‘Kafesin biri kuş aramaya çıkmış’

Güncelleme Tarihi:

‘Kafesin biri kuş aramaya çıkmış’
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Böyle der Kafka... Söz konusu kafesin aradığı kuşu bulup bulamadığı meselesini irdelemek bize kalmıştır. Bu arada kendimize bir takım sorular sorarak bunları yanıtladıktan sonra, asıl önermenin sonucuna varmak da mümkündür.

Sözgelimi şöyle bir soru sorabiliriz kendimize:

Kafesin kafes olması için içinde mutlaka bir kuş olması gerekir mi? Yoksa boş bir kafes de kafes adıyla tanımlanabilir mi?

Kuşkusuz, boş bir kafes de, kafes adıyla tanımlanabilir. Peki o zaman kafes niçin kuş aramaya çıkar?

Çünkü kafesin işlevi kuşu hapsetmek ve onun özgürlüğe uçmasını engellemektir. Bu yüzden boş kafes kendisini mutsuz hisseder ve kuş aramaya çıkar.

Eğer çevrede kendisine yardımcı olacak insanlar bulamamışsa...

Çünkü bazı insanların merakı, kafesler için kuş bulmaktır. Bir, iki, üç, beş nihayet binlerce milyonlaca kuş bulmaktır.

Bazı insanlar çok büyük bir kafes yaparak bütün kuşları bunun içine doldurmayı hayal ederler. Bazı dönemlerde bunu başardıkları bile olur.

Ne var ki, günün birinde kafeste bir delik açılır, bütün kuşlar özgürlüğe uçup giderler.

Kafes kendisine kuş aramaya çıkar.

* * *

İsa'dan öncçe 60 yılında doğan ve kırk yıl sonra ölen Epiktetos da, dünyanın bir büyük kafes olduğu görüşündeydi. ‘‘Yeryüzünde’’ derdi, ‘‘tutukluyuz bizler; geçici bir bedendeyiz.’’

Sonra şöyle eklerdi:

‘‘Atinalı'yım ya da Romalı'yım demeyeceğiz. Evren yurttaşıyım diyeceğiz. İmparatorun akrabası olsaydınız güven içinde olurdunuz. Tanrı'nın akrabası olarak çok daha fazla güven içinde olacaksınız.’’

Stoacılığın önemli isimlerinden Epiktetos'un bu düşünceleri özellikle Hıristiyanlık üzerinde derin etkiler bırakmış olmalı. Ne var ki evrensel düşüncelerden erdemle ilgili olanlar salt din üzerinde etki yapmakla kalmadılar. Sözgelimi Epiktetos'un şu sözlerini hiç unutamam.

‘‘Ölebilirim. Ama ağlayıp sızlayarak mı? Tutuklanmış olabilirim. Ama sızlanmam mı gerek? Sürgüne gönderebilirler beni. Gülümseyerek, erinç içinde sürgüne gitmemi engelleyecek biri var mı? 'Açığa vur gizi!' Vurmam. Benim gücümün sınırları içindedir bu. 'Ama zincire vururum seni!' Ne diyorsun arkadaş? Zincire vurmak mı? Ayağımı bağlayabilirsin. Doğru. Fakat istemimi? Hayır Zeus bile ele geçiremez onu. 'Atarım içeri seni!' Atarsın. Ama bedenimi ancak. ‘Kafanı keserim!' Ne! Dünyada kafası kesilmeyecek tek adam olmadığımı ne zaman söyledim sana?’’

* * *

‘‘Bir hayat kurduk sananlardır

kendi hayatına vakıf olmadan yaşayıp ölen

ve bir ömrü yanlış kullananlardır.

Yurtsever göçebeler söylesin şimdi

hangi sularla serap görülür?’’

* * *

Uyku tutturamıyorum ne sözde, ne şiirde

Neyi anlatsam biliyorum bir şey kalıyor

derinde, daha derinde...’’













Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!