Paylaş
Kendilerini perakendeciler kadar iyi anlatamadıklarını söyleyen yatırımcılar, “Türk filmlerindeki kötü fabrikatör gibi algılanıyoruz, artık bu alana yatırımın cazibesi kalmadı” diyor.
TÜRKİYE’de alışveriş merkezlerinin mazisi çok eskiye uzanmıyor. Ancak 2000’lerde başlayan ve büyük bir hızla artan yatırımlarla, Türkiye’de bugün alışveriş merkezi sayısı 372’ye ulaştı.
Bu AVM’lerin yüzde 21’i yani 79’u yabancı yatırımcılara ait. AVM’ler Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların yüzde 10’unu çekmiş ve Yabancı Sermaye Derneği verilerine göre, bugüne kadar gelen yabancı sermaye 10 milyar doları bulmuş. Bu yatırımlar istihdama da önemli katkı sağlıyor. Yaklaşık 13 milyon kişilik istihdamın yüzde 6.1’lik kısmı organize perakende çalışanlarından oluşuyor.
Bu rakamları AVM yatırımcılarının Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’ye hazırladıkları sunumdan aldım. AVM yatırımcıları bir süredir sıkıntılı. Sıkıntının nedeni dövizdeki hızlı artıştan kaynaklanıyor. AVM kiracısı olan perakendeciler bir süredir yatırımcılara tepkili. Hükümet de döviz bazında ödenen kiralara karşı perakendecinin yanında. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kiralarda TL’ye dönün” talebi için çareler arayan AVM yatırımcıları, toplumda oluşan algıdan mutsuz.
AVM’cilerle perakendeciler arasındaki gerilimin boyutlarını daha iyi anlamak için, önde gelen yatırımcılardan biriyle görüştüm. İsmini vermek istemeyen bu AVM yatırımcısı, “Türk filmlerindeki kötü fabrikatöre döndük. Olumsuz algı gezi olaylarıyla başladı, son günlerde perakendecilerin tepkileriyle doruğa çıktı” diyor.
KENDİMİZİ İFADE EDEMEDİK
Kendilerini perakendeciler kadar iyi ifade edemediklerini anlatan yatırımcı, AVM geliştirici ve yatırımcıları olarak hem algıyı düzeltmek hem de döviz-TL sorununa çare bulmak için bir süredir arayışta olduklarını söylüyor.
Bu amaçla hafta başında önce İstinye Park’ın ortaklarından Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) Başkanı Zafer Kurşun’un ev sahipliğinde bir araya gelmişler. 60 yatırımcının katıldığı toplantıda ana konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi üzerine üç alışveriş merkezi bulunan Süleyman Çetinsaya’nın “TL’ye dönmeyi emir telakki ederiz” sözleri olmuş. Çetinsaya’nın yaklaşımından rahatsız olan dövizle borcu olan AVM sahipleri ve yabancı AVM yatırımcıları “TL’ye dönme lüksümüz yok” yorumunu yapmışlar.
Salı günü ise basında da yer aldığı gibi Türkiye’deki 100’e yakın AVM’yi temsil eden yatırımcılar Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile buluştu. Büyük bir endişeyle gittikleri toplantıda, bakanın olayı tüm yönleriyle bilmesi ve yorumlaması yatırımcıları rahatlatmış. Sohbet ettiğim yatırımcı “İnanılmaz pratik düşünüyor” diyor. Bakan Tüfenkci’ye yatırımların uzun vadeli olabilmesi için döviz kredisi ile yapıldığını, geliri de ona göre dövizle elde etmek zorunda olduklarını anlattıklarını söylüyor.
Alınan karar da yatırımcıları rahatlatmış. “Kiralara müdahale endişesi kalmadı. Kiracılara indirim, kuru sabitleme gibi adımlar atılacak. Zaten AVM’ler bir süredir kuru dolarda 3, Euro’da da 3.27’de sabitlemişti. Kiralar da güncel döviz kuru karşılığı TL olarak alınıyordu” diyor.
