GALATASARAY için ligdeki dönüm noktası, ilk yarıda oynanan Ankaragücü maçıydı.
O maçı kazansaydı iki yakın rakibiyle de puan farkını açmış olacaktı. Kaderin tuhaf bir cilvesi, G.Saray, Ankara'da kaybettiği avantajı, İstanbul'da yine Ankaragücü maçında kazandı. Şu dakikadan sonra G.Saray'ın şampiyonluğu kaybetmesi neredeyse imkansız. Futboldur bu diyenler çıkacak, ama yok artık o kadar da değil. Dün geceki maçın ironik tarafı, G.Saray'ın uzun bir aradan sonra çok iyi futbol oynaması, ama gol pozisyonlarında talihsizliğini bir türlü yenememesiydi. Bundan önce daha kötü oynayıp, daha farklı maçlar kazanan takım, belki de o maçların vebalini ödedi.
G.Saray ,bütün hatlarıyla akın akın rakip sahaya indi. Oyunu çeşitlendirdi, sahanın her noktasında geçmiş yıllarda hatırladığımız ve bugün özlemle andığımız oyun planını uyguladı. İlk golden sonra fark rahatlıkla açılabilirdi ama olmadı. Sonu iyi bitti ya biz ona bakalım.
SEVİNME GÜNÜ
Yahu aslına bakarsanız şimdi kaçan gollerin falan hesabı yapılmaz artık. Bugün sevinme günü. Galatasaray'ın kalan iki maçında bir beraberlik hatta bir mağlubiyete bile hakkı var. Kocaeli'de tur atamasa da İstanbul'da atacak. Müsaadenizle maçı bir kenara bırakıp tribünden söz etmek istiyorum. Ankaragücü maçının yıldızı genellikle sessiz sakin öğrenci tayfasının ve emeklilerin takıldığı tribün olarak bilinen Eski Açık'tı. Kapalı tribün ve yeni açık alınmasın ama en büyük şamata eski açıkta koptu. Zaten ‘Yürüyedur’’ pankartının mucidi de onlardı. ‘‘Eski Açık Kaptan, Cimbom Şampiyon.’’