Paylaş
Dün biri daha terketti sahayı. De Nigris, bu kez kaleciyle değil, Azrail’le karşı karşıya kaldı. Ve golü, ne yazık ki atamadı... Aztec maskesi, formasının içinde kaldı. Sebep; kalp krizi. 32 yaşında bir insan. Kalp krizinden hayatını kaybeden ilk futbolcu değil De Nigris. Son 5 yılda soyunma odasına gidip bir daha dönmeyen çok futbolcu oldu. Dempo’nun 10 numarası Cristiano Junior. 24 yaşındaydı, takımına kupayı getiren golü attığında kalecinin darbesiyle yere yığıldı ve kalbi bir daha atmadı.Sonsuza dek şampiyon1980 doğumlu Miklos Feher... Takımı Benfica’nın 25 Ocak 2004’te Guimares ile yaptığı maçta sarı kart gördükten sonra hakeme gülümsüyordu. Sonra duraksadı, başını öne eğdi. Ve bir daha rakip kaleyi hiç göremedi. Sao Caetano’nun 30 yaşındaki savunmacısı Paulo Serginho... Ölüm ona da, Sao Paulo maçının 59. dakikasında ceza sahasında kusurlu hareketini yaptı.Gökmen Yıldıran... Daha önce Adanaspor, Ankaragücü ve İstanbul- spor formaları giyen 27 yaşındaki genç futbolcuyu, ölüm Elazığspor forması içindeyken yakaladı.Sevilla’nın yıldızı Antonio Puerta... 22 yaşında, 2007-2008 sezonunun ilk maçında o da sahaya yığıldı. Ve ünlü İspanyol gazetesi Marca arkasından “Hasta Siempre Campeon” başlığını attı. “Sonsuza dek şampiyon.”Ve bu yıl hayatını kaybeden Daniel Jarque... Espanyol’un kaptanı 26 yaşındayken, takımının İtalya kampında yaptığı bir antrenmanın ardından telefonla konuşuyordu. Karşısında kız arkadaşının sesi vardı. Ama Azrail, ikisinin arasına, hem de Jarque’nin kalbindeki aşka aldırış etmeden pervasızca sokuldu. Kalp krizi... Dışarıdan bakınca, hepimizden sağlıklı görünen ve durmadan spor yapan bu savaşçılar neden bu sinsi ölüme teslim oluyor? Yoksa davetiye mi çıkartılıyor? Bilinçsiz kullanılan ilaçlar mı var ortada, insan bünyesini aşan ağırlıkta antrenmanlar mı? Havadaki yüksek nem oranı mı suçlu, aşırı heyecan mı?Ortak fotoğrafCevap ne olursa olsun, gittikçe artan futbolcu ölümleriyle hayat küme düşüyor. Ve hepsinde ortak bir fotoğraf geliyor önümüze; yere yığılmış gencecik bir adamın başında 21 kişi telaşla doktorları çağırıyor. Rakibine kalp masajı yapan bir futbolcu. Az önce var olmak için onu ezmek zorundaydı, ama şimdi yaşatmak için kendini parçalıyor... Ve sağlığında onu unutan tribünler, uzun yıllar onun anısını alkışlıyor. Çünkü bize, futbolcuların da insan olduğunu yalnız ölümler hatırlatıyor. Maç bitmeden biten hayatlar, zamansız bir gerçeği de ağlara bırakıyor böylece; futbol 90 dakikadır ama hayat çok daha kısa...
En kek kaleci
2003 yılında, sezonun ilk maçında yediği goller yüzünden dalga geçildi. Basın “yaratıcı” başlıklar attı hakkında; “ENKEK KALECİ” “ENKELEK!” diye. Sonra tek başına ayrıldı bu ülkeden, bir maça çıkıp gitti. Ve psikolojik destek istedi. Ardından kızını yitirdi ama yine de Almanya’nın kalesinde o olacaktı Dünya Kupası’nda. İstanbul’da bir kişi bile yolcu etmemişti onu, ama Almanya’da yüzbinler ardından yürüdü bu hafta. Enke’nin bize bir “terkediş” ve isyan borcu vardı, ödedi. Şimdi sıra bizde. Az ya da çok, bu intiharda bizim de payımız var. Artık kimi linç etmeye kalkışsak, “O” hatırlanacak. Borçluyuz, çünkü el ele verip yumuşak bir kalple oynayan yüzlerce insandan biriyiz biz de. Çünkü o “insanın” kalbi artık durdu. Bari kalanların kalbi biraz daha güzel atsın.
Paylaş