İSTEKLERİN SINIRI YOK
AVM yatırımcıları, yapılan yatırımın geri dönüş süresinin 16-17 yıldan 20 yıla çıktığını söylüyor. AVM yatırımlarının cazibesini yitirdiğini yatırımda yakalananların ise pişman olduğunu söyleyen yatırımcıya göre perakendecilerin talepleri de artık karşılanamaz noktaya geldi. Yatırımcı, “Perakendeciyi anlıyoruz. Cirolar çok düştü. Kiranın payı arttı. Ama AVM yatırımcıları için de durum kötü. Perakendeci dekorasyon istiyor, kira desteği istiyor. Kabusun içindeyiz. Ortak alan giderleri arttı kimse vermek istemiyor. Bu destekler veriliyor ama yine de teşekkür eden yok aksine suçlanıyoruz” diyor. Görüldüğü gibi AVM’ler de markalaşmak isteyen perakendeciler de aynı gemide. Ortak arayışa geçmeleri iki tarafın da yararına olacak!
MUHTAR BEY DÖNERSE ANADOLU’YU SEÇER!
DÜNYA devi bir şirketin en üst düzey yöneticisi olan Türk sayısı çok fazla sayılmaz. Bu isimlerin başında Muhtar Kent geliyor. 2005’te Kuzey Asya, Avrasya ve Ortadoğu grup başkanı olduğu Coca Cola’da 2008’de CEO’luğa, 2009’da ise Neville İsdell’in yerini alarak yönetim kurulu başkanlığına getirildi.
Geçen hafta 180 milyar dolarlık içecek devindeki CEO’luk görevini 20 yıldır şirkette olan James Quincey’e devredeceği, yönetim kurulu başkanlığına ise devam edeceği açıklandı.
Muhtar Kent, CEO’luktan sonra yönetim kurulu başkanlığını da bırakır mı? Bırakırsa ne yapar? Merak ettim, hem dünyadaki yorumlara baktım hem de yakınlarına sordum.
Kent’in ayrılması sürpriz değil ama erken olarak değerlendiriliyor. Kent, görevi 2017 Mayıs’ında devredecek. Kent’in dönemi, Coca Cola’nın en büyük yatırımcısı Warren Buffet ve yatırımcılar açısından başarılı bulunuyor. Ancak en önemli sorun, değişen tüketici eğilimleri.
Coca Cola’nın “tek bir marka kimliği” stratejisinin artık değişmek zorunda olması. Çünkü artık tüketiciye özel uygulamalar gündemde. Diğer sorun ise dünyada şekerli içeceklere yönelik tepkilerin artması ve daralmaya başlayan pazar. Kent aslında bir kaç yıldır bu sorunlara yönelik stratejiler geliştirdi, halefini hazırladı ve ürün çeşitliliğini arttırdı. Yani Coca Cola ve diğer büyük markalar için artık zorlu bir sınav dönemi başlıyor. Kent günlük operasyonlardan çıkarak, bu stratejilere daha fazla odaklanacak. Kent’in yönetim kurulu başkanlığı görevinde ne kadar kalacağı ise belli değil. Bir önceki başkan 10 yıl kalmış.
Ancak 2018 gibi bırakma ihtimali olursa ne yapar?
Kent aktif bir yönetici. Ayvalık Cunda’yı çok seviyor ama ömrünü orada geçireceğini sanmam. Koç, Sabancı gibi gruplara ise daha önce çağrıldığında gitmemişti, şimdi de düşünmez. Bana göre Türkiye’ye dönerse, Anadolu Endüstri Holding’te dostu ve ortağı Tuncay Özilhan’la yeni yatırımlara yelken açar.
