Paylaş
15-24 yaş arasında yaklaşık 13 milyonluk bir nüfus var.
Bu genç nüfusun yüzde 93’ü kentlerde yaşamakta ki; 10 yıl önce bu oran yüzde 71’di.
Bu gençlerin önemli bir bölümünün gençliklerini yaşamak konusunda sıkıntı yaşadıklarını tahmin etmek için dâhi olmaya gerek yok.
Ekonomik şartlar, genel kültürel iklim vesaire malum...
Peki eğitimde manzara nasıl? “Tırnak işareti içinde” rapordan bazı tespitler paylaşalım: “Türkiye’de eğitimden erken ayrılma oranı, Avrupa ülkelerinin pek çoğunda olduğu gibi, düşüş gösteriyor. İyileşmeye karşın, Türkiye, karşılaştırmalı sonuçların bulunduğu Avrupa ülkeleri içinde eğitimden erken ayrılma oranının en yüksek olduğu ülkedir. Kadınlar ve erkekler arasındaki fark da en yüksek Türkiye’dedir; 2017’de bu oran kadınlarda % 34, erkeklerde % 31’dir.”
Niye ayrılıyor peki gençler okuldan?
En büyük neden “eğitim maliyetinin karşılanamaması”. Yani parasızlık.
“Parasız değil mi eğitim?” diye soran çıkmaz herhalde!
Kız öğrencilerde eğitime devam edememenin en büyük nedeni ailesinin veya eşinin izin vermemesi olarak öne çıkıyor.
Okuldan ayrılınca iş bulunuyor mu peki? Okulu bitirenin bile iş bulamadığı memlekette bu konuda çok ama çok şanslı olmak gerekiyor:
“Türkiye’de 15-29 yaş arasındaki gençlerin % 27.2’si ne öğrenim görüyor ne de bir işte çalışıyor. Bu, OECD üyesi ülkeler içindeki en yüksek orandır. OECD ortalaması % 13.4’tür. 2017 verilerine göre Türkiye’deki 15-24 yaş arasındaki gençlerin % 34.3’ü istihdam edilmiş durumdadır. İşsizlik oranı ise % 20.8’dir.”
Eğitim diye yola çıkıp “eğitimden mahrum kalanların” halinden bahsettik, farkındayım. Peki eğitim görenleri hali ne?
“Türkiye’deki 16-24 yaş grubu gençlerin ortalama sözel ve sayısal puanları OECD ortalamasında en ileri yaş grubunun (55-65 yaş) bile aşağısındadır...”
Sürpriz mi? OECD ülkelerinde erken çocukluk dönemindeki öğrenci başına 8 bin küsur dolar harcama yapılıyor eğitim alanında. Bizde bu rakam 3 bin 500 dolar civarında. Para her şey demek değil denilmeyecek bir noktadayız işte...
Sonra yayınlanan raporlarda çocuklarımız yabancı dilden okuduğunu anlamaya, matematikten fiziğe dünya ortalamasının çok altında kalınca ya öfkeyle karşılık veriliyor ya da alınganlıkla...
Bu vahim tablonun yakın zamanda değişmesini beklemek hayalcilik.
Kurcalana kurcalana hepten bozulmaya yüz tutmuş bir sistemi palyatif önlemlerle ayakta/hayatta tutmaya çalışıyoruz.
Vahim...
Büyük hedefler işaret edip, hamasetle besleyip, yetersiz eğitim verip ülke geleceğini emanet edeceğimiz nesilleri hep dünyanın gerisinde yetiştirerek ilerliyoruz.
Gençlik... Kolay gelsin be kardeşim...
Paylaş