Agucuk gugucuk, a-aa niye öldü bu çocuk?

BİZ sahiden çocukları seven, koruyan, kollayan bir toplum muyuz?

Haberin Devamı

Cevap büyük ihtimal “O ne biçim soru, elbette...” şeklinde gelecek.
Vitrine yerleştirdiğimiz imajlar –tahtaya vurun bence- şahane tabii. Mesela liderlerimiz kucaklarında hoplatıp, öpüp koklayıp, hediye vermeye bayılırlar.
Bayramlarda süsler püsler şirinliklerini seyrederiz, ah ne kadar sempatiğiz birader, ne kadar sevgi doluyuz...

*

Peki hal böyleyken 300 bini 6-14 yaş arasında olan 1 milyon çocuk işçiyi nasıl açıklayabiliriz? Başka yere bakarak mı, ufuk çizgisine gözlerimizi kısarak bakıp ıslık çalarak mı?
Soruyu bir daha tekrarlayayım, canınızı detaylarla sıkmaya devam edeceğim: Biz hakikaten çocuklarını seven, koruyan bir toplum muyuz?
Daha 3 gün önce İstanbul’da, 11 yaşındaki Yusuf Salih Özdağ yanlışlıkla bir taksiyi vurdu kartopu oynarken.
Ben de zırvaladım, “yanlışlıkla” diyorum, taammüden vursa ne olur? Taksici direksiyonu kırdı, Yusuf’u kovalamaya başladı.
Panik halinde kaçan çocuk yola fırladı, bir başka araç çarptı, 30 metre sürükledi Yusuf’u. Taksici kayıp, çarpan kişi teslim oldu. Yusuf’un acılı annesi “Peşine düşen taksicinin cezasını Rabbim versin” diye feryat edebildi...

*

Haberin Devamı

Dün, Cumhuriyet’in manşetinde Alican Uludağ’ın “Utanç tahliyesi” başlıklı haberi vardı.
Ankara’da evden kaçtıktan sonra 13 kez tecavüze uğrayan 12 ve 14 yaşındaki iki çocuğun davasında mahkeme heyetinin şu ifadeleri tutanaklara yansımış:
“Mağdurun dış görünüş itibarıyla 17-18 yaşlarında erginlik gelişiminin tamamlamış genç kız görünümünde olduğu gözlemlenmiştir...”
Midemiz kalktı mı? Evet. Şaşırdık mı? Maalesef hayır! İsimlerinin baş harfleriyle tanıdığımız kahredici uzunluktaki mağdur çocuklar listesi hatırlarımızda: N.Ç.’den başlayın, sayın işte.
Maşallah, böyle çok güzel sevip koruyoruz “talihsiz inisiyal kuşağı” olarak anılacak çocuklarımızı işte.

*

Bu ülke, BM’nin 1989’da kabul ettiği Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1990’da imzaladıktan sonra 1995’e kadar sümen altı etmiştir. Yürürlüğe koyarken de “Lozan Antlaşması hükümleri ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkı”na sığınıp 17, 29 ve 30’uncu maddelere “çekince” koymuştur.
Çocukları bırak, büyükler bilmez o maddeleri fakat çok büyüklerimiz, en büyüklerimiz böyle takdir etmiştir vesselam!

*

Haberin Devamı

Dini hassasiyeti en üst seviyede rolü kesen gazetenin/gazetelerin pedofil bir yazara sahip çıktıklarını unutmadık değil mi?
Çocuk gelinleri unutmadık değil mi?
2006’da çocuk pornosundan girip çıkan, 2010’da toplam 23 çocuğu taciz/tecavüz ettiği gerekçesiyle alınıp tutuksuz yargılanmak üzere bırakılan Cüneyt Kurtoğlu’nun bu kez de 7 çocuğu taciz ettiğini unutmadık mesela değil mi?
Sadece 2012 yılında 55 çocuğa toplam 578 yıl 11 ay 6 gün hapis ve 978 bin TL adli para cezası kesildiğini unutmadık değil mi?

*

Dün Meclis’te Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın da bütçesi konuşuluyordu, tahmin edersiniz ki en fazla katılım sağlanan görüşmelerden değildi!
Çok seviyoruz çocuklarımızı çok.
Öldüresiye, köle gibi çalıştırasıya seviyoruz.
Agucuk, gugucuk, aaa niye öldü çocuk?
Bu kadar samimiyiz işte...

Yazarın Tüm Yazıları