Paylaş
GAP uçağı yeni havaalanından yükselirken, Baba kenti seyrediyordu: ‘‘Balıkesir çok güzel bir il. Üniversiteyi biraz iteceğiz, ağır kaldı. Her gelişimde, ilin ihtiyaç listesinden biri düşüyor.’’
Her ilin ihtiyaç listesi elinde. Hatta beyninde. Bize ‘Uğurlar olsun’ derken, Ecevit-Çiller görüşmesinden son bilgileri ilettim:
‘‘Görüşme olumsuz. Tansu Hanım, ‘Başbakan siz olun, ama Meclis'te grubu olan partilerin katıldığı geniş tabanlı bir hükümet kurun' demiş. Öneriyi GİK'e götüreceğini açıklamış. Tansu Hanım Fazilet'i dayatıyor.’’
Durdu. Bir süre konuşmadı, sustu. Sonra bana döndü:
‘‘Önemli birine bir haber gönderdim. Git söyle, dedim. Söylemiş. Aradan on gün geçti, karşılaştık. ‘Ne oldu?' diye sordum. ‘Haberin yerine vardı' dedi. Vardı da ne oldu? Bana, ‘Gel bir çay içelim' dedi. Hadi çay içelim...’’
Bastı kahkahayı... Uçak bulutların üstüne çıkmıştı. Hostesi çağırdı:
‘‘Hanım kızım, misafirim İsmet Solak'a çay ısmarlamak için söz verdim. Bana da yarım fincan getir. Bak, diğer misafirlerimiz ne içerler?’’
Sabah uçakta Hüsnü Mübarek'in gezisini değerlendirmişti:
‘‘Bir Arap dünyası, bir de bu dünyadan farklı bir İslam dünyası var. Aslında dört dünya var; İslam, Arap, Türk ve Batı dünyaları. Biz bu dördün üçünde varız, Mısır ikisinde.’’
* * *
Ankara'ya dönerken aynı konuyu açtı:
‘‘İslam dünyası içinde bir Türk dünyası var. Ama Türk dünyası, bilhassa Türkiye, Arap dünyasına karşı ters değil, Araplara kardeşlik hisleriyle bakar. Fakat, Arap dünyasında bir takım alerjiler, kaygılar ve vehim var.’’
Arap alemindeki Türkiye karşıtlığını son yıllarda hep gözlüyorduk:
‘‘Türkiye Cumhuriyeti'nin Lozan ile sınırları çizildiği zaman, Musul ve Hatay meseleleri çözülmemişti. Hatay plebisitle çözümlendi. Musul, Şeyh Sait isyanı yüzünden kaldı. Şimdi Arap ülkelerinin, ‘Acaba Türkiye güçlenir de bu topraklar Osmanlı Devleti'nindi, benim olmalı' deyip hak iddia eder mi, gibi alerjileri, kaygıları, korkuları var.’’
Demirel, Suriye'nin meşhur su yaygarasını örnek gösteriyor:
‘‘Aslında giden suyun yarısını bile kullanamıyor. Birçok kere izah ettik ki, biz sınırlarımız dışında bir şey aramıyoruz. İsrail'i gündeme getirip, ‘Acaba Türkiye İsrail'le bir olup Suriye'yi sıkıntıya sokar mı?' gibi kaygı belirtiyorlar. Yahu, Türkiye birini sıkıntıya sokma kararı verirse, kendi gücü yeter. Başka güce ihtiyacı yok ki! Siz ne sanıyorsunuz Türkiye'yi?’’
* * *
Türk dünyasından kaygılı olanlar yok mu? Baba, bunu da anlattı:
‘‘Sovyetler'den yeni kopan Türk dünyası var. Ona da Rusların alerjisi var. Acaba Türkiye bunları kendi aleyhine harekete geçirir mi? Pantürkizm korkusu. Bu da yeni değil, eski.’’
Baba, Türkiye'nin bakışı ve yaklaşımını bir kez daha aktardı:
‘‘Arap ve Batı dünyalarından kopmak istemiyoruz. Zaten İslam dünyası içindeyiz. Bu dünya bize Batı'dan kopmadığımız için garip bakmıyor. Mısır bizim kadar Batı'ya yakın. Türk cumhuriyetlerinin Araplara, Arapların onlara hiç yakınlığı yok. Birbirlerine biz yaklaştırırız. Bak, İslam'ı Orta Asya'ya götüren Araplar. Ama oradan ilerilere, Çin'e götüren de Türkler. Anadolu'ya getiren, Avrupa içlerine doğru giden çizgi Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşı Veli, Mevlana, Yunus Emre ve Sarı Saltık çizgisidir.’’
Demirel, önümüzdeki hafta Katar ve Bahreyn'e gitmiyor, geziyi iptal etti.
Hükümet yok, ama devlet işliyor. Balıkesir'de bunu gözledim. Halk vali Alaattin Yüksel'i müthiş seviyor. Onu harcamak isteyenler utansın! Rona Yırcalı ve Sanayi Odası yöneticileri başkentteki siyasilerden daha sorumlu davranıyor. Genç rektör çizgisini Atatürk ilkelerine dayandırmış..
Ülke, zaten bu sayede ayakta kalıyor!
Paylaş