha! İktidar tökezledi... Oh yaa, oh yaa!" yorumları karşısında içinde uçarak kafa atma, böbreğe "Van-tuv-tri minut... For-fayf-siks minut" şeklinde yumruk çalışma hissi oluştuğuna neredeyse eminim!

* * *

Battal Gazi’nin Oğlu Seyyid Battal’ın han ambiyansında takılırken kendisine bulaşanlara kuzu budunu bitirene kadar sabredip sonra "Yeterin uleeeeen! Dubuha-dubuha!" şeklinde giriştiği sahneler geliyor gözümün önüne.

Dileyen Rocky serisinde Stallone’nin bir araba dayak yedikten sonra, emanet mandaya vurur gibi vurup rakibi devirdiği sahneleri de hatırlayabilir.

Peki Erdoğan bu "Demekkisi bazı şeylerden tamam yani..." havasını ne kadar korur, nerede ve kime patlar acaba?

"Rabbim Eskişehir demedi mi? Demedi mi Kemal Abi?" diyerek Unakıtan’ın yanağından ’acıtan makas’ mı alır?..

Şanlıurfa vekillerini 2009 Mahalli İdare Seçimleri sayesinde öğrendiğimiz "Çök!.. Kalk!.. Çök dedim, kalk dedim, höyt!" yöntemiyle Hilvan’dan Harran’a kadar mı yürütür?..

Koltuk altından kafa uzatmakla kalmayıp seçimi de kaybeden elemanı bulup kafasını kurt kapanına mı sokar?..

Salih’le Emre’yi arayıp "Sizi Talisker şişesine sokup lamba cini yaparım! Eser’i kapak, Fehmi’yi de etiket yaparım o şişeye" tehdidi mi savurur?..

Endişeliyim bu sessizlikten!..

İster misin Obama’ya patlasın "Ne kriz başlatıyon, barbunya pilaki?.." diye.

Gündeme uçan kafa ile girmek isteğini ne kadar durdurabilecek acaba?..

Demekkisi bazı şeylerden tamam yani...

Öyle işte, n’apıcan?..
Yazarın Tüm Yazıları