Paylaş
Sedef anlatıyor:
Bu yemek, bizim annemle birlikte hazırladığımız ve hepimizin ortaklaşa en çok sevdiği tariflerden biridir. Bezelye ayıklama işi ben ile Demet’in, diğer teferruatlarsa annemin göreviydi…
Babamla ayrıldıktan sonra biz annemle Bostancı’ya taşınmıştık. O yıllarda her çarşamba Bostancı’da büyük bir pazar kurulurdu. Annemin en büyük keyiflerinden biri bu pazar alışverişlerine yanında bizi götürmekti…
Ben sebzelerin arasında deli gibi eğlenirken, Demet de çığlık çığlığa bağıran pazar esnafını dikkatli gözlerle incelerdi. Ee akşama şenlik var… Hem lezzetli yemekler yenilecek hem de Demet’in pazar gözlemleriyle soframız kahkahayla dolacaktı.
Sanırım ben 13 yaşındaydım o sene… Nisan ayında annem tatsız bir sancıyla hastaneye kaldırıldı. Ameliyat ve tedavi süreci derken, mutfak işleri de bana kaldı. Yine bir çarşamba, okuldan eve döndüğümüzde Demet’e “Annem bugün taburcu oluyor. Haydi pazara gidelim. em o çok sevinir, biz de eğleniriz” diye ısrar ettim.
Akşam sofrayı hazırladık. Annem ilk defa yatağından kalktı. Demet, kardeşim, annem ve ben uzun zaman sonra hepimiz aynı sofra başındaydık… Ben heyecan içinde yaptığım etli bezelyeli pilavı servis tabağına aldım. Annem şöyle bir göz ucuyla pilava bakıp “Sedefciğim bunun pirinçleri nerede?” diye sordu. Ben de “Bezelye yeni çıkmıştı, lezzetli olsun diye bolca bezelye koyduk” dedim. Annem her zamanki sukünetiyle “pazara gitmeniz pek işe yaramamış en turfanda sebze ile yemek yapınca pazar ekonomisi işe yaramaz kızlar” diye lafı kestirip attı. Biz tabi ki Demet’in neşeli taklitleriyle vaziyeti tatlıya bağlayıp annemi keyifle ve o meşhur sloganı “Ağzımızın tadı bozulmasın çocuklar”ıyla sofradan kaldırdık.
Hala ne zaman turfanda bezelye görsek Demet’le aklımıza annemi hastaneden eve çıkardığımız o gün yaptığım bol bezelyeli unutulmaz pilavım gelir ve gülümseriz…
Sizin de ‘ağzınızın tadı hiç bozulmasın’…
Paylaş