Bir klasik, bir iade-i itibar, bir çevre dersi

Bastıran sıcaklarla mücadele etmek için soğuklara karşı uyguladığım taktiğe sadık kalmaya karar verdim: Evden çıkmıyorum, duruyorum.

Nick Hornby’nin, güzel kitabı “High Fidelity”de çok tatlı anlattığı, ‘plakları tekrar ve tekrar ve tekrar organize etmek işi’ne başladım, sıkıldım.
Kabakulak için yazılacak albümler birikti, eritemiyorum.
Asıl sıkıntım bu.
Bu hafta sütunu, ihmal ettiğim eski dostum Kabakulak’a ayırayım olsun bitsin...
Yaz sıcaklarıyla mücadele için müzikten daha iyi bir ilaç da bulunmadı zaten.
O zaman, ilaç niyetine...

CREEDENCE CLEARWATER REVIVAL, Cosmo’s Factory (Fantasy): Plakların içinden “Issız Ada Top 10” listemde yer alan birini; Creedence Clearwater Revival’ın 1970’de çıkardığı “Cosmo’s Factory”yi seçtim yine.
Üstüne “sabah albümü” tanımam. Özene bezene yeniden basıldı geçtiğimiz günlerde.
Cilveli talihin bir oyunu olarak açılış parçası “Ramble Tamble”ı sevmem sadece.
Woodstock için yazdıkları “Who’ll Stop The Rain”, Big Lebowski’de şahane bir şekilde kullanılan “Lookin’ Out My Back Door” gibi orijinaller süperdir, fakat asıl favorim ‘cover’lardır.
Marvin Gaye’in “I Heard It Through The Grapevine”ını severim fakat CCR, 11 dakikalık cover girişiminde orijinali aşıyor.
Normalde 11 dakikalık bir şarkı dinlemem güçtür, fakat bu versiyonu yıllardır bıkmadan usanmadan dinlerim.
Folk-rock, rock’n roll veya daha net olmak gerekirse swamp-rock’a ilginiz yoksa “Ne bu koy-boy müzüğü be” tepkisi verebilirsiniz; onu da söyleyeyim.

NEIL YOUNG, Fork In The Road (Reprise/EMI): Neil Young’ı geçen ay Moviemax’te yayınlanan bir konserinde izledim. Sevdiğim bütün şarkılarını söyledi. Ekip harikaydı. Vokalde Emmylou Harris filan.
Eğer bir aksilik olmazsa, bu yaz Neil Young’ı canlı dinleme fırsatı da bulacağım.
Yeni albümü “Fork In The Road”u böyle hülyalı bir şeklilde dinlemeye başladım. Fakat Neil Young gitara kuvvet dalınca albüme, durum değişti.
Çevreci bilince en erken ulaşan isimlerden olan Young, “Lincvolt” adını verdiği otomobili için soyunmuş bu albüme.
50 yaşındaki otomobilinin çevre dostu teknolojiyle yeniden kullanıma sokulması projesine “Lincvolt” adını veren ustamız, bu albümde otomobil güzellemeleri ve güçlü siyasal mesajlar sunuyor.
Konserde “Harvest Moon”u çalmasına dair bir umudum var, onu koruyacağım.

MORISSEY, Southpaw Grammar (Sony): Morissey’in “Southpaw Grammar”ı bir ısrar, bir intikam, bir iade-i itibar albümü.
1995’te yayınlandığında beğenilmemişti. Morissey’in kötü solo albümleri arasına kaldırıldı, “Olur böyle şeyler, The Smiths’in hatırı var” diyerek unutuldu.
Fakat Morissey’in içinde kalmış, kimilerine göre “boks temalı” bu albüm.
Kapak notlarını bizzat kaleme almış. Uzun bir mektup şeklinde.
Diyor ki, “Bu albümün içine edildi plak şirketi tarafından. Sonra itiraf ettiler bana, resmen batması için ellerinden geleni yaptılar...”
Morissey oturup albümü herşeyiyle (eski kapak daha güzeldi) elden geçirip, ek şarkılarla filan toparlayıp yeniden sunuyor dinleyiciye.
Alışılmış Morissey çizgisini zorlasa da “Reader Meet Author” ve -benden başka sevene pek rastlamadım- “The Operation” gibi güzellikler barındırır.
Sırf Morissey’in mektubunu okumak için bile alınır, eğer hayranlık durumları varsa.
Yazarın Tüm Yazıları