Paylaş
Geçtiğimiz günlerde EXPO 2016 Antalya kapsamında verdiği konserde (kaçırdık bu arada!) yaptığı konuşmada şunları söyleyince haberlerde ilk sıralara yükseldi:
“Türkiye’de olduğum için çok mutluyum. Burada harika vakit geçirdik, ne kadar teşekkür etsem azdır. Bazı arkadaşlar Türkiye konserlerini iptal etmişler. Neler kaçırdıklarını bilmiyorlar. Bu şarkıyı da onlara ithaf ediyorum. Tanrı Türkiye’yi korusun (kutsasın)...”
Bu konserin, bu konuşmanın gururumuzu okşamasının çok ama çok ötesinde bir önemi var; anlatmaya çalışayım...
Türkiye ardı ardına gelen bombalı saldırılar ve üstüne gelen darbe girişiminin ardından ne yazık ki büyük bir imaj kaybına uğradı. Ülkemizin üstüne yapışan “güvensiz ülke” etiketini yırtıp atmak için, yabancı yatırımcıları, turistleri ikna etmek için yoğun bir çaba göstermek gerekiyordu. Nitekim hükümet, muhalefet partilerinin temsilcileri, iş dünyası, sivil toplum örgütleri bu konuda kolları sıvadılar. Ancak “billboard”ların veya resmi ve sivil muhataplarla yapılan toplantıların, “Höyt! Güvenli ülkeyiz biz” çıkışlarının etki alanının çok geniş olabileceğini düşünmek iyimser ifadeyle “saflık” olur.
Elton John örneğinin önemine bu açıdan bakmakta fayda var işte...
METALLICA VARSA VARIM
Türkiye’nin “Elton John’un konser verdiği ülke” olarak görülmesinin algı yönetimindeki pozitif etkisini on binlerce “billboard”, binlerce ikna turu sağlayamaz çünkü.
Kestirmeden giderek, kendimden örnek vereyim. Sıradan bir müziksever, bir turist olarak, atıyorum, “Metallica eğer Bağdat’ta konser veriyorsa, Bağdat güvenli bir yere dönüşmüştür” diye düşünebilirim, düşünürüm...15 Temmuz’daki hain girişim gerçekleştiğinde İstanbul Caz Festivali devam etmekteydi. Yabancı müzisyenlerin çoğu konserlerini iptal ederken İKSV çalışanları enseyi karartmadı, olağanüstü bir efor gösterdi, kalan programın neredeyse yarısını yapmayı başardı ve Joss Stone gibi (sağ olsun demek gerekiyor) bir yıldızı dahi getirmeyi başardı. Durmadılar, durmuyorlar... Bayram sonrasında kapılarını açacak olan Salon İKSV’nin bence müthiş programını yılmadan oluşturdular, Londra’daki Tasarım Bienali’nde Türkiye’nin (Turkish Ceramics’in katkısıyla) adını duyurdular.
Keza Zorlu PSM geçen hafta, önümüzdeki sezon için muhteşem bir program açıkladı; konserler, müzikaller, sergiler... Dostum Murat Abbas ve ekibinin döktükleri terin, aldıkları riskin, verdikleri emeğin bizzat şahidiyim.
İş Bankası, İşSanat ve diğerleri kolları sıvadı çalışıyor. Keza Pozitif... Babylon bayram sonrasında kapılarını umutları yeşerten bir programla açıyor mesela. Örnekleri çoğaltabiliriz, etkinlik sektörü canını dişine takmış vaziyette çalışıyor işte... Bu efora “Aman canım biz nelerle uğraşıyoruz, etkinlik mi düşüneceğiz?” diye bakmak hatanın büyüğü olur.
MAKSAT SADECE EĞLENCE DEĞİL
Türkiye’nin 1980’lerden itibaren dünyanın etkinlikler listesinde nasıl bir çabayla yükseldiğine şahitlik etmiş biriyim. Dünya yıldızlarının Türkiye’ye gelmeye başlaması için nasıl emek sarf edildiğini, o güven duygusunun zamanla nasıl inşa edildiğini yakından biliyorum.
Bütün bunların “Konser olsun, sergi olsun, bienal olsun da eğlenelim güzelim” kafasıyla yapılmadığını görmek ve göstermek gerekiyor. Geçenlerde Gila Benmayor da yazdı. Dernekleşme aşamasında olan etkinlik sektörü temsilcileri 29 Eylül’de Londra’da dünyanın bu alandaki en önemli menajerlerinin, organizatörlerinin, sanatçılarının katılacağı Uluslararası Festivaller Forumu (IFF Rocks) kapsamında “Türkiye’nin nasıl normal olduğunu” anlatacakları bir toplantı düzenleyecekler. İKSV’den Pelin Opçin’in inisiyatifiyle başlayan ve onun yanı sıra Pozitif’ten Ahmet Uluğ, Biletix’ten Karaoğlan Taşçı’nın konuşacakları ve Zorlu PSM’den Murat Abbas ile BKM’nin de katılacakları toplantı “derdimizi anlatmak” için büyük bir fırsat. Hepsine helal olsun... Peki başka ne yapılabilir?
Pratikte yapılacakları “TAV’ın kolaylık göstermesi”, “etkinlik biletlerinden kesilen verginin düşürülmesi” ve “bitmek tükenmek bilmeyen davetiye isteklerinin kesilmesi” (İğneyi resmi kurumlara, çuvaldızı başta kendim olmak üzere medyaya batırıyorum bu hususta) şeklinde saymak mümkün.
ORGANİZE OLUNUZ ARKADAŞLAR
Ancak devletin, ilgili bakanlıkların ve dahi özel sektörün sunabileceği (sponsorluk vb) daha pek çok katkı ve kolaylık mevcut...
Hepsini ben bilemem ama bilenleri tanıyorum işte; bu yazıda bahsettiğim veya bahsetmeyi unuttuğum kurumların, kişilerin devlet katında dinlenmeleri, organize olmaları, katkı sağlamaları “Biz aslında iyiyiz, gelin kendiniz görün” demek için şart. Futbol için kullanılan o meşhur sözü biraz değiştirerek ifade etmek gerekirse: “Bir Elton John konseri sadece bir Elton John konseri değildir...”
Son bir not daha... Zeytinli Rock Festivali’ni kaymakam marifetiyle yasaklamaya kalkışmak (5 günde 150 bin kişi izledi, fena mı oldu?) veya Sıla’ya konser yasağı koymanın da faydası yok, zararı var, unutmayalım...
Paylaş