Paylaş
TÜRKİYE’nin güney sınırında çok yakında önemli bir gelişme olacak. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Irak hükümetinden gerekli desteği göremediği gerekçesiyle bağımsızlık için yapacağı referandumun tarihini 25 Eylül olarak açıkladı. Referandum kararının bölgede siyasi dengeleri değiştireceğine kuşku yok. ABD başta olmak üzere birçok ülkeden de bu karara destek var. Ancak Türkiye bu karardan memnun değil ve defalarca referanduma karşı olduğunu açıkladı. Ekonomi ile siyaset birbirinden ayrılmaz ama siyasette olacaklar bu yazının konusu değil. Yanıt arayacağım sorular ekonomik... Çok eski değil 5 yıl önce bin 500’ün üzerinde Türk şirketinin bulunduğu, 30 milyar dolarlık yatırıma imza atmış Türk müteahhitlerinin bölgenin kalkınmasına katkı sağladığı bu pazarda ekonomide neler olur? Referandumda çıkacak bir bağımsızlık kararı şirketleri nasıl etkiler?
BÖLGEYİ TERK ETTİLER
Bilindiği gibi bölgede özellikle üç yıldır ekonomik kriz yaşanıyor. Kuzey Irak petrolü satılamıyor, merkezi hükümetin bütçesinden de bölge yeterince pay alamıyor. Yatırımlar durdu. Türk müteahhitler 3 milyar doları bulan alacaklarını tahsil edemediği için bölgeyi terk etmiş durumda.Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün, alacaklar konusunda hiçbir gelişmenin olmadığını söylüyor. Yenigün, “Biz bölgeden zaten çekildik. Referandum kararı bizi doğrudan etkilemiyor” diyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na bağlı Türk Irak İş Konseyi ise temmuz ayı içinde iş yapan şirket temsilcileri ile bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapmıştı. 9 Ağustos’ta da yeni bir toplantı ile gelişmeleri değerlendirmeye hazırlanıyor.
Başkan Emin Taha’yı aradım, şu andaki durumu ve referandumun olası etkilerini sordum. Bölgede ekonomik krizin üç yıldır sürdüğünü söyleyen Taha da, müteahhitlik firmalarının işlerinin durduğunu ve pazardan çekildiklerini hatırlatıyor. Kuzey Irak’ın sorunlara rağmen Türkiye için vazgeçilmeyecek bir pazar olduğunu söyleyen Taha, bazı şirketlerin işlerinin yarım kaldığını ancak para ödemelerinin başlaması halinde bu firmaların pazara geri dönebileceğini de ekliyor.
VİZE SORUNU ÇÖZÜLDÜ
Referandumun ekonomiye etkisini ise “belli bir tedirginlik var” diye yanıtlıyor Taha ve şunları söylüyor: “Bir bekleme dönemindeyiz ama ilişkilerde bir sorun yok. Vize sorunu çözüldü. Irak’tan Antalya, İzmir, Yalova’ya gelen turist sayısı arttı. İhracat yılın ilk 5 ayında 4 milyar doları geçti. Benim tahminime göre bu yılın sonunda 10 milyar dolara yaklaşır.” Referandumun bu gelişmeleri nasıl etkileyeceğinin hükümetin alacağı kararlara bağlı olduğunu da ekliyor Taha ve şöyle devam ediyor: “Ticaret, ihracat sürmek zorunda... Ben her durumda sürer diye düşünüyorum. Gaziantep gibi güney illerinin ayakta kalması da buna bağlı. Bu fabrikalar da kapanırsa işsizlik sorunu büyür. Bu da terörü güçlendirir.” Yaptığım sohbetler siyaseten sıkıntı yaşansa da ekonominin şu andaki düzeyiyle devam edeceğini gösteriyor. Ayrıca Irak’ın yeniden inşası konusu da masada... Irak yönetiminin 100 milyar dolara ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Bu da ciddi bir ekonomik gelişmeye işaret ediyor. Türk şirketleri bu fırsatlardan ne kadar yararlanacak? Bu da bölgede atılacak siyasi adımlara bağlı.
