Paylaş
Çoğunlukla Hollywood’un erişilmesi güç isimleriyle konuşan arkadaşımız, bu kez direkt ilgi alanıma giren bir isme, ‘Pink Floyd’un “efsane” davulcusu Nick Mason’a yöneltmişti sorularını.
Nick Mason’dan “tırnak içinde efsane” şeklinde bahsetmem boşuna değil, ilk kadrodan grupta kalan son isimdir kendisi.
Syd Barrett ve Richard Wright sizlere ömür, Roger Waters ayrılalı çok oldu, David Gilmour da kuruculardan değildir, sonra eklenmiştir.
Böyle bir önemi var Nick Mason’ın ve hâlâ aktif olarak müzik yapmayı sürdürüyor. Arkadaşımız, Nick Mason’la Los Angeles’ta açılan “Their Mortal Remains” adlı, Pink Floyd temalı sergi için buluşmuş.
Malum, David Bowie’nin 2013’te Londra’da, V&A’de açılan “David Bowie Is” sergisi daha sonra 12 ülke gezmiş, 2 milyon ziyaretçi çekerek dünyanın en havalı müzelerinin rock’n roll efsanelerinin peşinden koşmalarını tetiklemişti.
Bowie’nin ardından hazırlanan rock müzik temalı sergiler arasında “iyi olanlardan” kabul edilen Pink Floyd sergisi de gezmeye devam ediyor işte...
Röportajda sorulmasını beklediğim “Pink Floyd ne alemde? İrtibatta mısınız?” yollu soruyu görünce sevindim.
Arkadaşımız sormuş, Nick Abimiz de şu cevabı vermiş:
“Evet, iletişim var tabii. Ancak David (Gilmour) ve Roger (Waters) arasındaki “entente cordiale”nin (dostluk anlaşması) iyi olduğunu söyleyemem. Bense Roger’ı hâlâ en eski arkadaşlarımdan biri olarak görüyorum...”
Tam kendisinden beklenecek mesafeden “Ben davulumu çalarım, onların itişmesine karışmam” cevabı.
40 YILLIK KAVGA
Neredeyse 40 yıldır kavgalı olan, 2005’teki hayır hasenat amaçlı Live 8 konseri dışında asla bir araya gelmeyen, birbirlerine resmen düşman olan Waters ve Gilmour’ın ilişkilerini “entente cordiale” ile ilişkilendirmesi ise çok ilginç ve biraz da matrak.
1904’te güçlenen Almanya’ya karşı İngiltere ve Fransa’nın yaptığı anlaşmayı işaret eden “entente cordiale”, iki emperyalist gücün sömürgecilik hesaplarını ortak tutma kararıdır ki Birinci Dünya Savaşı’na giden yola taş döşemiştir...
Waters ve Gilmour arasındaki ilişki daha çok çatışma alanları sıcak tutulan bir tür uzun soluklu soğuk savaştır.
Davalarla, suçlamalarla günümüze kadar da sürmüştür. Daha yaz başında Roger Waters, yine David Gilmour’un hakkı olmayan bir mirasla böbürlendiğini ima etti ve sosyal medyada eski dostunun ipliğini yakında yayınlanacak kitabında pazara çıkaracağını söyledi.
Müzik tarihinin en mükemmel, en derinlikli, en ufuk açıcı, en yön verici bazı albümlerinde emeği olan adamların 80 yaşına merdiven dayamışken çocuk gibi inatlaşmayı sürdürmelerine takılmıyoruz çünkü kendilerini çok seviyoruz.
HAZİRANDA İSTANBUL’DA
Nick Mason’ın aktif olarak müziğe devam ettiğini söylemiştim. 77 yaşındaki efsane adını Pink Floyd’un ikinci albümünden alan projesi “Nick Mason’s Saucerful of Secrets” projesini Barbaros Tapan’a şöyle anlatmış:
“Önümüzdeki hafta provalara başlamayı düşünüyoruz. Amerika’da yeni yılın başlarında tura çıkmayı umuyoruz. Plan: Önce Amerika, sonra İngiltere ve ardından Avrupa... Avrupa bahar sonu, yaz başı gibi olacak sanırım. Gerçekten geri dönmeyi dört gözle bekliyoruz. Ne kadar çaresizce beklediğimizi anlatamam...”
O zaman konuyla ilgili bir müjdeli haber vermiş olayım. ‘Nick Mason’s Saucerful of Secrets’ı, 6 Haziran 2022’de İstanbul’da olacak. Daha önce gerçekleşecek konser COVID-19 yüzünden ertelenmişti ancak bu büyük efsane gecikmeli de olsa şehrimize gelecek...
VURUN, SİZ KARDEŞSİNİZ
Roger Waters ve David Gilmour’un “Sen mi yöneteceksin, ben mi yöneteceğim?” şeklinde özetlenebilecek kavgasının kökleri elbette derinde fakat normaldir, gruplar dağılır, elemanlar kovulur, hatta kardeş kardeşi boğazlar.
Rock yıldızlığı bütün ışıltısının ardında mental ve fiziksel açıdan tahammül edilmesi güç bir iştir. Şöhret, hızlı hayat, kök salamama veya başarısızlık kaygıları derken sinirler gerilir, zaten “ego-yoğun” ortamda kavgalar kaçınılmaz hale gelir.
Mick Jagger ve Keith Richards gibi nadir örnekler dışında bu fırtınaları atlatabilene pek rastlanmaz. Kovulanların kimisi Pete Best gibi dünyaca meşhur bahtsız hale gelir.
Pete Best, The Beatles’ın ilk davulcusu, yakın arkadaşları... İlk plak kaydına girildiğinde prodüktör “Farklı tuşesi olan bir başka davulcuyu yalnızca kayıt için kullanacağını” söyleyince, John, Paul ve George “Çaktırmadan tamamen kurtulsak ya Pete’ten” der.
Yani masumiyet timsali The Beatles bile arkadaş satarak kurulmuştur bir yerde!
Kimisi de Black Sabbath’tan kovulduktan sonra daha da meşhur olan ve nihayetinde davetle gruba dönen Ozzy Osbourne gibi bu krizi fırsata çevirir.
“Kardeş kardeşi boğazlar” demiştim ya. Dünyanın en romantik şarkılarını söylemiş olan Everly Brothers’dan Phil, grubu sahnedeyken gitarını (kimi kaynaklara göre kardeşinin kafasında) kırarak terk etmiştir. Yıllar sonra yeniden barışmayı denemişlerdir ama vazo kırılmıştır bir kere.
Oasis’ten Liam ve Noel kardeşlerin yumruklu tekmeli kavgaları yıllarca sürmüştü, grup dağıldıktan sonra da sosyal medyada da küfür, hakaret tehdit gırla gidiyor...
Grup hayatı insana neler ediyor?
Paylaş