Paylaş
Belki buna, kendi gücünün farkına varıyor demek daha doğru olur.
‘Ben bu ülkeden nasıl faydalanırım’ yerine; ‘ben ülkeme nasıl katkı yapabilirim’ anlayışı yaygınlaştıkça, gelişmemiz, kalkınmamız hızlanacaktır.
Geldiğimiz noktayı, yurt dışından daha iyi görmemiz mümkün.
Brüksel’de, döviz bürosunun önünden geçerken, beş-on güçlü para birimi arasında YTL’yi gördüğümde, yaşadığım mutluluğu anlatamam.
Daha, kısa süre öncesine kadar, AB ülkelerine giderken, kendi paramızı dövize çevirmek durumundaydık; oralarda karşılığı yoktu.
Birkaç gün önce, AB üyesi bir ülkenin eğitim heyeti geldi.
Yaptıklarımızı anlattım.
Sadece Ankara’da, bu yıl 4500 derslik planladığımızı söyledim.
Hayran hayran dinlediler; “Siz kriz kelimesini bilir misiniz?” dediler.
“Yıllar önce sık sık karşılaşıyorduk, şimdi unuttuk.” dedim.
Sicilya’ya eğitim ziyaretinde bulunduğumuzda da, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinin, üst düzey eğitimcileri geldi diye, kırmızı halı sererek ve tüm yetkililer sıraya geçerek karşıladılar.
Sicilya Güzel Sanatlar Fakültesi’nin verdiği caz konserine, herkesi ayağa kalkmaya davet ederek, İstiklâl Marşımızı okuyarak başladılar.
Anekdot çok. Uzatmayalım.
Değer görmenin, onurlu bir konumda tutulmanın bir bedeli var: çalışmak.
Kişisel yararlarından önce; ülkenin geleceği için çaba harcamak.
FATİH PROJESİ, ‘MİLLÎ’ BİR HAMLE
Bütün bunlar, elbette durup dururken olmuyor.
Her alanda olduğu gibi, eğitimde de dev adımlar atılıyor.
Bu adımlardan bazıları, kendimize özgü, büyük ölçekli ve dünyada benzeri olmayan adımlar.
FATİH Projesi de bunlardan biri.
Bilindiği gibi, FATİH Projesi geçen yıl, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla, Sabahattin Zaim Anadolu Öğretmen Lisesi’nde başlatılmıştı.
Eğitimciler olarak, o gün çok heyecanlıydık.
Bu heyecanlı günde, Başbakanımız şöyle diyordu:
“Bugün burada, millî eğitim adına gerçekten tarihî bir anı yaşıyoruz. FATİH Projesi ile eğitim ve öğretimin metodunu ve çehresini köklü bir şekilde değiştiriyor, modernleştiriyor, yaşadığımız çağın gereklerini ve imkânlarını, artık sınıflara taşıyoruz. FATİH Projesi ile eğitimin anlamı değişiyor. FATİH Projesi ile okulun, sınıfın, kara tahtanın, öğretmenin ve öğrencinin işlevleri, eğitimdeki konumları çok köklü şekilde değişiyor. Bugün burada, sadece Türk millî eğitim sisteminde değil, küresel ölçekte yeni bir dönemi başlatıyor, bir çığır açıyoruz. Zira şu anda tüm dünyanın gözleri Türkiye’mizin üzerinde. Şu anda dünyanın birçok ülkesi, FATİH Projesini çok yakından takip ediyor. Türkiye’de bugün başlatılan FATİH Projesi, dünyada örnek olarak gösteriliyor, örnek alınıyor. Şunu hiç abartmadan ifade etmek istiyorum: Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethederek, karanlık bir çağa, Orta Çağ’a son vermiş, Yeni Çağ’ı, yeni bir çağı başlatmıştı. İşte biz de bugün FATİH Projesi ile sadece eğitim sisteminde değil, eğitimin etkilediği her alanda bir çağı kapatıyor, yeni bir çağı, bilgi çağını, bilgi teknolojileri çağını hep birlikte buradan açıyoruz.”
EĞİTİMDE PARADİGMALAR DEĞİŞİYOR
Kara tahta tarihe karıştı. Diğer enstrümanlar da tarihe karışıyor.
Sınıflarımıza, yüksek hızlı internet bağlantısı, etkileşimli tahta; her okula, çok fonksiyonlu yazıcı ve doküman kamera geliyor. Her öğrenci ve öğretmene tablet bilgisayar verilmesi hedefleniyor.
Ankara Millî Eğitim’de, sadece FATİH Projesine bakan ve bu işi kendisine ‘dert’ edinmiş arkadaşlarımızdan oluşan bir birim oluşturuldu.
16 pilot okulumuzun tüm kurulum ve donanımları tamamlandı.
162 okulumuz etkileşimli tahtaya kavuştu. Bu okullarımızda, Haziran sonuna kadar ağ kurulum çalışmalara tamamlanacak.
Elbette, dersliklere kurulan bu sistemlerin kullanılması da ayrı bir eğitim, ayrı bir vizyon istiyor.
Bu süre içinde 5380 öğretmenimiz, teknoloji kullanım kursuna alınmış; diğerlerinin eğitimi de sürmektedir.
FATİH Projesi, ne sınıflara internetin girmesi, ne televizyon ekranından eğitim verilmesidir.
Bakanlığımızca yüklenen program ve görseller sayesinde; bir tek dokunuşla, bilginin, materyalin, ulaşılması gereken her şeyin, öğrencinin önüne gelmesidir.
FATİH Projesi, dünyanın küçülmesi, çocuklarımızın büyümesidir.
FATİH Projesi, eğitimde, ülkemizde yeni bir dönem başlaması; iddialı, büyük bir ülkenin evlatları olarak, liderlik duygularının ortaya çıkmasıdır.
Ülkemizin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan vizyonu ortaya koydu; eski bakanımız Sayın Ömer Dinçer bu vizyonu sürdürdü.
Yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı da aynı heyecan ve bilinçle bu vizyona sahip çıkıyor ve FATİH Projesi hızla yoluna devam ediyor.
Önemli olan, tüm eğitimcileri bu vizyona ortak ve bu vizyonun bir parçası haline getirmektir.
Ortak çabamız budur.
Son cümle ise; önemli olan, kişisel olarak bir şeylere sahip olmak değil; güçlü, saygın bir ülkenin bireyi olmaktır.
Paylaş