Bir eylül efsanesi

"Islık çalabilir misin hiç ağlamaklı olunca? O da çalamamış o yağışlı eylül günü İstanbul’dan ayrılırken. İstanbul bir daha güzelmiş yağmur altında. Eylül bu...”

Haberin Devamı

Böyle romantik bir üslupla başlayan “Bir Eylül Efsanesi” başlıklı röportaj Ocak 1966’da, aylık müzik ve kültür dergisi “Modern Çağ”ın 4’üncü sayısında yayınlanmış.

55 sene önceden gelen röportajı yapan kişi 2014’te kaybettiğimiz kıymetli ağabeyimiz Arda Uskan...

Arda Abi’nin romantik bir girizgâh ile tanıttığı genç yıldız adayı da Barış Manço...

Bir eylül efsanesi

İki sayfalık röportajda kısa saçlı, bıyıksız, o yıllarda yurtdışında müzik yapan, 20’lerinin henüz başında, pırıl pırıl bir delikanlı görüyoruz.

Arda Uskan, Belçika Kraliyet Akademisi’nin 3’üncü sınıfının en parlak talebelerinden birisi olarak sunduğu Barış Manço’nun müziğe başlama serüvenini şöyle anlatıyor:

Haberin Devamı

“Eski bir okuyucu olan annesi öğretmiş ona notayı, şarkı söylemesini. Fakat o ailesinin geleneklerine karşı olarak Batı müziğine vermiş kendini.

Twist söylemiş, Rock’n Roll söylemiş, deri elbiselerle çıkmış sahnelere... Kısaca her türde yenilik getirmek istemiş ve bu Ye-Ye’ci gençliğini daha o zamandan hazırlamış...”

Röportaj Ocak 1966’da yayınlanmış; yani Barış Manço’nun Avrupa’da yıldızının parladığı dönem. Paris’in meşhur konser salonu Olympia’da konser vermiş, Les Mistigris ile çalıştığı ve Golden Rollers ile turneye çıkmaya hazırlandığı dönem.

Arda Uskan röportajda Manço’nun “Kızılcıklar Oldu mu türkümüzü de içine alan 12’lik bir LP” hazırladığını söylüyor.

Barış Manço’nun “Kızılcıklar Oldu mu” türküsünü “Bien Fait Pour Toi” olarak Fransızca okuduğu plak o yıl kaydedildi...

Müziğe aşkla bağlı, umutlu, çalışkan, yetenekli ve büyük hedeflerine yürümekte kararlı bir genç adam portresi çiziyor röportajda Arda Uskan.

1965 yazı boyunca Nice’ten Cannes’a, oradan Monte Carlo’ya uzanarak konserler verdiğini belirtiyor, Olymipia ve Liege’deki 25 bin kişilik açık hava konserine selam çakıyor röportaj... Ve Manço’nun genç yaşında ulaştığı noktayı şöyle özetliyor:

“Barış’a The Golden Rollers adında 6 kişilik bir topluluk eşlik ediyor şimdi. Ayrıca bir teknisyeni, bir de sekreteri var...”

Haberin Devamı

Artık “Son Mohikan” Arda Uskan da, Barış Manço da aramızda değil...

Dün Barış Manço’nun ölüm yıldönümüydü. Çok sevildi, hiç unutulmadı.

Aradan geçen 22 yıl boyunca da yeni kuşaklar tarafından tanınan, sevilen ve toplumun ortak bir değer olarak sarıp sarmaladığı Manço’yu, 55 yıllık yoldan gelen bu röportajla anmak istedim.

Arda Abi geleceği görerek noktalamış röportajını. Onun kalemi üstüne kalem oynatmayayım, “Son Mohikan”ın cümleleriyle bağlayayım yazıyı:

“Evet, işte böyle. İki yıl önce bir eylül ayı, ağlamaklı gözlerle İstanbul’u terk eden Barış, belki bir başka eylül, dünyanın en şöhretli şarkıcılarından biri olarak karşımıza çıkacak.

Eylül bu...

Haberin Devamı

Bilinmez ki...”

CAHİT BEY’İN DEFTERİ

CAHİT Kayra 104 yaşında hayata veda etti.

Bakanlık da yapmış üst düzey bir bürokrat ve çok üretken bir yazardı.

Kendi kuşağını anlattığı “38 Kuşağı”, “Sevr Dosyası”, “Savaş Türkiye Varlık Vergisi” başta olmak üzere pek çok önemli eser bıraktı arkasında.

Bir eylül efsanesi

“İstanbul’un Yokuş ve Merdivenleri” adlı kitabını, mizah, tatlı üslubunu çok severim.

Geçen sene, eve ilk kapandığımız günlerde de “Telefon Defteri” adlı kitabını okumuştum.

Çoğu siyaset, edebiyat ve medya dünyasından isimlerle yaşanmış hatıraların serpiştirildiği, biyografik bir not defteri, aslında tam da adında belirtildiği gibi bir telefon defteriydi kitap.

Haberin Devamı

2006’da, Cahit Kayra “Telefon Defteri”ni yayınladığında hayatta olup sonra kaybettiğimiz isimler de var kitabın sayfaları arasında.

“Cumhuriyet İnsanları” altbaşlığı ile hazırlamış kitabını Cahit Kayra ve önsöze şunları yazmış:

“Adlar, telefon numaraları, adresler... Sırları dökülmüş, sararmış bir eski zaman aynası gibi. Ona bakarken, kırk yıl öncesindeki kendimizi görüyoruz solmuş ve dağınık perdelerin ardında...

Yapraklarını çevirdikçe defterin içinden sanki o eski zaman insanları çıkıyor, küçük ve dumandan bebekler gibi yöremizi çeviriyor, bizimle ilişki kurmaya çalışıyorlar.

Eskiyi yaşamak şairin dediği gibi bir bakıma cennet masalı, bir bakıma bir cehennem azabı... Onu acı ve uyuşturucu bir içki gibi içiyor insan...”

Haberin Devamı

Kıymetli Cahit Kayra’yı saygıyla, sevgiyle, kitaplarıyla anacağım.

“Sararan Defter”deki güzel bir isim olarak...

Yazarın Tüm Yazıları