Paylaş
Şanghay Beşlisi’nde Rusya ile müttefik olan Çin, 15 Şubat’tan itibaren Türk vatandaşlarına yerel yönetimlerden davet olmadan vize vermeyecek.
RUSYA ile Türkiye arasında yaşanan kriz Çin’i de etkiliyor. Şanghay Beşlisi’nde Rusya ile müttefik olan Çin Halk Cumhuriyeti, Türk vatandaşlarına yönelik yeni vize uygulamasına başlıyor. Bu uygulamayla birlikte 15 Şubat itibariyle yerel yönetimlerden (belediyeler ve kamu kuruluşları) davet olmadan Çin vizesi alınamayacak.
TURİST SAYISI ARTTI
Çok değil dört yıl önceydi. Türkiye, Rusya’ya “Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın” talebinde bulunarak, Avrupa Birliği ve NATO’ya karşı yeni bir ittifak alternatifi arayışına giriyordu. Rusya, Çin, Hindistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan’ın bir araya geldiği Şanghay Beşlisi’ne gösterilen bu yakın ilgi sonrasında, Türkiye’nin bu örgüt üyesi ülkelerle ilişkileri daha da gelişti. Özellikle Rusya ve Çin ile yakınlaşma dış ticarete de yansıdı. Rusya ve Çin’le ticari ilişkiler hızla arttı. Çin’e 2000’lerin başında sadece 500 milyon dolar olan ihracat 2013 yılında 3.5 milyar dolara ulaştı. Gelen turist sayısı da 5 binlerden 2014’te 313 bine çıkarak rekor kırdı.
Çin’den Türkiye’ye yatırımlar da hızlandı. Dünyanın en büyük bankalarından biri olan ICBC, Tekstilbank’ı satın aldı. Türkiye’deki hızlı tren hattı yatırımları, metro ve tren vagonu ortak üretim projeleri, Shangai Electric’in 3.5 milyar dolara iki termik santral inşa etmesi gibi önemli yatırımlar gündeme geldi.
Ancak Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle başlayan derin krizin dalgaları gelin görün ki Çin’e kadar uzandı. Kriz, Rusya’nın Şanghay Beşlisi’ndeki müttefiki Çin’i de etkiledi. Çin geçtiğimiz günlerde ilk adımı vizeyi zorlaştırarak attı. Türk vatandaşlarına yönelik vize sistemini tamamen değiştirdiğini açıkladı.
Yeni sistemle Türk vatandaşlarının şahsi başvuru imkanı kaldırılıyor. Ticari vize için Çin’in resmi kurumlarından, yerel idarelerden “davetiye” alınması zorunlu hale getiriliyor.
GRUP BAŞVURULARI
Yeni düzenlemeyle artık Çin’deki bir firmadan gelecek davetiye geçerli olmayacak. Şahsi turistik vizelerde de ancak grup başvuruları kabul edilecek. Bir başka deyişle vatandaşların kendi başlarına Çin’e turistik seyahat için gidebilmelerinin kapısı kapanmış durumda. Yeni uygulama 15 Şubat’tan itibaren geçerli olacak.
Bu yeni uygulamanın gerisinde Rusya ile Çin’in son dönemde girdikleri dayanışma kadar Türkiye’den Rusya’ya giden Suriye çıkışlı cihatçılar meselesinin de bir faktör olduğu anlaşılıyor.
Peki bu gelişme sadece vizeyle ilgili bir düzenleme mi? Çin kamuoyunda durum ne? Bu soruları uzun yıllardır Çin’de yaşayan bir işadamı ile görüştüm. Bir yandan Rusya uçağının düşürülmesi, diğer yandan Türkiye’de yaşanan terör olayları ve Ankara, Şırnak, İstanbul patlamaları nedeniyle algının giderek bozulduğunu söylüyor.
Çin yönetiminin resmi açıklama yapmasa da Türkiye’ye tur satan firmaları uyardığını anlatan işadamı, “Burada adı konmamış bir sıkıntı yaşanıyor. Vize bir gösterge. Ticari ilişkiler de etkilenmeye başlayacak” diyor.
GERİLEME 2014’TE BAŞLADI
Son birkaç haftada rezervasyon iptalleri arttı. Her yıl Antalya’ya kamp yapmaya gelen Çinli spor takımları da bu yıl gelmemiş. Çin’e yönelik ihracat büyük gayretlerle 3.5 milyar dolara çıkmıştı ancak 2014’ten itibaren tekrar gerileme başladı. 2015 sonu itibariyle 2.3 milyar dolara düşmüş olduğu tahmin ediliyor.
Çin ile dış ticarette tıpkı Rusya’da olduğu gibi Türkiye büyük açık veriyor. İthalat 25 milyar dolar. İlişkiler kötüye gittikçe, iş dünyasında ihracatın tekrar eski günlere dönmesinden korkuluyor.
Türkiye 2023 yılı ihracat hedefini 500 milyar dolar olarak net bir şekilde ortaya koymuştu. 2015 yılında 144 milyar doları zar zor yakaladık. Irak, Suriye, Rusya derken ihracat kapısını dünyanın öbür ucundaki Çin de daraltıyorsa vay ihracatçının haline... Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve ihracatçıların işi her geçen gün zorlaşıyor.
