Uçaklar dolu umutlar canlı

TÜRK Hava Yolları, geçen hafta sürpriz bir kararla Diyarbakır’dan Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Erbil kentine direkt uçuş başlattı.

Yüksek bilet ücretlerine rağmen, uçuşlar hemen hemen dolu.

Diyarbakır-Erbil uçuşları gidiş-dönüş 1174 TL. Business uçuşlarda ise 2000 TL’yi aşıyor. 

Haftada üç gün düzenlenen direkt uçuşlar karayolu ile gitmek istemeyen işadamları için sevindirici oldu.

Ancak Türkiye’nin vize almayı zorlaştırması Erbil’den gelmek isteyenler için caydırıcı bir unsur.

Erbil ve Diyarbakır arasında THY seferleri pazartesi, çarşamba ve cumartesi olmak üzere haftada 3 gün olarak başlıyor.

Akşam 23.45’te Diyarbakır’dan kalkıyor.

Erbil, Türk işdünyası için beş yıldır önemli bir pazar oldu.

Kayıtlı bine yakın Türk firmasının yatırım yaptığı bölgeyle ticaret hacmi 13 milyar dolara ulaştı. 

Ancak Suriye Savaşı, petrol fiyatlarındaki gerileme ve ekonomik kriz, bu gelişmeye ciddi bir darbe vurdu.

Türkiye’nin Irak’a toplam ihracatı 8.3 milyar dolara geriledi.

Bazı firmalar geri dönmek zorunda kaldı.

Ancak son aylarda Erbil’de küçük de olsa bir hareketlenme var.

Petrol fiyatlarındaki kıpırdanma ile yatırımlar yeniden ivme kazanıyor.

HAREKET BAŞLADI

Ekonominin yeniden canlanacağını gören yatırımcılar da, Erbil’deki yatırımlardan pay kapmak için harekete geçmeye başladı.

Diyarbakır’dan yurtdışına ilk uçuşun Erbil’e olması bu nedenle şaşırtıcı değil. 

Erbil Valisi’nin danışmanı, işadamı Muhammed Jamalla ile bölgedeki ekonomik gelişmeleri konuştuk.

Diyarbakır’dan gelenler arasında yabancıların da olduğunu anlatıyor.

Bu yatırımcılar arasında Suudi Arabistan, Alman, İngiliz, Fransızların bulunduğunu söylüyor.

Ekonomide yavaş da olsa hareketin başladığını ekliyor Jamal.

Yatırım alanlarından birinin de organik tarım olduğunu dile getiriyor.

Erbil’de Türk yatırımlarının devam ettiğini anlatan Jamal, örneğin altı ay önce Rixos Otel’in açıldığını söylüyor.

Barzani’nin Türk tarafı ile ilişkilere büyük önem verdiğini de ekleyen Jamal, politikacıların yaklaşımını da “Ekonomi canlanırsa problemler biter. Yeter artık iş başlasın” sözleriyle özetliyor.Savaş öncesinde Erbil’in hayali Dubai olmaktı. Bu hayal yeniden canlanıyor. Ve Erbil yeniden yatırım bekliyor.

ERBİL’İN ANLAMI

THY önümüzdeki günlerde Erbil’e direkt uçuşlardan birini de Şanlıurfa’dan başlatacağını açıkladı.

Jamal, bu hattın daha çok Arap kökenliler için inanç ve sağlık turizmini canlandıracağı görüşünde.

Tabii, THY’nin bu kararı Diyarbakır açısından pek çok bakımdan önemli.

Erbil seferlerinden önce Diyarbakır yalnızca iç hat seferleri yapılan bir ulusal havaalanıydı.

Erbil seferleriyle birlikte uluslararası seferlere de açılmış oldu.

Diyarbakır havaalanı dış dünyayla ilk bağlantı noktasının Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin başkenti Erbil olması kuşkusuz ayrı bir anlam taşıyor.

Özetle, Diyarbakır ile Erbil artık birbirine daha da yakın.  

RUSYA’DA YUMUŞAMA VAR

BUGÜNLERDE TV ekranlarında oyuncu Çağatay Ulusoy’un bir reklamı dönüyor.

Reklamda ABD’li manken Taylor Marie Hill denize ‘düşüp’, Ulusoy da onu sudan çıkardıktan sonra, partideki diğer kızlarımız da peş peşe kendilerini suya bırakıyor.

Bu ilkbahar yaz reklamından, Ulusoy’un Hill’den aldığı öpücüğe 1.8 milyon TL’nin eşlik ettiği fısıldanıyor!

Reklamı döndüren Colins yurtdışında isim yapmış bir jean markası.

Bavul ticareti ile girdikleri Rusya’da bugün McDonalds kadar tanınan markalardan biri.

Jeande pazarın en büyüklerinden.

Rusya’da sadece pazarlama değil, hazır giyim üretimi de yapıyor.

İç pazara olduğu kadar dış pazara da seslenmeyi amaçladığı anlaşılan bu iddialı reklam, acaba grupta bir strateji değişikliğine mi işaret ediyor diye merak ettim, ayrıca Rusya’da neler oluyor diye Colins markasının sahibi, Eroğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu’na sordum. 

