Paylaş
İSMAİL Gülle, Türkiye’nin dışa açılma kararı aldığı yıllarda çantasını eline alıp ülke ülke dolaşan ihracatçılardan biriydi. İhracatı düşe kalka, yaşayarak öğrendi. Şimdi 20 yıldır üyesi olduğu Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) başkanı. Dövizin, enflasyonun, faizin hep birlikte arttığı zorlu bir ekonomik süreçte en önemli konu ihracat. Gülle, zorlu bir dönemden geçildiğini söylüyor ve ekonominin tüm aktörlerine egoyu bırakıp birlikte hareket etme çağrısında bulunuyor. Gülle’nin asıl mesajı ise bankalara...
71 BİN ÜYE VAR
TİM’de Oğuz Satıcı ve Tahsin Tiryakioğlu gibi iki güçlü isimle yarışıp başkan oldunuz. Vaatleriniz arasında neler vardı ki tercih sizden yana oldu?
TİM’de adı Meclis olan ama Meclis olmayan bir yapı mevcut. Burada çok kıymetli seçim sürecinden gelip katılan 440 delegemiz var. Çok fazla söz hakları yoktu. Biz şimdi tabanı çalıştırmak istiyoruz. Türkiye’de yeniden bir ihracat heyecanı yaratmak istiyoruz. 71 bin ihracatçı var. Bunlar içerisinde her yıl ihracat yapanların sayısı 11 bin. Diğerleri yılda bir iki yapıyor. Bu ihracatçıların sadece 1000’i ise ihracatın yüzde 58.5’ini yapıyor. Bundan sonra bizim kaynağımız 70 bin kişi olacak. Onları bu yapının içine katmak onlara cesaret vermek, gerekiyor.
İhracatçı sayısındaki artış neden yetersiz kaldı?
Aslında başarılı bir noktadayız. Türkiye hem ihracatta hem de yurtdışındaki yatırımlarıyla önemli bir güç haline geldi. Globalleşen şirketlerimizin sayısı arttı. Yatırımcı ihraç ediyoruz. Ancak hepimiz biliyoruz ki artık yaptığımız işleri farklı yapmamız gerekiyor. Yeni ihracatçı adaylarımız genç tasarımcılar, kadınlar olacak. Dünyada e-ihracat gelişiyor.
İnovasyon konusunda çalışmalar sizce yeterli mi? Dünya bu konuda hızlı...
Türkiye’de ihracatın sadece yüzde 3.5’i yüksek ve orta teknolojiye sahip. Ama çalışmalar yetersiz demek haksızlık olur. En hızlı gelişme de savunma sanayiinde. Atak satışı öncü haberci. Bu sanayiinin dünyada çok ciddi karşılığı var. Kilosu 45 dolara geliyor. Şu anda ortalamamız 1.4 dolar. Kaldıraç etkisi çok yüksek olacak. Türkiye şanssız bir dönem geçirdi, içerideki tahribat etkiledi. Bundan sonraki dönem ihracatın gelişeceği bir dönem. Üretim, ihracat ve yatırımların ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Sektörel bazlı teşvikler zıplatacak. 25 milyar dolarlık katkıda bulunacak.
2023 için 500 milyar hedefi belirlenmişti ama artık imkansız. Revize edilmeli mi?
500 milyar dolar hedefini koyarken dünya ticareti 18 trilyon dolardı. 2023’de 33 milyar dolar olacağı düşünülüyordu. Bugün 17 trilyon dolar. Dünyanın hedefi de şaştı. Hedefi aşağı çekmek önemli değil. Yüzde 1 olan pazar payımızı 1.5’a çıkarmak önemli olan.
İhracat ve ekonomi için önerileriniz ne?
Zor bir ortamdayız. Kur artıyor, cari açık zorluyor. Dövize olan bağımlılığımızı azaltmamız yatırımları arttırmamız gerekiyor. Faiz silahı kullanılıyor ikisi birden artıyor. Kabul etmek gerekir ki bundan sonra hem kur, hem faiz, hem enflasyonun yükseldiği dönem olacak. Bu dönemi iyi yönetmek, finansal destek sağlanması. Ancak bankaların piyasayı zorladığını görüyoruz. Teminatlarda fabrikaların çok düşük gösterilerek kredi vermede zorluk çıkardıklarını görüyoruz. Piyasayı bankaların rahatlatması gerekiyor. Bankalar piyasayı desteklemesi.
AB İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMELİYİZ
Dünya ticaretinde ABD ve Çin arasında ciddi bir kavga var. Türkiye’yi nasıl etkiler?
Biz aslında ticaret savaşlarının içinde değiliz. Gümrük Birliği nedeniyle serbest ticaret anlaşmalarına taraf olamıyoruz. Öncelikle bu anlaşmanın yenilenmesi güncellenmesi gerekiyor. Bu güncellemenin Türkiye’nin büyümesine yüzde 1.3 katkı sağlaması bekleniyor. Bu da 13 milyar dolar katkı demek. AB’de 10 milyar dolar artış sağlıyor.
Türkiye AB ile yoluna devam etmeli mi? Bu da tartışılıyor çünkü...
Bu sorunun sorulması bile anlamsız. En büyük pazarımız. Aksine ilişkilerimizi geliştirmeliyiz. Türkiye AB’nin 7’nci tedarikçisi. Biz niye 5-6’cısı olmayalım diye tartışmalıyız. Sıkıntılı süreçler etkiliyor ama işi diyaloglarla çözmeliyiz.
GÜNDEM SADECE EKONOMİ OLMALI
Kur artışları ihracatçıya yarıyor mu? Nasıl etkiliyor?
İhracatçı kurdan şikayet etmez ama ara malı ve hammadde ithalatımız çok. Artışın katkısı sınırlı kalıyor. Bu noktada kur baskısı artsa da yine de avantajlı. Rekabetçiliğe fayda sağlar. Ama dolar 4 TL’ye düşerse zarar olur.
Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?
Gündem sadece ekonomi olmalı. İnovasyon bir anda olmaz bir nesille olur. Bunun için müfredata girmek gerekiyor. Çalışmadan olmayacağı kültürünü vermemiz gerekiyor. Zorlu süreci hep beraber geçeceğiz Çemberin içerisindeyiz. Birimizin karı ya da zararı diğerini etkiliyor. Egoist davranmamalıyız. Çarkın dönmesi, zincirin kopmaması gerek.
Paylaş