Paylaş
Bu sözlerin sahibi Erdoğan Demirören, geçmişe yönelik yaptığı değerlendirmede “başarılı” olarak nitelediği iş hayatının 61’inci yılında hayata veda etti...
Demirören, Türkiye’nin kısa sanayi tarihi içinde ilk kuşak iş insanlarından biri oldu. Babası Şükrü Demirören’in kurduğu oto yedek parçacılığı yapan Kolaylık Oto’da çocuk yaşta başladı çalışmaya...
Hem iş hayatını hem de okul hayatının birlikte götürürken 1957’de babasını kaybetmesi işlerin tamamen ona kalmasına neden olacaktı. 1972’de Türkiye’nin ilk likit petrol gazı dağıtımı yapan şirketi satın almalarıyla başka bir kulvarda yürümeye başladı Erdoğan Demirören.
Türkiye’nin eski bankacılarından Bülent Şenver’in yazdığı Türkiye’nin Liderleri kitabında yer alan röportajında ilginç bilgiler yer alıyordu Demirörenle ilgili.
Röportajda Demirören iş hayatındaki yolculuğunu şöyle anlatıyordu:
“Çok küçük yaşta babamın yanında başladım. Oto yedek parçacılığı yapıyorduk. Zamanla piston fabrikası kurduk. Geniş bir aileydik. Turizme atıldık, muvaffak olamadık. Derken gaz sektörüne girdik. Türkiye’nin ilk gaz şirketini 1971’de devraldık, bu şirket gerçekte 1957’de kurulmuştu. Yaptığımız yatırımlarla gaz sektörünü, Türkiye’nin en büyük yatırımı olan bir sektörü haline getirdik. Bir anda 48 şirkete çıktık, çok genişledik. 1980’de açıklanan 24 Ocak Kararları’ndan sonra ise küçülmeye karar verdik.”
İşini sevmeyen bir insanın başarılı olmasının imkansız olduğunu da söyleyen Erdoğan Demirören, kendisinin iş hayatına bakışını ise şöyle özetliyordu:
“İşini sevmeyen bir insan işinde muvaffak olamaz. Bir zaman sonra iş, hayatın eğlencesi oluyor. Biz de işimizi öyle seviyoruz. Onsuz yaşayamıyoruz. Umuyorum ki; Allah beni son saatime kadar çalışmaktan geri koymaz. Dört günden fazla tatil, bir işadamının canını sıkar. Alışan tempo, tutkular bizi iş hayatından uzaklaştırmıyor. Tatile gitsek dahi, beynimiz işimizde kalıyor.”
Erdoğan Demirören Türkiye’nin sayılı koleksiyonerlerinden de biriydi. Koleksiyonerliğin kendinin özel zevki olduğunu söylüyor ve “Herkesin bir zevki vardır. Bizim binamızda tüm odalarda resim vardır. Çalışanlar hayatının sekiz saatini ofiste geçiriyor. Uykuyu saymazsak evinde bile bu kadar vakit geçirmiyor. Odasında resim olması ona keyif verecektir. Bazı yerlerde de müzik çalar. Bunlar insanları motive etmenin bazı püf noktaları” yorumunu yapıyordu.
Demirören gençlere öğütleri ise şöyle sıralıyordu:
- Gençler şunu çok iyi bilmeli ki, hayat çok uzun, muvaffakiyet çok kısa. Hiç kimse kırk yaşından sonra iş hayatına adapte olup, muvaffak olamaz. O yaşa kadar tecrübe edinmek lazım. Tecrübe hayatta en önemli şeydir, beyin olgunlaşmasıdır.
- Bizim gençlerimiz biraz sabırsız. Tek bir çerçeveden bakmamaları gerekiyor. Daha geniş bir açıdan tabloya bakmaları lazım. Muhallebici dükkanına gittiği zaman muhallebinin nasıl yapıldığını dahi öğrenmek, onların görevi.
- Amerika’da ve Avrupa’da olay böyle. Türkler öyle değil. Türkler her şeyi öğrenmek ister. Ama maalesef hep yarım olur. O zaman da muvaffat şansı olmuyor. Gençler sabretmeyi öğrenmeli, en ufak detaya kadar inmeli, detayı öğrenmeden netice alınamaz.
Demirören Grubu kurucusu Erdoğan Demirören Rumeli Yönetici ve İşadamları Derneği’nin Yüksek İstişare Konseyi’nin de üyesiydi.
Demirören yakın zamanda yaptığı açıklamalarda, “Geriye dönüp baktığımda, hedeflerimize erişmiş olduğumuzu görerek gurur duyuyorum. Bugün, enerji sektöründen sınai üretimine; medyadan gayrimenkul, inşaat sektörüne kadar pek çok dalda rekabet eden Demirören Grubu’nun başardıklarından hem gurur, hem de büyük haz duyuyoruz” diyordu.
Paylaş