Paylaş
HASAN Hürren, 1963'ten beri Almanya'da yaşıyor. Halamın oğlu. Kardeşi Hüseyin, en sevdiğim yakınımdır.
Anneciğimin 40'ına gittiğimde buluştuk. Özlem giderdik.
Söz dönüp dolaştı, Avrupa'nın Türkiye'ye bakışına ve yaklaşımına geldi:
- AB bize dostça mı bakıyor, yoksa bölmek için fırsat mı kolluyor?
Hasan Amca, bir Avrupa vatandaşı olarak, sohbetin başında noktayı koydu:
- Nerdeymiş o dostluk? Kolayını bulsalar, bizi bir kaşık suda boğarlar!
Aynı gece televizyon haberlerini izledik:
- Brüksel'de, Türk düşmanı bir parlamenterin desteğiyle, iki terörist, Dışişleri Bakanımız İsmail Cem'e saldırdı.
Avrupalı'nın gözü önünde oldu. İki militan serbest bırakıldı.
* * *
Kürtçe TV konusundaki yazımdan sonra çok mesaj aldım.
Halil Alp adlı okuyucum, ‘‘Faşist mantıkla yazılmış bir yazı. Kürtleri inkár politikası iflas etmiştir’’ diyor.
Ben Kürt olgusunu asla inkár etmem. Ama Kürt ırkçılığına karşı çıkarım.
Almanya'daki bir toplantıda, öğretmen dostumuz Niyazi Yurtsever, HADEP temsilcilerinin yüzüne karşı şöyle demişti:
- Bizler zamanında Türk ırkçılarına karşı mücadelemizi verdik geliyoruz. Sizler, Kürt ırkçılığını silahlı mücadeleye döküp Türk ırkçılarını iktidara taşıdınız. Önce beyninizle yüreğinizde bu özeleştiriyi yapın, sonra gelin.
Saadet Güner'in mesajı ise şöyle başlıyor:
- Anlamlı yazınıza tam desteğimi öncelikle sunmak istiyorum. Gerçekten, AB kuruluşlarının terör örgüt ve mensuplarına verdiği destek büyümektedir.
Bayan Güner, PKK terör örgütüne mektup yazan Alain Servantie ile diğer destekler nedeniyle Prodi ve Verheugen'e mektuplar yollamış ve soruyor:
- Türkiye'de yaşayan Kürt vatandaşlarını azınlık olarak değerlendiren, Türkiye'nin bütünlüğüne karşı 'Kürdistan' kelimesini telaffuz eden AB kararları, uluslararası anlaşmaların ve topluluk hukukunun ihlali değil mi?
Saadet Güner'lerin sayısı yüz binleri bulmalı ve AB'ye sormalıdır:
- Ülkemin birinci sınıf vatandaşlarını, AB niçin azınlık yapmak istiyor?
* * *
ODTÜ'den Mehmet Özyazıcıoğlu, bankada çalışan Yavuz Selim, Toronto'dan Sevdet Yavuz, yine ABD'den Erol Ayvaz, Hollanda'dan Sezai Akgüç'ün desteği, bu yolda yalnız olmadığımızı kanıtlıyor. Yılgınlık yok, devam!
Ankara'ya gelince Meclis'te neler olduğunu soruşturdum.
TBMM Başkanvekili Murat Sökmenoğlu'nun konuşması yüreğime su serpti:
- Kürtçe TV sonrasında diğer dillerde yayın gümdeme gelecektir. Birileri çıkıp da, tıpkı AB'nin Türkiye'de temsilcisi Karen Fogg'un söylediği gibi, Türkiye'nin her yerinde Arapça ve diğer dillerde; Aramice, Lazca, Çerkezce gibi dillerde yayın yapan radyo ve TV kurulmalı, deyince ne olacak?
Sökmenoğlu kürsüden, haklı olarak soruyor:
- Biz hep susacak mıyız?
Paylaş