Dünyada 3 trilyon dolarlık bir pazar olan sağlık turizmine, Türkiye Bodrum Kaplankaya’da açılan Canyon Ranch’le iddialı bir giriş yaptı. Dünyada üst gelir düzeyine sahip turistlere hitap eden ve sadece ABD’de bulunan Canyon Ranch Avrupa şubesini Türkiye’de açtı. 250 milyon dolarlık yatırım yapılan bölümün proje sahibi Burak Öymen, “Amacımız yüksek gelir standardına sahip insanlar. Burada ev alan yabancılar Türkiye’yi gizli kalmış bir sır olarak tanımlıyorlar” diyor. Bu merkezde ev satın alanlar arasında Ali Koç, Muhtar Kent, dünyanın en ünlü mankenlerinden Karolina Kurkova ve isimleri saklı ünlü yatırımcılar yer alıyor. Merkez Rahmi Koç ve Muhtar Kent’in onuruna verilen akşam yemeğiyle resmi olarak açılmış oldu. Muhtar Kent merkezden 4 yıl önce konut almış ve ilk kez o akşam evinde kaldı. Kent’in proje ve yatırımcı Burak Öymen için şu sözleri önemliydi: “İnsanlar arasında üç tür ilişki vardır. Kâr, güç ve güven ilişkisi. Burak Öymen ve Capital Partners İcra Kurulu Başkanı Hasan Aratla benim ilişkim güven üzerineydi. Yanılmamışım.” 10 yıl içinde tamamlandığında yaklaşık 2.5 milyar doları bulacak yatırıma ilişkin Öymen ile sohbetimiz şöyle oldu:
* Capital Partners’in kuruluşunu özetler misiniz? Ne zaman, nasıl kuruldu?
- 2001 yılında kuruldu. Kazakistan’da bir şirketim vardı. Büyütmek için gelmiştim. Sercanla aramızda bir dostluk oluştu. İş ilişkisine dönüştü. İlk projemiz bir ofis binasıydı. O bina Almaatı ilk A sınıfı ofis binası oldu. İkimizin de kısıtlı kaynakları ama kredi imkanları vardı. Risk alarak bir marka yaratmış olduk. Sonra Moskova’ya döndüm. Ve büyüme başladı.
2005’TE ARSA ALDIK
DIŞ Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra Türkiye’yi dünyayı anlatmak için “acil seferberlik” ilan eden ilk kurumlardan biri oldu. Başkan Ömer Cihad Vardan, 133 iş konseyi aracılığıyla dünyaya Türkiye’de ekonomik hayatın devam ettiğini anlatmak üzere projeler oluşturduklarını geçen günlerde açıklamıştı. Buna göre 11 maddelik acil eylem planı da paylaşılmıştı. Bu maddelerden biri de bir İletişim Komitesi kurulmasıydı. Komitenin başına da Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Üyesi Ebru Özdemir’in getirilmesine karar verilmişti.
ÖNEMLİ MESAJLAR
Komite kuruldu. DEİK’in bu tanıtım atağını gerçekleştirecek projeleri hazırlayan “İletişim Komitesi” üyeleri de belli oldu. Komite, Limak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in yanı sıra, yine DEİK’in yönetiminde yer alan Kale Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur ve Kayseri’nin önemli ihracatçılarından Berna İlter’den oluştu... İş dünyasında artık “DEİK’in Amazonları” olarak anılan iş kadınları, dünyadaki partnerlerine Türkiye’de yatırım ortamının eskiye göre daha fazla fırsatlar sunduğunu, hayatın devam ettiğini anlatacaklar. Komite üyelerinden Berna İlter, “Her yere gitmeyi düşünmüyoruz. Daha çok düşünce kuruluşları aracılığıyla mesajlar vereceğiz” diyor.DEİK’in dünyaya kadın üyeleri aracılığıyla mesaj verme kararı ise ayrı değerlendirilmesi gereken bir konu. Çünkü Türkiye’nin önemli sorunlarından biri de, kadının çalışma hayatında temsil oranının yüzde 27’lerde olması.
