Paylaş
Dylan’ın otobiyografik üçlemesinin ilk cildi olan “Chronicles 1” 2004’te yayınlandığına göre, o sıralarda işte...
Bu arada üçlemenin devamı 12 yıldır gelmedi, Dylan sorulunca “Üstünde çalışıyorum” diye geçiştiriyor.
Dylan’ın iyi geldiğini düşünerek hakkında yazılmış bir başka kitaba geçince fark ettim ki; beni rahatlatan Dylan değil, otobiyografiler...
*
Ağırlıklı olarak müzisyenlerin, sinemacıların, sonra tarihi şahsiyetlerin, edebiyatçıların, mucitlerin, öncülerin, gangsterlerin, seri cinayet işleyen katillerin, politikacıların hayatları...
Otobiyografi dışında iyi yazılmış biyografi, hatırat, günlük de okurum severek ama ilk tercihim hep hayatını kendi ağzından, aracısız dinlemek oldu.
Çok iyileri olduğu gibi (Miles Davis, Keith Richards), vasat veya altı (Mick Jagger, Neil Young) olanları da çok.
Ama yine de yıldızları, büyük insanları mesela zaaflarını, hatalarını anlatırken dinlemek, aldıkları veya verdikleri bir ders üzerine düşünmek bile yeterli oluyor.
*
Geçen hafta uzun süredir bakıştığım Stephen Hawking’in “Benim Kısa Tarihim”ini okudum.
Hawking’den evrenin sırlarına dair pek çok şey öğrendik veya öğrenmiş gibi yaptık (mesela ben!) ama aşılmaz gözüken zorluklardan sıyrılmak için bir süper kahraman olmak gerekmediğini öğreniyorsunuz aslında.
ALS teşhisi koyan doktorlar haklı çıksaydı bugün 73 yaşında olan Hawking 50 yıl önce ölmüş olacaktı.
Fiziksel engellere rağmen hem saygın hem popüler bir figür, çok satan bir yazar, bir esin kaynağı ve aslında özetle bilim âleminin ‘rock star’ı olmayı başaran Hawking samimiyetle ve espriyle anlatıyor hayatını.
Gönül meselelerinde (2 kere evlendi, üç çocuk babası) yalın ve net. Kendisiyle ve hayatla dalga geçmeyi çok seviyor.
Bir “karadelik” mevzuunda iddiayı kaybettiğini kabul etmek zorunda kaldığında arkadaşına “erkek dergisi” Penthouse’un bir yıllık aboneliğini hediye eden, bilimsel dedikoduları paylaşmaktan zevk alan, öğrenciliği sırasında günde ortalama bir saat ders çalıştığını itiraf eden bir dâhi.
*
Meşhur olmayı seven, bu konuda uğraş verdiğini de kabul eden biri Hawking.
İlk popüler kitabı olan “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir “çok satan” olması için nasıl uğraştığını, kasmadan, gururla, samimiyetle anlatıyor.
Daha önceki teknik eserlerini basan Cambridge’i istememiş, çünkü kendi ifadesiyle “havaalanlarında satılacak” popüler bir bilim kitabı varmış aklında.
Kitaba ihtiyaç duyma sebebi de elbette para; kızı Lucy büyümeye başlamış, okul parası vesaire...
Neticede kitap ABD’de 147, İngiltere’de 237 hafta çok satanlar listesinde kaldı, 40 dile çevrildi, on milyondan fazla sattı...
Hawking kitabın başarısında “engelli dâhi olarak lanse edilmesinin” etkisinin de bulunabileceğini söylüyor ama hâlâ gelen mektuplardan dolayı bugün bile okunduğundan da emin...
*
Hawking hakkında pek çok kitap yazıldı, belgeseli, filmi yapıldı. Hepimizin hakkında az çok bilgisi var.
Ama dakikada 3 kelime aktarabilen bir teknolojiyle evrenin sırlarına dair bizi aydınlatmayı başaran bu Hawking’i kendi kelimeleriyle okumak gerek.
Sıkıntılı günlerde bilge insanların hayatlarına sığınmak isteyenlere bir veya birkaç ders çıkacaktır, eminim.
İyi pazarlar.
(Stephen Hawking, “Benim Kısa Tarihim” Çeviren: Sıla Okur, Doğan Kitap, 2015)
Paylaş