Paylaş
Vatandaş, CHP'nin de hükümete girmesini, Baykal'ın üç liderin bulunduğu fotoğrafta yer almasını istiyordu. Vatandaş, bu hükümetin kuruluşuyla sanki büyük bir yükten kurtulmuş, rahatlamıştı.
Bir TV programı sonrası aldığım olumlu tepkiler bunun kanıtıydı. Önceki gece, Malatya eski Milletvekili Mustafa Yılmaz'ın kızının nikâh kokteylinde eski SHP'liler ağırlıklıydı. Aydın Güven Gürkan, Rıza Yılmaz, Mustafa Doğan, Atilla Hun, Timurçin Savaş, Ali İbrahim Tutu, Cemalettin Gürbüz, Azimet Köylüoğlu, Adnan Erkmen, Ali Dinçer, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden ile sohbet ettik.
ANLAMSIZ ELEŞTİRİLER
SHP'lilerin çoğu, Baykal'ın güvenoyu öncesi hırçın eleştirilerine anlam veremiyordu. Hükümeti sıkıştırmak isteyen RP ve DYP'nin umudu CHP'nin bu tutumuna bağlanıyor.
Siyaset Çınarı Osman Bölükbaşı, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal'ı aradı:
‘‘Bu bir tehiri icra kararıdır. 55. Cumhuriyet Hükümeti icra kararının kaldırılması için kurulmuştur. Bu miras bitli bir yorgandır. Bitleri tek tek ayıklayıp temizleyemezseniz, tehiri icra kararını kaldıramazsınız.''
Keşke CHP Lideri de olaya bu gözlükle baksaydı. Sinop eski Milletvekili ve TBMM eski Başkanvekili Özer Gürbüz'ün nefis bir değerlendirmesi var:
‘‘Bir İngiliz yazar, Sıkıntının Felsefesi'ni yazmış. Sıkıntı, canlının bir objeye tutkusundan kaynaklanıyor. Ve ana rahminde başlıyor. Çocuk orayı seviyor, doğumda objeden ayrılınca başlıyor ağlamaya. Obje bir dönem ana sütü oluyor; sonraları bir çiçek, bir kedi veya köpek... Bazen sevgili, bazen lüks bir hız motoru, bir otomobil ya da bir makam, bir şirket, bir uçak... Ve objeden kopup uzaklaşan, asla kavuşamayacağını anlayan insanın sıkıntıları artıyor. Sıkıntı arttıkça bunalıma giriyor. Darlanıp önü alınamaz hastalığa dönebiliyor. Sıkıntının Felsefesi, bizim toplumumuz için her dönemde geçerli bir olgu.''
Bu sıkıntının, kimin hangi objesi için anlatıldığını sordum, güldü:
‘‘Benden bu kadar, devamı size ait. Ama sakın sıkıntıya kapılmayın.''
Bugün hükümet programı okunuyor. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner'e 'Aranızda uyum nasıl?' diye sordum. Bir puro ikram etti:
‘‘İçmiyorsun, ama al. Bunu Sayın Ecevit gönderdi, vallahi.''
İnanamadım... Taner gülerek devam etti:
‘‘Ben ürküyordum; 'acaba ak dediğime kara derler mi?' diye. Bir haftada tam tersi oldu. Sorunları konuşuyoruz, iki-üç cümlede uzlaşıyoruz ve karar verip uyguluyoruz. Sanki tek parti hükümetiyiz.''
Memur maaşlarından örnek verdi:
‘‘Kabineye önce Zekeriya Temizel sunuş yaptı, ardından ben. Fark vardı aramızda. Ben, 'Farklı, çünkü muhasebe sisteminden doğuyor. Ben nakit bazda, Temizel ödenek baz ile sunuş yaptık' dedim. O da, şunda şuyu bunda buyu çıkarınca tablo aynı, dedi. Mesut Bey, finansın çözülüp çözülemeyeceğini sordu, olumlu yanıt verdik. Onaya sundu, oybirliği ile karar alındı.''
BİTLER TEMİZLENİR
Taner, ‘‘Güzelliği şu, dedi, yönetim tepedeki süperstarla yürütülebilinir. Ancak süperstar hastalanırsa işler aksar. Ama herkese sorumluluğu paylaştırırsa çözümü olmayacak sorun kalmaz.''
Güneş Taner'e güvenirim, o böyle söylüyorsa sıkıntı da yoktur, yorgandaki bitler de temizlenir.
Paylaş