Kruvaziyer merkezini Pire’ye kaptırmayalım
Kruvaziyer turizmi dünyada en önemli turizm alanlarından biri. 35 milyar dolarlık bir pazar. 30 milyona yakın yolcu bu turizmi tercih ediyor. Kruvaziyer turizmde dünyada üç bölge var: Akdeniz, Karayipler ve Uzakdoğu.
Bu bölgelerde yolcuların inip bindiği merkez limanlar (hub) var. Karayipler’de hub limanı Miami. Küba açılınca bir başka merkez Havana olacak. Barcelona, Singapur ve Hong Kong da diğer merkezler.
Başlangıç limanı ile demirlenen liman arasındaki mesafenin kısa ve geminin gece konaklayabiliyor olması önemli. O nedenle yakın bölgelerde hub limanı olması lazım. Örneğin Barcelona’dan çıkan gemi Türkiye’ye gelmiyor...
Türkiye’ye gelen gemiler genelde ya Venedik çıkışlı veya Pire çıkışlı; Türkiye’nin en büyük rakibi Pire.
Bu bilgileri tabii ki bu konunun uzmanlarından aldım... Neden anlattılar derseniz bugünlerde önemli bir gelişme var.
Yunanistan’daki Pire limanı yakın zamanda Çinli Cosco Pasific’e satıldı. İmtiyaz sözleşmesinde yer alan en önemli kararlardan biri kruvaziyer limanının geliştirilmesi. Bu kapsamda Cosco Pasific şirketi 135 milyon dolarlık bir yatırım kararı aldı. İşte bu gelişme uzun yıllardır İstanbul’u bu alanda önemli bir merkez yapmak isteyen ve bu konuda yıllardır bekleyen bir projeyi hükümete yeniden hatırlatmak isteyen turizmcileri harekete geçirdi.
Sektör temsilcileri eğer Pire limanı ciddi bir hub liman olursa İstanbul’un olma şansının kalmayacağı görüşünde...
“İstanbul’a yeni havalimanı yapılıyor. 150 milyon yolcu söz konusu. Bu yolcuya ulaşmak için bu proje önemli bir potansiyel yaratır. Proje Yenikapı’da yapılmalı. Burada deniz doldurulmadan bir liman yapılabilir.”
Kruvaziyer hub olmanın Barcelona’ya kazandırdığı ekonomik katkının 4 milyar dolara yakın olduğu belirtiliyor. İstanbul’a ise katkısının 3 milyon yolcu, 4-5 milyar dolar gelir olacağı tahmin ediliyor.
Uzmanlara göre bu kararı almak ve yatırıma başlamak için çok kısa bir süre var. 6 ay-bir yıl içinde hareket edilmezse İstanbul büyük bir şansı yitirecek.
Peki Galataport’un İstanbul için kruvaziyer liman olarak lanse edilmesi önemli değil mi?
Bu soruma verilen yanıt şöyle:
“Galataport bir merkez olamaz. En iyi ihtimalle 3 gemi yanaşabiliyor. Aslında hub limana en az 8 büyük gemi yanaşabiliyor. Bu proje Galataport’a zarar vermez aksine değerini arttırır.”
İstanbul’da yapılan otel, yeme-içme yatırımları kriz dinlemiyor, artıyor. Bu yatırımların boşa gitmemesi için turizmi çeşitlendirme şart.
Hükümetin yaklaşımı nasıl olur, göreceğiz...
Turizmci algı operasyonu istiyor!
Ankara’da, İstanbul’da, Şırnak’ta bombalar patladı. Suriye’de savaş, Güneydoğu’da savaş... Üstüne üstlük bir de Rus uçağını düşürdük...
En büyük darbe turizme indi. Bu yıl genel turizm gelirlerinde yüzde 40 düşüş bekleniyor. Toplam kaybın ise 20 milyar dolara kadar çıkacağı belirtiliyor.
İstanbul’a gelen kruvaziyer gemiler tamamen iptal, Kuşadası’nda yüzde 10 iptal var.
Rusya’nın Türkiye’ye gayri resmi olarak da olsa turizmi durdurması Antalya’da panik yaratmış durumda. Ve bu kadar soruna rağmen Turizm Bakanlığı’ndan ya da Ankara’dan çare için tek bir ses çıkmıyor...
Türkiye’ye yönelik bu olumsuz algı değişebilir mi? Sektör temsilcilerine göre tabii ki değişebilir. Bunun için önerilerini mektup haline getiren turizmciler Ankara’nın harekete geçmesi için görüşmeler yapıyor.
Türk Hava Yolları’nın son reklamını çok başarılı bulan turizmciler bir an önce bir “algı operasyonunun” başlatılmasını istiyor. Bunun için önerileri şöyle:
“Türkiye’nin acilen bir tanıtım politikası belirlensin. Bu bir devlet politikası olarak açıklansın. Uluslararası mecralar kullanılarak uluslararası organizasyonlar yapılsın.”
Paylaş