Bir mantık aşısı bulmak gerekiyor

Bir problem karşısında aynı hataları tekrarlayarak çözüme ulaşmanın mümkün olmadığı aşikârdır, kaldı ki probleme (bu duruma, salgına) karşı bir silah olarak aşıyı da devreye soktu insanlık...

Fakat son 1,5 yılda yaşadıklarından ders çıkartmamış gibi aynı hataları yaparak dalmayı tercih ediyoruz yeniden kazanılmış özgürlük alanlarına...

“Maskeler fora, eller havaya” ortamını değerlendirmek, gözlemlemek için geniş çaplı araştırmalara gerek yok; sokağa bakmak, haberleri izlemek, sosyal medyada küçük bir tur atmak bireysel karantina kararlarını yürürlükte tutmaya yetiyor da artıyor...

Ne varyantlar, ne uyarılar, ne yeniden tırmanışa geçen vaka sayıları etkiliyor kerameti kendinden menkul özgüven patlamasını...

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ve DSÖ Türkiye Temsilcisi Dr. Batyr Berdyklychev, önceki gün Avrupa bölgesinde tek doz aşı yaptıranların oranının yüzde 37’de, iki doz aşı yaptıranların oranının ise yüzde 23,9’da kaldığını duyuruyordu.

Türkiye’de 18 Temmuz itibarıyla bu oranlar sırasıyla yüzde 62,7 ve yüzde 33,8... Aşıya erişim konusundaki problemleri ortadan kaldırdıktan sonra Türkiye’nin bu konuda iyiye gittiğini görmek sevindirici.

Ancak yeterli mi? Değil elbette...

Arkadaşlarımız Sedef Batı ve Gaye Kobal, uzmanların görüşlerini alarak derledikleri haberlerinde “Dördüncü dalga gelir mi?” sorusuna cevap arıyordu.

Sadece bıkmadan üşenmeden aynı cevapları verdikleri için bile takdir edilip, ellerinin öpülmesi gerektiğini düşündüğüm uzmanlar tane tane anlatıyordu:

“Dördüncü dalganın Türkiye’yi vurma ihtimali var...

Delta varyantı inanılmaz hızla yayılıyor...

Aşı çok önemli, hızlı ilerliyoruz ancak tek başına yeterli değil...

Bireysel tedbirleri elden bırakmamak lazım...

Yaz bitmeden tekrar kapanmalar olacak gibi gözüküyor...

Türkiye için bayram ve devam eden yaz tatili dönemi maalesef çok tehlikeli sonuçların sinyalini vermeye başladı...

Aşıdan vazgeçmeyin, bayramda öpüşmeyin ve sarılmayın...

Aşını ol...

Maskeni tak...

Mesafeni koru...

Hijyen kurallarına riayet et...”

Akıl, mantık, bilim bunu söylüyor fakat manzaraya bakınca vız geliyor, tırıs gidiyor bu uyarılar...

Dr. Kluge ve Dr. Berdyklychev diyor ki: “Sık sık bu salgının ne zaman biteceği bizlere soruluyor. Bu soruya en kısa cevap, salgının sonlanmasının zamanının tamamen bizlere kalmış olmasıdır. Pandeminin bitişinin, bireylerin ve hükümetlerin elinde olduğu gerçeğidir. Neyin işe yaradığını biliyoruz; kanıtımız var. Umut var. Kendinizi ve çevrenizdekileri korumak, bu salgını kontrol altına almak ve sonunda pandemiyi bitirmek için çok önemli. Uzun bir mücadele sürecinden geçtik ve tüm zorluklara dayandık. Şimdi savunmamızı düşüremeyiz...”

Bu kadar net bir durumu görmeyenlere ne BioNTech etki eder ne Sinovac kardeşim...

Bilim dünyası kolları sıvayıp acilen bir mantık aşısı bulmalı.

Mümkünse böyle bir şey tabii...

Herkese maskeli, mesafeli, hijyenik bir bayram dilerim...

BİR YASAĞI SAVUNMAK ZORUNDA KALMAK

BİLİM Kurulu’nun son toplantısında “Maç, tiyatro, sinema ve AVM’lerin yanında kalabalık ve kapalı ortamlarda yapılan toplantı, düğün, kına, konser, kongre, dernek toplantısı gibi etkinliklere aşı olmayanların alınmaması” önerisinin ortaya çıktığını okuduk...

Bir yasağı, herhangi bir yasağı destekleyeceğim aklımın kenarından köşesinden geçmez derdim ancak vaziyete bakınca “Aynen böyle yapılmalı” diyorum.

Aşı karşıtlarına dert anlatacak halim yok; kendi fikirleridir, kimse zorla aşılanamaz, aşı olmama haklarını savunmalarına ancak teorik manada destek verebilirim.

Fakat tedbirini almıyorsan bunun bir yaptırımı olabilir, olmalıdır.

Aşı yoksa kardeşim, hiç kusura bakmayacaksın maç da yok, konser de yok toplumsal bağışıklık sağlanana kadar...