PAZAR gecesi yayınlanan her spor programına yetişemeyince teknolojiye sığınıyorum ve bazılarını sabah seyretmek üzere kaydediyorum.
Pazartesi sabahı erken saatlerde seyrettiğim spor programlarının genellikle daha "light" programlar olmasına dikkat ediyorum.
Fakat bu hafta Telegol'ü kaydetmişim.
Sabah sabah Telegol seyretmek, bünyede kahvaltı saatinde tekila içmek gibi bir etki yaratıyor.
Ahmet Çakar tabii ki yıldız...
"Yemişim Beşiktaş'ın yeni transferini, yemişim Denizli'yi..." noktasından yükleniyor.
Bir yandan Ziya Şengül "Ahmetçim, rejiden söylediler, burnunla oynama" diyor.
Bir yandan Sinan Engin "Stadda bizden başka kimse kalmadı" şeklinde haber geçen muhabire "Işıkları kapat da gel Devrim; nı-ha-hağğ!" diye espri yapıyor.
Ortam süper, yorumlar şahane! Bir ara Ertuğrul Sağlam'dan bahsedilirken "koruma" lafı geçince Ahmet Çakar aynen şu cümleyi kurdu:
Tarih: 25 Kasım 2008, Salı. Yer: Bu sütun. O gün "4,5 saat maç seyredip bir gol göremedim ya!" diye yazmıştım.
F.Bahçe-Ankaragücü, Galatasaray-Ankaraspor ve Trabzonspor-Sivasspor maçlarına harcadığım kabaca 4,5-5 saatlik zaman diliminde ilaç niyetine bir gol bile olmamıştı. Lig bu hafta kendisini affettirdi.
Canlı seyrettiğim maçların hepsinde de şahane goller vardı.
Perdeyi Trabzonspor açtı. "Bu hafta fazla uğraşmayın, acayip bir attım" mesajını kuvvetli bir şekilde verdi Gökhan.
Sonra Galatasaray maçı geldi. Hem ilk goldeki hazırlık harikaydı hem de Nonda'nın vuruşu.
Fenerbahçe maçında da Alex'in müthiş volesi geldi.
"Daha iyisi olamaz" derken Beşiktaş maçında Tello sahne aldı ve "Açılın ben doktorum, uzun mesafeden bir iğne yapacağım" dedi ve malum balistik füzeyi salladı.
Affettim gitti bu ligi.
Futbolseverin yufka yüreklisi de böyle oluyor işte..
İkinci yarı faaliyet raporu
LİGİN ikinci yarısıyla birlikte spor programları hareketlendi. Transferler, kadro revizyonları, bonservisiyle beraber takımdan ayrılanlar ve ne yazık ki kapanan, ligden çekilen kulüpler var!
Düzenli takip ettiğim programlardaki son durumu özetleyeyim en iyisi.. Eksik var, fazla yok!
STADYUM: TRT'deki Stadyum'da bildiğim kadarıyla bir değişiklik yok. Sezonun başlarında Hakan Şükür transferiyle sükse yaptılar. Hakan Şükür'ün futbolculuk döneminden kalma "yanındaki yorumcuyla uyum problemi yaşama tehlikesi" veya "lafı kesik yerse 6-7 hafta müsait pozisyonda dahi yorum yapamama riski" bulunmadığını gördük zaman içinde. TRT yorumculara cip dağıtma sözü vermesin yeter. Her şey yolunda.
TELEGOL:Ahmet Çakar büyük transfer. Aslan Telegol demek istiyorum izniniz olursa. Sinan Engin, Baba Gökmen ve Ziya Kaptan'la hem akıcı hem de eğlendirici bir oyun planına kavuştular. Seyretmezsem eğlenceyi kaçıracağımdan korkuyorum. Kameraman Aslan kardeşime de bu vesileyle geçmiş olsun dilklerimi iletirim...
MARATON: Haftada iki maç düzenine (Cumartesi/Pazar) geçmek Maraton'un ritmini bozar mı diye bir endişem vardı. Hatta Erman Hoca'ya 11 Altın Adam gecesinde söylemiştim bu fikrimi. Fakat Maraton dağılmadı. Spor programlarına yönelik "Devre Arası Muhtırası" hem Şansal Büyüka'yı hem Erman Hoca'yı haliyle biraz germiş.
FUTBOL MERKEZİ: Can Çobanoğlu, İlker Yasin, Bülent Tulun, Hikmet Kahraman kadrosuyla sahadaydı pazar akşamı. Sürekliliği olur mu yoksa bazıları konuk muydu tam anlayamadım aslında. Bülent Tulun ve Hikmet Kahraman'ın klonlandıklarını düşünmeme az kaldı onu da söyleyeyim. İzleyici sorularına en sadık program; demokratik bir yapıya sahip. Kadrosu ezbere sayılacak hale gelmeli...