Paylaş
Bu yazı sizin için, bütün kayıp çocuklar için...
24 Haziran itibariyle tarihe karışmış olan başbakanlık makamına bağlı “Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı”, bundan tam 10 yıl önce, Temmuz 2008’de bir “Kayıp Çocuklar Raporu” yayınlamıştı.
Giriş bölümünde “medyada yer alan kayıp çocuk haberleri üzerine 17 Aralık 2007’de harekete geçildiği”, “İçişleri Bakanlığı marifetiyle konunun soruşturulduğu”, “İl İnsan Hakları Kurulu başkanlıklarından STK’larla iletişime geçerek çalışma yapmalarının istendiği” ve 6 aylık çalışma neticesinde söz konusu raporun hazırlandığı belirtiliyordu.
Rapora yeniden döneriz, ancak sorunları kendince tespit eden ve istatistiklerin yanı sıra çözüm önerileri de sunan bu çalışmanın ardından neler olduğuna bir bakmak ister misiniz?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre raporun yayınlandığı 2008 ile 2016 yılları arasında 104 bin 531 kayıp çocuk vakası yaşandı ki; bunun 16 ülkenin nüfusundan fazla olduğu vurgulanıyordu bazı haberlerde.
TÜİK’in adli istatistiklerine göre...
2008 yılında
4 bin 517...
2009 yılında 5 bin 81...
2010 yılında ise
8 bin 81...
2011 yılında 10 bin 67...
2012 yılında 12 bin 474...
2013 yılında 16 bin 218...
2014 yılında 18 bin 696...
2015 yılında 17 bin 706...
2016 yılında 11 bin 691 çocuk kayıp olarak bildirildi.
Berbat, rezil bir istikrar söz konusu...
Dönelim rapora...
“Kayıp Çocukların Kaybolma Sebepleri” başlıklı bölümde ilk sırada “Erken evlilikler” gösteriliyor. Henüz kendi gelişimini tamamlayamadan anne-baba olan “çocukların çocukları da sorun yaşayabiliyor” vurgusu yapılıyor.
Aradan geçen sürede “erken evlilik sorunu” konusunda neler yapıldığı, hangi adımların atıldığı malum!
İkinci sırada “şiddetli geçimsizlik, yoksulluk, işsizlik, şiddet, eğitimsizlik” gibi dev problemlere vurgu yapılıyor; ki bu alanlarda 10 yılda kat ettiğimiz mesafe de malum!
Üçüncü sırada ise aynen şu ifadelere rastlıyoruz:
“Ailedeki çocuk sayısının, ailenin refah düzeyine oranla aşırı fazla olması nedeniyle çocukların duygusal, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanamıyor olması çocukları her türlü ihmal ve istismara açık hale getirmektedir...”
Malum işte, malum...
Ötesini merak eden bir arama motoru marifetiyle bu kapsamlı rapora ulaşabilir web üzerinden...
Manzara şöyle demekle yetineyim. Bir memleket klasiği olarak problemle ilgili komisyon kurulmuş, akıl danışılmış, veri toplanmış, sorunun kaynakları tespit edilmiş, bir ölçüde faydalı öneriler toplanıp sıralanmış, rapor hazırlanmış ve orada kalınmış...
Bu arada ABD’de Amber Hagerman adlı 9 yaşında bir kız çocuğunun kaçırılıp öldürülmesinin ardından başlatılan “Amber Alarmı” uygulamasının bir benzerinin 2014’ten bu yana ülkemizde de yürütüldüğünü eklemek isterim...
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı’nca yürütülen proje sadece çocuklara yönelik değil.
Sosyal medyada “Kayıp Alarmı” adlı hesaplarından Facebook’ta olanı daha çok kişi takip ediyor ancak zevzeklik yaparak on
binlerce takipçiye ulaşılan platformda dün itibariyle “Kayıp Alarmı”nın takipçi sayısı 8 bin bile değildi...
“Kayıp Alarmı” uygulaması, 155 aracılığıyla iletilen ihbarları o bölgede yaşayan vatandaşlara hızla ulaştırıyor ve zamanın çok önemli olduğu kayıp vakalarında olumlu neticeler elde edilmesini sağlayabiliyor.
“Kayıp Alarmı” sayesinde 2014’ten
2018’e kadar kayıp
bildirimi yapılan 876 kişiden 806’sı bulunmuş ve bunların 433’ü de çocuk...
Kesin çözüm değil elbette, onun yolu ailenin, çocukların, idarecilerin, toplumun bu konuda bilinçlenmesinden geçiyor ama aklınızda bulunsun...
Paylaş