Paylaş
İrtica, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti için tıpkı bölücülük gibi baş tehlike haline geldi. İBDA-C ve Hizbullah, silahlı eylem örgütleri. Bunları besleyen asıl bataklık nerede?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, FP'nin kapatılması davasına girerken, bu yaraya neşteri vurdu:
- İrtica, yaklaşan değil yaşanan bir tehlikedir!
Var mı itirazı olan? Olmaz olur mu! Açın dinci basını da, koro halindeki hakaretleri okuyun. Cumhuriyet düşmanları, entel-liboş takımı ile numaracı cumhuriyetçiler yıllardır aynı koroda. İtiraz neymiş, baştan aşağı iftira!
Savaş, ‘‘Ülkemizde irtica ve bölücülük, açık ve yakın tehlike olmaktan çıkmış, yaşanan tehlike halini almıştır’’ diyor ve ekliyor:
- Yaşanan tehlike, meşru müdafaa hakkı veren, mutlaka bertaraf edilmesi gereken tehlikedir ve şu anda Türkiye Cumhuriyeti, irtica ve bölücülüğe karşı meşru müdafaa halindedir.
Tehşis konuldu. Hastalık belli. Ama, kamuoyundaki aymazlık sürüyor.
Terör uzmanı, araştırmacı-yazar Ercan Çitlioğlu uyardı:
- Bu ülkede kaç Vural Savaş var? Kaleyi belli sayıda cengaver koruyor diye yan gelip yatanlar, yarın bir gün altlarındaki zemin kaydığında işin ne denli vahim olduğunu anlarlar, ama çok geç kalmış olurlar.
Bu çimdik hepimize! Ercan'a katılıyorum:
- O yüzden, şimdi her laik cumhuriyet sevdalısı, bir Vural Savaş, bir Yekta Güngör Özden, bir Çevik Bir, bir Kemal Yavuz, bir Uğur Dündar kadar cesur olamazsa, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı da üzülür.
Kısacası, milleti işgalden kurtarıp, bu çağdaş cumhuriyeti kuran büyük Atatürk ve silah arkadaşlarının kemikleri sızlar. Bu ülke hepimizin!
* * *
Başsavcı Vural Savaş'a hakaret eden dinci kesim, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'u yere göğe sığdıramıyor. Ağrıma gitti. Yargıtay Başkanı, yürekli hocamız Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ü mahkemeye verip hakaret davası açmış.
Emin Çölaşan'da okuyunca önce inanamadım. Hoca'yı aradım:
- Doğru mu Hocam?
Din bezirgánlarının boy hedefi olan Öztürk'te yılgınlık yoktu:
- Doğru, maalesef doğru!
Neden? Nedeni belli... Yaşar Nuri Öztürk, Adli Yıl açılışında, Anayasa'yı 'gayri meşru' ilan eden Yargıtay Başkanı'nı eleştirmişti:
‘‘Bu mevkideki bir insan, kendisini o makama getirmiş bir Anayasa'yı gayri meşru sayacak kadar hukuk bilmez veya gözü dönmüş olabilir mi?’’
Sami Selçuk'u ben de eleştirmiştim. Ama, Anayasa ile ilgili sözlerini en anlaşılır üslupla eleştiren, Cumhurbaşkanı Demirel olmuştu.
En azından, bir dava da Demirel'e karşı açması gerekmez mi?
* * *
Murat Sökmenoğlu aradı:
- Liderler zirvesiyle ilgili yazın için Taha Kıvanç, bize çatıyor.
Yeni Şafak Gazetesi'ni açıp okurken güldüm. Taha Kıvanç müstear isim. Fehmi Koru yazıyor. Son dönemde, nedense, sürekli Hürriyet'le uğraşıyor.
Benimle ilgili yazılarında asker kökenli olmamı, eski Harbiyeli yönümü gündeme getiriyor. Aklı sıra, bu vesileyle, asker düşmanlığını kusuyor!
Vah garibim vah!.. Harbiyeli olmak onurdur Fehmi! Hem onurdur, hem gurur!
Bizler 1459 eski Harbiyeli, bu onurun hamuruyla yoğrulduk. İçimizde ne ordu düşmanı vardır, ne Atatürk düşmanı... Bunlar bizim değerlerimizdir!
Madem Zehir Hafiye oldun; Uğur Dündar, Ercan Çitlioğlu ve benim, nereden sınıf arkadaşı olabileceğimizi de bul. Yan yattın... Ya toparlan, ya utan!
Paylaş