Rusya pazarı konusunda bir sıkıntılarının olmadığını anlatarak başladı Eroğlu.

Türkiye ile olan krizden çok fazla etkilenmediklerini, hatta yeni mağaza açmaya devam ettiklerini ekledi.

 Eroğlu, “Son günlerde Türkiye’ye yönelik yumuşama hissediliyor.

Rusya bizim için önemli bir pazar olmaya devam edecek.

İlk günlerde Türk markalarına yönelik sıkıntılar oldu ama çok sürmedi” diyor.

Strateji değişikliğine gelince...

Rusya’yı ana pazar olarak seçen bazı şirketlerin de yaptığı gibi, Colins de gözünü Avrupa’ya çevirmiş.

Hollandalı ünlü marka Mexx’i satın alan Colins, hem Türkiye’de hem de Avrupa’da mağazalar açmaya hazırlanıyor.

Eroğlu, Türkiye’deki mağaza sayısını 700’den 850’ye çıkaracaklarını anlatıyor.

Mexx’in ilk mağazası ise İstanbul’da, İstiklal Caddesi’nde olacak.

ELEŞTİRECEĞİZ AMA MUHALEFET ETMEYECEĞİZ!

NEJAT Eczacıbaşı 1960 darbesinin hemen ardından, Türkiye’de çeşitli konuların toplumun çeşitli kesimleri tarafından tartışılması için Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferansı’nı kurmuştu.

90’lı yıllara gelindiğinde ihtiyaçlar farklılaştı.

Bu konferans, 1994’te Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı adıyla bir düşünce kuruluşuna evrildi.

Vakfın başkanlığını uzun yıllar Can Paker yürüttü.

TESEV’in hazırladığı raporlar, araştırmalar hep ses getirdi.

Pensilvanya Üniversitesi’nin en etkin düşünce kuruluşlarını sıraladığı 2015 raporunda, dünyanın en iyi 50 düşünce kuruluşu arasında yer aldı.

Ancak, Türkiye’deki otoriterleşme tartışmalarıyla birlikte TESEV’in içinde 2011’de bir iç anlaşmazlık yaşandı.

Vakfın yeterince muhalefet yapmadığı eleştirileri gündeme gelince, Can Paker başta olmak üzere vakıftan kopmalar oldu.

Ve Can Paker ile Cüneyt Zapsu’nun öncülüğünde Kamusal Politikalar ve Demokrasi Merkezi (PODEM) adında yeni bir düşünce kuruluşu doğdu.

Kurucu yaklaşık 20 üye arasında Conrad Otelleri’nin sahibi Erdal Aksoy, Hamdi Akın ve kızı Pelin Akın, Limak Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Özdemir, Rona Yırcalı ve kızı Ayşe Yırcalı ile Etyen Mahçupyan ve Oral Çalışlar da bulunuyor.

TESEV’DEN NEDEN AYRILDI?

PODEM’in ilk projelerinden biri, Diyarbakır ve Urfa işdünyası ile Kürt sorununun çözümü için neler yapılması gerektiği konusunda görüşmeler yapmak oldu.

Başkan Yardımcısı Erdal Aksoy’un başkanlığında gazeteciler ve PODEM üyeleri iki kentte iş insanlarıyla görüşmeler yaptı.

Can Paker’le bu görüşmelerin hedefini ve PODEM’in kuruluş amacını konuştuk.Önce ayrılış nedenini anlattı

Paker: “TESEV’in 350 üyesi vardı. Mütevelli Heyet, yaptığımız çalışmaların yeterince muhalefet içermediği eleştirisinde bulunuyordu.

‘Biz muhalefet partisi değiliz’ dedik, ayrıldık. Biz her türlü Türk hükümetinin başarılı olmasını isteriz.”

Yapılan çalışmaların yanlış politikaları eleştirdiğini, ancak pozitif bir yaklaşım içinde olduklarını da ekliyor Paker.

Bir de örnek veriyor: “Hatta Sayıştay raporumuz için CHP’den teşekkür bile aldık.”Paker’in verdiği bilgiye göre, PODEM’de yapacakları çalışmalar arasında barış ve çözüm süreci, yeni anayasa, Türkler ve Ermeniler gibi konular yer alacak.

“Yanlışları eleştireceğiz. Önerilerimizi sunacağız, ancak muhalefet etmeyeceğiz” diyor Paker. 

“Barış ve Çözüm Süreci” çalışması için de, Erdal Aksoy, yatırımların başlayabilmesi için önerilerinin yer aldığı özel bir çalışma hazırlamış. Paker, “Amacımız Batı ve Doğu arasında diyaloğun artması, sosyoekonomik koşulların düzeltilmesi için politika önerileri ve projeler geliştirmek” vurgusunu yapıyor.

Can Paker ve Cüneyt Zapsu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yakın isimlerin kurduğu PODEM’in projelerinde ilk somut adım, çözüm süreciyle ilgili oldu.

Bu girişim, barışın yolunu açmak için etkili olur mu, bir düşünce kuruluşu olarak PODEM, TESEV’in başarısını yakalayabilecek mi, önümüzdeki günlerde izleyip göreceğiz...