TEK KADIN ÜYE YOK
ÖZLEM Çerçioğlu... Adnan Menderes’ten beri sağın kalesi olmuş Aydın’da Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yüzde 44 oyla belediye başkanlığı kazandırmış bir kadın. Milletvekilliğini bırakarak geçtiği belediye başkanlığında 7’nci yılını dolduruyor. En başarılı belediye başkanları sıralamasında 4’üncü olan Çerçioğlu, kent içinde kalan arazileri kamulaştırarak, alışveriş merkezi (AVM) ya da gökdelen yerine yeşil alan haline getiriyor. “Kenti kadınlar kullanıyor. Yerel yönetimlerde daha fazla kadın olmalı” diyen Çerçioğlu, başarısının bir başka nedenini de parti ayrımı gözetmeden hizmet vermesine bağlıyor.
9 BİN DOLAR GELİR VAR
Aydın sosyo ekonomik olarak nasıl bir kent?
- Nüfusumuz 1 milyon 50 bin. Kişi başına düşen 9 bin dolar gelirle, üst sıralardaki kentlerden biriyiz. 17 ilçemiz var. Tarıma dayalı, yan sanayi ağırlıklı bir kent. Bir de turizm var. Kuşadası ve Didim bizim sınırlarımız içinde. Büyükşehir belediyesi olarak tarımsal üretim yapan üreticimize destek oluyoruz. Kadın kooperatifleri kuruyoruz. Bu yıl üç milyon adet çiçek üretimi yaptı kadınlarımız. Ön anlaşma ile onları satın alıp şehrin çeşitli yerlerinde kullandık. Bozdoğan’da yerli tohum üretimi yaptık. 3 milyon adet tohum topladık. Köyleri dolaşarak 300 yıllık tohumları sandıklardan çıkarttırdık. Çocukluğumuzun kokulu domateslerini üretir hale geldik. Fideleri dağıttık. Karacasu’da mantar üretimi yapıyoruz. Süt ve süt ürünleri kooperatifimiz var. Ürünleri satın alıyoruz kafelerimizde satıyoruz. Mezbahamız var. Sayısı 15’e ulaşan Eget şubelerimizde de ucuza et satıyoruz. Üretici çok zor durumda. Girdi maliyetleri çok arttı. Ama Aydın’da üreticinin başı dara düştüğünde ürününü biz satın alırız.
BUGÜN iktidarıyla muhalefetiyle tüm Türkiye, İstanbul Yenikapı’da buluşacak. “Demokrasi ve Şehitler Mitingi” ile sokaklardaki demokrasi nöbetleri sona erecek.
Türkiye’nin olağanüstü günleri geride bırakıp normalleşmesi için önemli bir adım olacak bu. 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ekonomide yarattığı tahribatın normalleşmesi ise biraz zaman alacak.
Çünkü darbe girişiminin ekonomiye verdiği zarar büyük. Aslında hükümet 17-25 Aralık’tan itibaren Fetullahçı Terör Örgütü’yle (FETÖ) ilgili şirketlerin peşindeydi. Darbe girişiminin ardından FETÖ örgütüyle ilgisi olan küçük şirketleri Kanun Hükmünde Kararname ile hemen kapattı. Hükümet FETÖ ile ilişkisi olduğu öne sürülen, belli bir ekonomik büyüklüğe sahip, istihdam sağlayan yüzlerce şirket ise incelemeye alındı. Ekonomik dengeler açısından olumsuz sonuç yaratmaması için bu şirketlerin kapatılması öncelikli tercih olmadı.
3 AŞAMALI İNCELEME
Yapılan açıklamalar bu şirketler için üç aşamalı inceleme olduğunu gösteriyor. Mali denetim, kayyum atama ve kapatma...
TÜRKİYE olağanüstü günlerden geçiyor. Aklın alamayacağı bir darbe girişiminin ardından bürokrasi, eğitim dünyası, yargı hallaç pamuğu gibi atılıyor.Terör ile bağlantısı olanların ayıklanması bu yapının çökertilmesi ülkenin yararına. Ancak ortaya çıkan gerçekler ürkütücü, şaşırtıcı. Köklü bir sorun ile karşı karşıyayız. Bu yüzden normalleşme sürecinin kısa zamanda gerçekleşmesi hayal gibi.Endişelerin, kaygıların yaşandığı bir alan da iş dünyası. Bugünlerde isimlerini çok yakından bildiğimiz bazı işadamları, FETÖ örgütü üyesi olarak suçlanıyor.Darbenin yarattığı travma o kadar büyük ki gazetelere verilen tam sayfa ilanlarla ‘yanıldık’ itirafları bile çok ünlü şirketlere yönelik suçlamaları engellemiyor.Dumankayalar, Boydaklar, Sönmezler, Ortadoğu Tekstil’in sahibi Ali Akbulut gibi ünlü işadamları gözaltına alındı.Cemaatin okullarına destek olmuş, ya da birkaç okul açılışında yer almış bazı işadamları ise kaygılı bir bekleyiş içinde.