‘ŞİRKET SATMIYORUM İHRACAT YAPIYORUM’
HAMDİ Akın. Türkiye’nin kafası farklı çalışan işadamlarından biri. Bir yandan sahip olduğu şirketlerde hisse satmasıyla, diğer yandan sürekli yeni yatırımlara cesaret edebilmesiyle ünlü.
2017 başında Akfen Yenilenebilir Enerji satışından sonra geçen haftalarda yine gündemdeydi. TAV Havalimanları Holding ve Mersin Uluslararası Limanı’nda hisse satışı gerçekleştirdi. Böylece 2017 başından beri 1 milyar 229 milyon dolarlık satışa imza attı. Akın’ın, bu satışların ardından yaptığı açıklamalarda ise ilginç bir söylemi vardı. “Ben şirket satmıyorum hisse ihraç ediyorum. Benim yaptığım ihracat” diyordu. Akın’ı aradım “Ne anlatmak istiyorsunuz?” diye sordum. Akın, 10 yılda 2.8 milyar dolarlık hisse satışı gerçekleştirdiğini söyleyerek başlıyor açıklamasına. Bunu yıla böldüğünde de yaklaşık 300 milyon dolarlık ihracata denk geldiğini ekliyor. Akın, gelen paraların yeni yatırım paketine kaynak olacağını, bu yatırımların bitmesinden sonra aynı politikaya devam edeceğini dile getiriyor. Akın’a göre bu tür hisse satışlarının “en kıymetli ihracat kalemi” sayılması gerekiyor. Şöyle devam ediyor: “Üstelik hiçbir ithal ikamesi olmadan yapılan ihracat bu. Sadece bir hisse senedi karşılığı bu sermaye ülkeye giriyor. Bu tip devirler cari açığın kapatılması için çok önemli” diyor.
SON RAUNT HAVAŞ’IN
HAVAŞ, 1995 yılında özelleştirilen bir kuruluş. 2007’de TAV tarafından satın alındı. Halen 26 havaalanında yer hizmeti veriyor. Bu hizmetlerinden biri de havaalanı ile şehir merkezi arasında yolcu taşıma. Şu anda 19 havaalannda bu hizmeti vermeye devam ediyor. Ancak uzun bir süredir Havaş’ın başı İstanbul, Antalya ve Ankara gibi yolcu yoğunluğunun çok olduğu illerde belediyelerle dertte. Belediyelerin engelleriyle karşı karşıya. Dediğim gibi Ankara’da bu tartışmaların yaşandığı şehirlerden biri. Ankara’ya gidenler ya da orada yaşayanlar bilir. Havaalanı ile şehir merkezi arasında ulaşım arabanız yoksa ya taksilerle ya da özel otobüslerle sağlanabiliyor. Metro ve belediye otobüsü gibi toplu ulaşım araçları ne yazık ki yok.
2013’e kadar bu hizmeti Havaş veriyordu. Daha sonra belediye Belko Air’i kurdu. 2014’de belediyenin bu konuda açtığı ihaleyi de Belko Air kazandı. O tarihten beri de anlaşmazlık mahkeme koridorlarına taşınmış durumda.
Havaş’ın hizmetleri mahkeme kararlarıyla bir durduruluyor bir başlatılıyor. En son 2015’de Ankara 3. İdare Mahkemesi kararıyla hizmetlerinin yasalara uygun bulunduğu için hizmete geçen Havaş, kısa bir süre sonra tekrar engellenmişti. Havaş yine mahkemeye gitti ve önceki gün Esenboğa-şehir merkezi arasındaki yolcu taşımacılığı seferlerine yeniden başladı. Havaş’ın tazminat davası açma hazırlığında olduğunu da öğrendim.
Rekabet her zaman iyidir. Hem kalite hem fiyat rekabeti artarsa kazanan Ankaralılar olur...
Paylaş