Göçmüş rock mesihlerine katıldı

16 Eylül 2008. Richard Wright öldü. Pink Floyd bir daha bitti. Acaba? Çıktıktan sonra Billboard listesinde aralıksız 724 hafta kalmıştı "The Dark Side of the Moon."

Haberin Devamı

PINK FLOYD'DAN RICHARD WRIGHT'IN ÖLÜMÜ

Dünyada 30 milyon "legal" satış rakamına ulaştı. Her yıl 250 bin adet satmaya devam ediyor. Richard Wright’ı rock mesihlerinin göçüne uğurlarken "Bitmez usta Pink Floyd" dedim kendi kendime ve "Time"ı çaldım: "Zaman geçti, şarkı bitti, oysa daha söyleyecek sözüm vardı..."

Güne Richard Wright’ın ölüm haberini alarak başlamak hiç hoşuma gitmedi.

Spiker "Efsanevi rock grubu Pink Floyd’un kurucu elemanlarından Richard Wright 65 yaşındaydı..." dedi.

Pink Floyd hayranının da yaptığını düşündüğüm işi yaptım önce...

Televizyonu dilsize çevirdim, plaklara yöneldim ve "The Dark Side of the Moon"u çıkardım.

Beşinci parça: "The Great Gig In The Sky..."

"Gökyüzündeki Muhteşem Konser"e nihayet katılma kararı aldığını düşündüm Richard Wright’ın.

Pink Floyd külliyatına belki de en mühim bireysel katkısı olarak gösterilir bu parça.

Vokalde insanın ruhuna teklifsizce dalan Clare Torry vardır.

Ama ne parçadır.

Ama ne albümdür.

*

Pink Floyd’un "bir kere daha bittiğini" düşündüm sonra.

Pink Floyd tabii bitmez; insanoğlu müzik dinlediği sürece var olacak.

Fakat tarihinde yaşadığı büyük kırılmaların her birinde biraz daha bitmiştir.

1960’ların başında Londra’da bu dünyaya kaybolmaya gelmiş, tanıyanların "O kadar güzel bir başka insan tanımadım" dediği Syd Barrett’ın etrafında şekillendi Pink Floyd.

Caz meraklısı Richard Wright grup kurulduğu sırada ikinci adamdı.

Roger Waters ve Nick Mason gruptaki "karakter sıralamasında" henüz gerideler.

Richard (Rick de diyebilirsiniz...) sessiz ve düşünceli ve hassas bir insan.

Nick Mason yıllar sonra otobiyografisinde Wright’ı şöyle tarif ediyor hatta: "Richard vaktini düşünmeyi düşünerek geçirirdi..."

*

Richard hırsları alınmış bir insan.

Syd Barrett zaten bu dünyanın vatandaşı değil; kendisini müzisyenden çok ressam olarak görüyor. Canım benim...

Davulcudan istisnai durumlar hariç (Gabriel sonrası Genesis vs) pek lider çıkmaz; Nick Mason’ı da düşüyoruz liderlik listesinden o zaman...

Kime kalıyor liderlik işi, tabii Roger Waters’a.

İşte ilk olarak "Pink Floyd bitti!" diyenler, bu tarihte türemiştir.

6 Nisan 1968’de Syd Barrett’ın ayrılışının açıklanması bazılarına göre "bitiş" anıdır.

*

Kimilerine göre 1981’de Roger Waters’ın eski dostu Wright’ı gruptan kovduğu gün bitmiştir Pink Floyd.

Kimilerine göre "Bitti!" denilen gün 23 Aralık 1987’dir.

O tarihte Londra Astoria Otel’de David Gilmour, Roger Waters, bir muhasebeci, bir bilgisayar ve bir printer buluşur.

Toplantı birkaç saat sürer. David Gilmour’ın "Boşanma gibiydi" dediği buluşma sonunda Waters topluluktan yasal haklarıyla beraber ayrılır.

Richard Wright döner ve yeni Pink Floyd başlar.

Ama dedik ya; bitmiştir Pink Floyd bir daha.

*

7 Temmuz 2006’da Syd Barrett öldü. 1968’de "şizofreni" teşhisi konmuştu.

O gün, yani "Göçmüş Rock Mesihleri" kervanına Syd Barrett’ın da katıldığı gün Pink Floyd bir daha bitti.

"Shine On You Crazy Diamond" o gün çalındığı kadar hiç çalınmamıştır.

Bitmişti hadise tamamen.

*

Acaba?..

Syd Barrett ölmeden bir yıl önce, 2 Temmuz 2005’te Live8 için, yani hayırlı bir iş için buluşmuştu "Öte dünyada bile selamlaşmaz bunlar" denilen ekip.

Waters, Gilmour, Mason ve Wright aynı sahnede.

Laflarının arkasında durdular ve "Bir kereye mahsus" denilen konseri tonlarca milyon dolar önerilse de tekrarlamadılar.

*

16 Eylül 2008. Richard Wright öldü.

Pink Floyd bir daha bitti.

Acaba?..

Çıktıktan sonra Billboard listesinde aralıksız 724 hafta kalmıştı "The Dark Side of the Moon."

Dünyada 30 milyon "legal" satış rakamına ulaştı albüm.

Her yıl, düzenli olarak 250 bin adet satmaya devam ediyor.

Britanya’da her 5 evden 1’inde bulunuyor bu albüm.

Üzerine kitaplar yazıldı.

Bir hesaba göre dünyada bu kadar "The Dark Side of the Moon" varsa, dinlenmediği bir saniye bile geçmemekte.

Üstüme düşen vazifeyi yıllardır sektirmeden yerine getirdiğimden, bu iddianın altına imzamı atarım.

*

Temiz yüzlü, sessiz, büyük bir müzisyendi.

Yola çıktıkları yıllarda enstrüman akord etmeyi bir tek o bilirdi.

İdolü Miles Davis idi.

"The Great Gig In The Sky"a katılma zamanı geldi.

Syd, Janis, Jim, Jimi, Brian, Kurt, Freddie, John, George, Jerry, Bob, Rick...

Ekibe bak be!

Richard Wright’ı rock mesihlerinin göçüne uğurlarken "Bitmez usta Pink Floyd" dedim kendi kendime ve "Time"ı çaldım:

"Zaman geçti, şarkı bitti, oysa daha söyleyecek sözüm vardı..."

Yazarın Tüm Yazıları