VUR RAKİBİNE!
Cemaatle uzaktan yakından bağlantısı olan işadamları ciddi sıkıntıda. Ancak sadece onlar değil. Bugünlerde iş dünyasında dedikodudan ve ihbardan geçilmiyor. Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci’den, “Konjonktürden yararlanmaya çalışanlar odanın itibarını zedeliyor” başlıklı açıklaması da durumun boyutunu açıklıyor. Alışveriş yapan müşteri de, çocuğunu özel okula gönderen veli de endişeli...Hükümete yakın bir işadamı ile konuşuyorum. İhbar ve dedikodu fırtınasının giderek arttığını söylüyor. Bu sürecin uzamasının yaratacağı ciddi sıkıntıları hatırlatıyor. Bir an önce normalleşme sürecine geçilmesi gerektiğini belirtiyor, “Güven kaybının yaşandığı bir dönem. Bazı kesimler rakipleri hakkında dedikodular üretebiliyor. Doğru da olabilir yanlış da. Ama bu suçlamaları dikkate alarak olayı bir cadı avına döndürmemek gerekiyor” diyor ve ekliyor:
İHTİYACIMIZ GÜVEN
MÜBARİZ Mansimov Gurbanoğlu, Azeri kökenli bir işadamı. Dünyanın en büyük denizcilik şirketlerinden birinin sahibi. Palmali Grubu bugün yaklaşık 200 gemilik bir filo ile petrol taşımacılığı yapıyor. Bu alanda dünyanın ilk beş büyük şirketi. Mansimov, Forbes’in dünyanın en zengin işadamları listesinin vazgeçilmez isimlerinden. 2015’te de 500 işadamından oluşan listede yer aldı.
100 MİLYON DOLAR
Mansimov her ne kadar 1998’den beri Türkiye’yi üs olarak seçse de Türk kamuoyunda isim yapması 2011 yılında oldu. Bodrum Yat Limanı’nı Jefi Kamhi’den 42 milyon dolara satın alan Mansimov, 100 milyon dolar yatırımla marinayı dünya jet setinin merkezi yapmak istedi.
40 metrenin üzerindeki gemilerin yanaşmasına imkan veren marinaya bugüne kadar 780 tekne yanaştı. Bu isimlerin arasında Bill Gates de var Abramoviç de..
Türkiye’nin 1960’da başlayan darbeler tarihi, her on yılda bir büyük bedeller ödetti hepimize. Tam artık bitti diyorduk ki bu vahim eylemi yaşadık.
Darbe hangi nedenle, hangi ideoloji ile olursa olsun kabul edilemeyecek bir olay. Yüzlerce insanın hayatına maloluyor. Aynı zamanda ekonomiye verdiği zararla da hep en alttaki kesimi vuruyor.
Darbe demek kaos demek, kaos ise ülkenin içe kapanması, dünyadan kopması demek.
Darbelerle her on yılda bir kesintiye uğrayan demokrasi, ekonomide de Türkiye’yi vasata mahkum etti.
İSTANBULLULAR bilir. Çok değil 2000’li yılların başına kadar Levent’ten Maslak’a uzanan hatta Roche, Deva, Tekfen, Eczacıbaşı, Renault gibi fabrikalar yer alırdı.
Bu fabrikalardan biri de Philips televizyon fabrikasıydı. Şirket fabrikasını Çorlu’ya taşımaya karar verince arazisi satışa çıktı. Arazinin yüzde 25’i de Sabancı Grubu’ndaydı. Arsa 1990’lı yıllarda Bursalı iplikçi Bisaş Tekstil’in sahibi Muammer Ağım tarafından satın alındı. Ağın kendisine ortak olarak ünlü Gümüşsuyu Halıları’nın sahibi Necmettin Öztemir’i seçti.
Yıllar içinde yaşanan krizlerle iki ortak da tekstilden çıktı. Ağım Bisaş’ı kapattı. Öztemir’in Gümüşsuyu fabrikası ise 2001 yılında 26 milyon dolarlık piyasa borcu, 7 bin borsa mağduru ve 1500 işçinin alacakları ile iflas etti.
2003 YILINDA AÇILDI