Paylaş
Essen
Avrupa ülkelerinden herhangi birine geldiğimde hep aynı şeyi düşünürüm:
‘‘Türkiye aleyhine yıllardır yürütülen kampanyaya karşı elimiz kolumuz bağlı, ağzımız kapalı niye sustuk?’’
Öyle ya... PKK burada at koşturuyor. DEV-SOL, halkın teferruatları dediğimiz küçük franksiyonlar Avrupa'da karşınıza, ‘‘Türkiye ile mücadele eden siyasi gruplar’’ gibi çıkıyor.
Hıristiyan Demokratları da bunların etkisinde, Sosyal Demokratları, Yeşilleri de...
Bu ülkelerdeki siyaset adamlarına kızmadan önce; yani çuvaldızı onlara batırmadan önce, iğneyi kendimize batırmamız gerekiyor. Bu grupları ülke dışına püskürtmek yetmiyor, onların kurduğu lobilere karşı çıkmak için oyunu kurallarıyla oynamak gerekiyor.
Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Meclisi Başkanı ve parti yetkililerini ziyaretimiz sırasında bu gerçeği tüm çıplaklığıyla bir kez daha yaşadık.
* * *
Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin davetlisi olarak buraya gelen gazeteci ekibinde yılların deneyimli kalem erbabı bir aradaydık. Oktay Ekşi, Ali Sirmen, Yavuz Donat, Hikmet Çetinkaya, ben, Yalçın Bayer, Güler Kazmacı, Hakan Çelik... SPD Grup Başkanı Manfred Dammeyer sorulara yanıt verirken, özellikle Öcalan konusundaki sorulara biraz bozuldu. Yeşiller Partisi'nden İmar Bakanı ve Eyalet Başbakan Yardımcısı Michael Vesper daha rahattı, ama geçen yıl bahar aylarında Kuzey Irak'a bir heyet olarak yapacakları gezinin üç gün kala Türk hükümeti tarafından iptal edilmesini bir türlü içine sindirememiş.
Yeşiller'in Grup Sözcüsü Christiane Bainski ile Göç Komisyonu üyesi milletvekili Siegfried Martsch de aynı tutum içindeler.
Bir şey dikkatimi çekti. Biz buradayken yapılan Hessen eyalet seçiminin Yeşiller'in yenilgisiyle sonuçlanması dengeleri altüst etti. Çifte vatandaşlık yasası bile birdenbire tehlikeye girecek noktaya geldi.
Yeşiller Partisi Milletvekili Martsch, partiden istifa etmeyi bile düşünüyor. Sırf ilkelerden ödün verileceği için.
Bütün bunların yanında, Türkler'in giderek daha iyi organize olduğunu gördük. Türk İşadamları Derneği, bizim girişimcilerin önünü temizleyip ufkunu açıyor. İngiltere'deki tekstilcilerle bile birleşmek üzereler. 91 sektörde iş yapıyorlar. Türkiye'ye yaptıkları gezilerden çok memnun dönmüşler.
Yani buralarda işlerini kurup çarkı döndürürken, Türkiye'yi hiç unutmuyorlar:
‘‘Türkiye ile duygu bağlarımızı, Almanya ile siyasi ve ekonomik bağlarımızı güçlendiriyoruz’’ diyorlar.
* * *
Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin yeni bürolarının açılış törenine katıldık. Prof. Faruk Şen'i yıllardır tanıyorum. Araştırmalar Merkezi'ni kurarken, bir kendi, bir de yarım gün çalışan iki elemanı vardı. Şimdi 35 uzman ile Almanlar'ın bile gözdesi haline geldi. Törende bunları anlatırken, son yaptırdığı araştırmayı gözledim. Genç genç uzmanlar Türk ailelerini arayarak, ‘‘Çifte vatandaşlıktan sonra burada bir Türk partisi kurulması yararlı olur mu, olmaz mı?’’ sorusuna yanıt arıyorlar.
Din dersleri gündemde, ama akıllı-uslu gitmek istiyorlar. Çünkü, din derslerini Milli Görüş'ün tekeline bırakmak istemiyorlar. Bir de, Yabancılar Meclisi var ki, buranın başkanı bir Türk.
Kısacası Türkler, burada sıkı örgütleniyor.
En çok şikâyet ettikleri nokta, Türkiye'de hâlâ oy hakkının tanınmaması. Biz bu işe formül bulamadık.
Burada yaşayan Türkler, kendi formülleriyle yarın bir gün Türkiye'de bizim de önümüzü açabilirler.
Parti kuramıyorlar, ama ‘‘CHP'yi Destekleme Derneği’’ veya ‘‘ANAP'ı Destekleme Derneği’’ kurmuşlar.
Bu bile iyi başlangıç.
Paylaş