ÇİNLİ YATIRIMCILAR TÜRKİYE’DE OTEL BAKIYOR
YURTDIŞINI keşfetmeye çıkan Çinli turistlerin sayısı 2015 rakamlarına göre 120 milyon. Bu sayının 5 yıl içinde 600 milyonu bulması öngörülüyor. Kültür turizmini tercih eden Çinlilerin Almanya ve ABD’yi geride bırakarak, dünyanın en büyük dış turizm kaynağı olacağı tahmin ediliyor. Çinli yatırımcılar da ülkelerinden çıkan turistleri gittikleri ülkelerde kendi otellerinde ağırlamak istiyor. Bu yüzden dünyada satışa çıkan ünlü otel zincirlerinin en önemli talipleri arasındalar.
Geçen yıl New York’un sembol otellerinden Waldorf Astoria’yı 2 milyar dolara satın alan Çinli sigorta şirketi Anbang, bu yıl içinde Blackstone Grubu’na ait Strategic Hotels&Resorts’ü 6.5 milyar dolara satın almıştı. Şirket şimdi de 12.2 milyar dolara Marriott ile el sıkışan Starwood’la yarıştı. Radisson Oteller Zinciri’nin bulunduğu Carlson Grubu’nu da Çinli HNA Tourism Group satın aldı.
Türkiye ile Çin arasında turizmde beklenen gelişme sağlanamasa da, Çinli yatırımcıların radarında olan ülkelerden biri de Türkiye. Bu yıl iki ülke arasında adı konmamış bir gerginlik yaşandı, gelen turist sayısı 330 binden 250 bine düştü ama hedef 1 milyon turist. Çinli turistlerin en çok ilgi gösterdiği bölgelerden biri Kapadokya, diğeri ise İstanbul. Türkiye’nin turizmde talihsiz bir yıl yaşaması nedeniyle neredeyse tüm oteller satılık.
Doğan fırsattan yararlanmak isteyen yatırımcılar arasında Çinliler ve Ruslar var. Gür Hukuk Bürosu’nun sahibi Tevfik Gür, son günlerde yatırımcılarda bir hareketlenme olduğunu söylüyor. Çin’in büyük turizm gruplarından Wanda’nın Türkiye temsilcisi Ferzan Çelikkanat da Çinli turistlerin kültür ve doğa turizmini tercih ettiğini belirtiyor. Bu ay başlayacağı açıklanan erken rezervasyon için Çin pazarının hemen harekete geçirileceğini söyleyen Çelikkanat aynı zamanda bir otel yatırımcısı. Er Yatırım’ın hedefi 10 yılda 20 otellik bir portföy oluşturmak. Şu anda portföyünde biri İzmir Bayraklı’da olmak üzere İstanbul Ataşehir, Kağıthane, Eminönü, Gebze ve Kartal’da toplam 6 oteli var. Starwood Hotels Grubu’nun orta segment markası Four Points By Sheraton markalı otellerle grubu varlık değeri güçlü bir gayrimenkul portföyü oluşturup bunda yabancı bir fonla işbirliği yapmak.
Dünyada 20 büyük yatırım fonunun 9’unun Çinli olduğunu söyleyen Çelikkanat, kendi amaçlarını da Çinli bir fonla işbirliği yapmak olarak açıklıyor. Çelikkanat, turizmdeki sıkıntıların geçici olduğunu söylüyor ve “Yabancılar Türkiye’den vazgeçmiyor” diyor.
TÜSİAD’ın hafta içinde gerçekleştirdiği “Çin’de İş Yapmak” toplantısında konuşan başkan Cansen Başaran Symes’in şu sözleri de bu pazarın önemini gösteriyor: “Hızla zenginleşen Çinli nüfus, daha kaliteli ürün ve hizmetler arayışı içerisinde. Kültür turizmi dışında, alışveriş turizmi, sağlık turizmi, golf turizmi gibi farklı alanlar da Çinliler arasında popüler hale gelmektedir.”
Paylaş