Kanat Atkaya: ’80 Kuşağı buluştu tasası bana düştü



Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

BİR süredir ortalıkta gezinen bir e-posta var.

Belki size de denk gelmiştir.

‘‘Dımdırı dımdırı yaptıysanız;

dımdırı dımdırıyı hatırlıyorsanız;

dımdırı dımdırıyı izlediyseniz;

dımdırı dımdırı giydiyseniz;

eveeet siz 80'lisiniz!’’ gibi bir şey.

Ben bütün o bahsedilenleri yaşamış bir '80 Kuşağı mensubu olduğum için, tuzum kuru.

Káh gülerek, káh iç geçirerek listeyi okudum.

Gözümün önünden, vatkalı ceketler, Galaktika'dan Bonanza'dan enstantaneler, Alman Bravo dergileri, Kajagoogoo posterleri, Stan Smith spor ayakkabıları, Spor ve Sergi Sarayı'nda seyredilen basketbol maçları filan geçip durdu.

Bu ‘‘yakın döneme nostalji’’ krizini, 1980'lerde nefret ettiğim şeyleri, mesela Modern Talking'i filan düşünerek umduğumdan çabuk atlattım.

*

1980'ler üzerine çok sıkı geyiklere katılmış, hatta kimi zaman bizzat geyik sürüsünü gütmüş biri olarak, canımın daha fazla 1980 hikayesi istemediğini düşünüyordum.

Yanıldığımı, gazeteye gelen bir zarf sayesinde anladım.

Gelen zarfın içinden Roxy'de düzenlenecek 1980'ler gecesini duyuran bir davetiye çıktı.

Bir anda ‘‘Orada olmalıyım! Bu uğurda engel tanımam’’ olmadım tabii ki.

‘‘Varsa var canım, işim olmaz Roxy'de Moxy'de’’ deyip güne devam ettim.

Birkaç gün sonra lüzumsuz insan Topesto aradı ve en kibar haliyle sordu: ‘‘1980'ler gecesi varmış lan, gidiyor muyuz?’’

Cevap olarak, ‘‘Bak öküzkafa! Ben öyle bir nesle aşina değilim’’ dedim.

‘‘Kuşağını red mi ediyorsun... Artık gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi efendi! Evet, biz taktık o tuhaf renkli kaşkolleri, biz içtik Akola'ları, biz dinledik Nena plaklarını, bizdik o biz!’’ dedi.

Kısa cevap verdim: ‘‘Gaza gelmem!’’

‘‘Biz Riko'yla gidiyoruz, ne halin varsa gör!’’ dedi ve telefonu kapattı.

*

Akşam evde, hem kitap okuyorum hem televizyon seyrediyorum. Tabii ikisinden de bir şey anlamıyorum.

Ama bir şekilde beynimin içinde uğuldayan ‘‘Geeeel! 80'lere geeeel!’’ çağrısını yenmem lazım.

Dayanadım, kalktım, giyindim ve ‘‘İleride senin heykelini dikip, altına da Karaktersizlik Abidesi yazacaklar’’ diye söylene söylene Roxy'nin yolunu tuttum.

‘‘Bizimkiler inşallah dans etmiyorlardır’’ diyerek içeri girdim.

Riko ve Topesto'nun dans kültürleri sadece Tolga Han'dan kaptıklarını iddia ettikleri figürlerlerden ibaret.

Ortaya çıkan manzara Martha Graham Dans Topluluğu'nu danstan soğutur, o kadarını söyleyeyim size.

Bunların dans ettiği çoğu mekan, sadece o gece boşalmakla kalmadı, bir daha müşteri gelmediği için kapısına kilit vurmak zorunda kaldı.

Abarttığımı düşünüyorsunuz ama Riko ve Topesto, hálá ‘‘One Way Ticket’’ın figürlerini deforme ederek dans eder.

Amma uzadı dans işi yahu. Baktım içerisi dolu, ‘‘Ohhh!’’ dedim.

Bizimkiler barın kenarında bir yer bulmuşlar, gürültüye rağmen vor vor konuşuyor.

Beni görünce ‘‘Bize bira ısmarla yoksa dans ederiz’’ dediler.

Mecburen ısmarladım.

*

DJ gayet iyi. Bazı klasik 80 hitlerini hálá dinlediğimiz için, bir etki yapmadı.

Ama bazı parçalarda ‘‘Aaaaa, hakikaten bu da vardı ya!’’ deyip, nakarat kısmından biz de girip söylemeye başladık.

2-3 saat takıldık, çok eğlendik filan falan.

Sonuna kadar kalmadan çıktık.

Yürürken Riko, ‘‘Ben 1980'lerde nefret ettiğim şeyleri de seviyorum şimdi’’ dedi.

Normal şartlarda kafadan sarmamız gerekirdi arkadaşı.

Ama nedense Topesto'yla ben de onayladık.

Adile Naşit'i, Kaygısızlar'ı, Hey Dergisi'nin ‘‘Bu Üçlü Çok Güçlü’’ başlığını (Ben gazeteciliğe çok sevdiğim Hey'de başlamıştım. Hatta benim bir yazıma bu başlığı attıkları zaman Riko ve Topesto gülmekten çatlamıştı) Alaska okuma seanslarımızı hatırladık.

Tatlı serserilik zamanları üzerine laflaya laflaya Topesto'nun evine ulaştık.

Topesto'nun ağır konuşacağı tuttu ve ‘‘İnsanın kuşağı hain bir ayna gibi. Bu gece etrafa şöyle bir baktım. İyi gözüken insanlar bana moral verdi. Ama kötü gözükenler de kendimi kötü hissetmeme yol açtı. Hain ayna dememin sebebi bu. Tuhaf bir gerçeklik yani...’’ diye devam etti.

Riko'yla şöyle birbirimizi kestik ve ‘‘Hababam'ı seyredelim mi?’’ diye lafı ağzına tıktık Topesto'nun.

Hababam hálá hayatımızdaki en güzel şeylerden biri...

Yazarın Tüm Yazıları