Paylaş
“SÖYLEYECEK sözüm kalmadı artık...”
*
Adını yazmama gerek yok meleğin...
10 yaşında bir kız çocuğu; arkadaşımın kızı.
Avuç içine sığdığı günden itibaren büyümesini izlediğimiz “fıstık”, her çocuğun hak ettiği gibi sevgiyle yetiştirildi, yetiştiriliyor.
Sevgiyi, saygıyı, dürüstlüğü, adil davranmayı, hak kavramını anlatıyor, gösteriyor, örnek olmaya çalışıyor büyükleri.
İnsanları, hayvanları, çiçekleri-böcekleri, denizleri-balıkları, rüzgârı-dalgaları seven saf bir kalp...
Denize düşen arıyı kurtarmayı öğrenerek büyüyen bir güzellik diyeyim, anlayın işte...
Her çocuk gibi masum, kötülükten uzak, lekesiz, bagajsız taze bir ruh...
*
“Söyleyecek sözüm kalmadı artık...”
İçime işleyen, gözlerimi dolduran bu cümle aklımdan çıkmıyor iki gündür.
10 yaşındaki tatlı bızdığımız, Ankara’daki katliamda can veren güzel gözlü Muhammed Veysel Atılgan’ın ardından öğretmeninin yazdığı mektubu sosyal medya hesabında paylaşırken bu cümleyi eklemişti:
“Söyleyecek sözüm kalmadı artık...”
Mıhlandı bu cümle kalbime...
*
10 yaşında bir çocuğun ruhunu böyle ezmiş vaziyetteyiz işte!
“O nesil, bu nesil, şu nesil; kininde birinci, şirinlikte ikinci nesil” hedefleri, nutukları arasında yetişen böyle bir nesil işte.
Henüz 10 yaşındayken “Söyleyecek sözüm kalmadı artık” diyecek kadar korkmuş, üzülmüş, bu kahrolası şiddet ve gerginlik ortamından bezmiş, yılmış bir nesil.
Nesiller boyu farklı şekillerde canımıza okunmuş ama nesiller boyu benzer hataları yapmayı sürdürmüşüz, sürdürüyoruz.
Özetle, “Biz bitmişiz, çocukları kurtaralım” demek gerekiyor.
10 yaşında bir çocuğa bu cümleyi yazdırmaya hiç kimsenin, hiçbirimizin hakkı yok.
Çocuklardan utanalım...
Paylaş